Translation of "çıkmaz" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "çıkmaz" in a sentence and their spanish translations:

Karşıma fırsatlar çıkmaz

las oportunidades no vendrán a mi

Bu yol çıkmaz.

Es un callejón sin salida.

Bu leke çıkmaz.

Esta mancha no sale.

- Can çıkar, huy çıkmaz.
- Can çıkmayınca huy çıkmaz.

El zorro pierde el pelo pero no las mañas.

Arkadaşım evden sigarasız çıkmaz.

- Mi amigo nunca deja su casa sin cigarrillos.
- Mi amigo nunca sale sin cigarrillos.

Bu bir çıkmaz sokak.

Es un callejón sin salida.

Bu çıkmaz bir sokak.

- Es un callejón sin salida.
- Este es un callejón sin salida.

Biz çıkmaz bir sokaktayız.

Estamos en un callejón sin salida.

Çıkmaz ayın son çarşambası.

- Cuando las ranas críen pelo.
- Cuando paguen a los bomberos.

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

- Cuando el río suena, agua lleva.
- No hay humo sin fuego.
- Donde hay humo, hay fuego.

O çıkar çıkmaz, banka kapandı.

El banco cerró justo después de que él se fuera.

Tom çok şehir dışına çıkmaz.

Tom no sale mucho de la ciudad.

Tom çok sık tatile çıkmaz.

Tom no toma vacaciones muy a menudo.

Bu mürekkep lekesi yıkayarak çıkmaz.

Esta mancha de tinta no se quita.

O, evin dışına fazla çıkmaz.

Ella no sale mucho.

Odadan çıkar çıkmaz ağlamaya başladı.

Ella se puso a llorar apenas salió de la pieza.

Onun planlarından bir şey çıkmaz.

Sus planes no van a ningún lado.

Bir tabelanın yanından geçtim: “Çıkmaz Sokak.”

Pasé la señal de tráfico que decía "Callejón sin salida".

Evden çıkar çıkmaz yağmur yağmaya başladı.

Apenas había salido cuando empezó a llover.

Karanlıktan sonra o asla dışarı çıkmaz.

Él nunca sale después del anochecer.

Tom asla daha yaşlı kadınlarla çıkmaz.

Tom nunca sale con mujeres mayores.

Seni engelleyen şeyin geçmiş olduğu anlamı çıkmaz.

no significa que su pasado sea un lastre para Uds.

O, dışarı çıkar çıkmaz, yağmur yağmaya başladı.

Apenas salió, se puso a llover.

Ellerinizi sadece su ile yıkarsanız… hiçbir şey çıkmaz.

Si solo te enjuagas las manos con agua... no sale nada.

- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
- Armut dalının dibine düşer.

La manzana no cae lejos del árbol.

Tom ilk kez sahneye çıkar çıkmaz gençler arasında popüler oldu.

Tom se hizo popular entre las adolescentes apenas hizo su debut en la pantalla.

- Tilki derisini kaybeder ama hilekarlığını değil.
- Can çıkar, huy çıkmaz.

El zorro pierde el pelo pero no las mañas.

- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
- Dumanın olduğu yerde ateş vardır.

Donde hay humo, hay fuego.

Ne kadar su olduğunu bilmenin imkânı yok, derin bir çıkmaz da olabilir.

No hay modo de saber cuánta agua hay allí. Podría ser un pozo sin fondo.