Translation of "Yaşlıdır" in Portuguese

0.006 sec.

Examples of using "Yaşlıdır" in a sentence and their portuguese translations:

O yaşlıdır.

Ele é velho.

Tom daha yaşlıdır.

Tom é mais velho.

Büyükannem çok yaşlıdır.

Minha avó é muito velha.

O, çok yaşlıdır.

Ele é muito velho.

Tom benden daha yaşlıdır.

Tom é mais velho do que eu.

O, Tom'dan daha yaşlıdır.

É mais velho que o Tom.

O benden biraz yaşlıdır.

Ele é um pouco mais velho que eu.

Teyzem annemden daha yaşlıdır.

A minha tia é mais velha que a minha mãe.

- Adam yaşlıdır.
- Adam ihtiyar.

O homem é velho.

Mary benden daha yaşlıdır.

Maria é mais velha que eu.

Tom, Mary'den daha yaşlıdır.

Tom é mais velho que Mary.

- Benim iki katım kadar yaşlıdır.
- O, benim iki katım kadar yaşlıdır.

- Ele é duas vezes mais velho que eu.
- Ele tem o dobro da minha idade.

O içmek için yeterince yaşlıdır.

- Ele é velho o bastante para beber.
- Ele tem idade suficiente para beber.

Babam çalışmak için çok yaşlıdır.

Meu pai é velho demais para trabalhar.

Kuzenim benden biraz daha yaşlıdır.

Meu primo é um pouco mais velho do que eu.

Tom göründüğünden çok daha yaşlıdır.

Tom é muito mais velho do que aparenta ser.

Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.

Minha avó é a mais velha desta cidade.

O, benim iki katım kadar yaşlıdır.

- Ele é duas vezes mais velho que eu.
- Ele tem o dobro da minha idade.

O, ondan üç yıl daha yaşlıdır.

Ele é três anos mais velho que ela.

O, senden iki yıl daha yaşlıdır.

- Ela é dois anos mais velha do que você.
- Ela é dois anos mais velha que você.

Pek çok kişi sizden daha yaşlıdır.

- Tantas pessoas são muito mais velhas que você.
- Tantas pessoas são muito mais velhas que vocês.

Kim benden dört yıl daha yaşlıdır.

- Kim é quatro anos mais velho que eu.
- Kim tem quatro anos a mais do que eu.

O, onun iki katı kadar yaşlıdır.

Ele é duas vezes mais velho que ela.

Onun ablası benim ağabeyimden daha yaşlıdır.

A sua irmã mais velha é mais velha que o meu irmão mais velho.

O, bir araba sürmek için yeterince yaşlıdır.

Ele é velho suficiente para dirigir um carro.

O sınıfındaki herhangi bir diğer öğrenciden daha yaşlıdır.

Ele é mais velho do que qualquer outro aluno da sua classe.

Babam yaşlıdır ama demode değildir, modaya uygun giyinir.

Meu pai é velho mas não é antiquado, ele se veste conforme a moda.

O genç görünüyor ama aslında senden daha yaşlıdır.

Ela parece jovem, mas na verdade é mais velha que você.

- Tom benden daha yaşlıdır.
- Tom benden daha yaşlı.

Tom é mais velho do que eu.

- Tom göründüğünden daha yaşlıdır.
- Tom göründüğünden daha büyüktür.

- O Tom é mais velho do que parece.
- Tom é mais velho do que parece.

O şimdi tek başına seyahat edecek kadar yaşlıdır.

Agora ele é bastante velho para viajar sozinho.

- O ondan daha yaşlıdır.
- Kız, oğlandan büyük.
- Ondan büyük.

Ela é mais velha que ele.

O, genç görünüyor fakat aslında o senden daha yaşlıdır.

Ela parece jovem, mas na verdade é mais velha que você.

Bir erkek hissettiği kadar ve bir kadın göründüğü kadar yaşlıdır.

A idade do homem é a que ele sente ter, enquanto a da mulher é a que ela aparenta.

- Tom Mary'den çok daha yaşlıdır.
- Tom Mary'den çok daha yaşlı.

O Tom é muito mais velho que a Mary.