Translation of "Sabahleyin" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Sabahleyin" in a sentence and their portuguese translations:

Sabahleyin konuşabiliriz.

Nós podemos conversar de manhã.

Sabahleyin hava serin.

De manhã, o ar é fresco.

Tom sabahleyin çalışır.

Tom trabalha de manhã.

Sabahleyin kahve içerim.

Bebo café de manhã.

Sabahleyin, parkta yazarım.

De manhã, eu escrevo no parque.

Sabahleyin erken yürüdüm.

Eu costumava caminhar de manhã cedo.

Köpeğimi sabahleyin beslemem.

Não alimento o meu cachorro de manhã.

Sabahleyin odayı temizle.

Limpe o quarto pela manhã.

O, sabahleyin tenis oynar.

Ela joga tênis de manhã.

Sabahleyin sarımsak yemeyi sevmiyorum.

Não gosto de comer alho pela manhã.

Sabahleyin krebin kokusunu severim.

Amo o cheiro de panquecas de manhã.

Sabahleyin kahvenin kokusunu severim.

Adoro o cheiro do café de manhã.

Annem sabahleyin hastaneye gider.

Mamãe vai ao hospital de manhã.

Tom sabahleyin geri dönecek.

Tom voltará pela manhã.

İyi geceler, sabahleyin görüşürüz.

Boa noite, eu te vejo de manhã.

Sabahleyin katlanır yatağı temizleriz.

De manhã nós limpamos o futon.

Sabahleyin hava çok soğuktu.

Pela manhã fazia muito frio.

Ben sabahleyin altıda kalkarım.

Levanto-me às seis da manhã.

O sabahleyin saçını tarar.

- Ela escova seus cabelos de manhã.
- Ela escova o cabelo de manhã.

Sabahleyin kahveye ihtiyacım var.

Eu preciso de café de manhã.

Sabahleyin ne zaman banyo yaparsın?

A que horas você toma banho de manhã?

Birçok öğrenci sabahleyin çalışmayı sever.

Muitos alunos gostam de estudar pela manhã.

Tom sabahleyin asla erken kalkmaz.

O Tom nunca se levanta cedo de manhã.

Sabahleyin buraya hiç kimse gelmez.

Ninguém vem aqui de manhã; jamais.

Tom sabahleyin asla burada olmaz.

Tom nunca está aqui de manhã.

Tom'un sabahleyin beni karşılamasını istedim.

Eu pedi ao Tom que me encontrasse de manhã.

Onların sabahleyin dört dersi var.

Têm quatro aulas de manhã.

Tom sabahleyin her zaman çay içer.

- Tom sempre bebe chá de manhã.
- O Tom sempre toma chá de manhã.

Sabahleyin her zaman iki fincan kahve içerim.

Sempre tomo duas xícaras de café de manhã.

Sabahleyin gazeteyi bana getirmesi için köpeğimi eğittim.

Treinei meu cachorro para que me trouxesse o jornal de manhã.

Sen sabahleyin erken kalkmayı seven tanıdığım tek kişisin.

Você é a única pessoa que conheço que gosta de se levantar cedo de manhã.

Sabahleyin kendimi çok tembel hissediyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum.

Durante a manhã eu me sinto com muita preguiça; não quero fazer nada.

Sabahleyin, Sandra bir dilim ekmek yer ve bir fincan kahve içer.

De manhã, Sandra come uma fatia de pão e toma uma xícara de café.