Translation of "Açıklamak" in Spanish

0.020 sec.

Examples of using "Açıklamak" in a sentence and their spanish translations:

Açıklamak istiyorum.

- Lo quiero explicar.
- Quiero explicar.

Nasıl işlediğini açıklamak istiyorum.

bueno, cómo funciona la comedia.

Açıklamak zorunda kalana kadar.

a alguien que nunca antes había estado aquí.

Bazı kelimeleri açıklamak zordur.

Algunas palabras son difíciles de definir.

Açıklamak için zaman yok.

No hay tiempo para explicaciones.

Yaşamın nasıl işlediğini açıklamak istiyorum,

me gustaría explicarles cómo funciona la vida

Ve bu düşüncemizi açıklamak için

y para explicarla

Cinayet mahallini açıklamak çok korkunçtu.

- El escenario del crimen era demasiado horrible para describirlo.
- La escena del crimen era demasiado horrenda para describirla.

Onu babama açıklamak zorunda kalacağım.

Le tendré que explicar eso a mi padre.

Bu olguyu açıklamak çok kolay.

Este fenómeno es muy fácil de explicar.

Sana olan aşkımı açıklamak zordur.

Mi amor por ti es difícil de explicar.

Açıklamak çok fazla zaman alacak.

Llevaría demasiado tiempo explicarlo.

Yanlarındaki adam şakayı açıklamak zorunda kaldı.

que el tipo de al lado tenía que explicar la broma.

Karmaşık ve derin meseleleri açıklamak için

Y tenía un lenguaje muy simple

Nasıl kaçınabileceğimizi açıklamak için verileri kullandık.

y cómo evitar ese sufrimiento, para evitar esa factura horrible.

Onu açıklamak için sana meydan okuyorum.

Te desafío a hacerlo público.

Bunu biraz daha detaylı açıklamak istiyorum.

Me gustaría explicar esto con un poco más de detalles.

Tom şakayı Mary'ye açıklamak zorunda kaldı.

Tomás le tuvo que explicar el chiste a María.

Her şeyi açıklamak sonsuza kadar sürer.

Me tomaría una eternidad explicarte todo.

Ayrıntılı olarak açıklamak için zaman yok.

No hay tiempo para explicarlo en detalles.

Bunu açıklamak için de iki kelimeden bahsedelim.

Y para explicarlo, hablaremos de dos palabras.

Ayrıntılı bir biçimde açıklamak için vaktim yok.

No tengo tiempo para explicar en detalle.

- Tom açıklamak istedi ama Mary ona izin vermedi.
- Tom açıklamak istedi fakat Mary ona izin vermedi.

Tom quería explicar, pero María no se lo permitió.

Mary'ye her şeyi açıklamak için Tom'un zamanı yoktu.

Tom no tuvo tiempo para explicárselo todo a Mary.

Bu küçük hikaye her şeyi açıklamak için çok yalın.

Esta pequeña historia es demasiado simple para explicarlo todo.

Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.

Me llevaría demasiado tiempo explicarte por qué no va a funcionar.

Peki, bunu daha iyi açıklamak için bir benzetmeye ihtiyacımız var.

Okay, necesitamos una analogía para describir esto.

Bill Clinton Monica Lewinsky ile olan ilişkisini açıklamak isterken muğlak bir dil kullandı.

Bill Clinton habló en términos ambiguos cuando le pidieron que describiera su relación con Monika Lewinsky.

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

Todo individuo tiene derecho a la libertad de opinión y de expresión; este derecho incluye el de no ser molestado a causa de sus opiniones, el de investigar y recibir informaciones y opiniones, y el de difundirlas, sin limitación de fronteras, por cualquier medio de expresión.