Translation of "Neyin" in Portuguese

0.017 sec.

Examples of using "Neyin" in a sentence and their portuguese translations:

Neyin peşindesin?

O que você está procurando?

Neyin var?

- O que você tem?
- O que vocês têm?

- Seni neyin ferahlatacağını biliyorum.
- Seni neyin keyiflendireceğini biliyorum.
- Seni neyin mutlu edeceğini biliyorum.
- Sizi neyin neşelendireceğini biliyorum.
- Sizi neyin keyiflendireceğini biliyorum.

Eu sei o que irá te animar.

neyin patladığını bilemiyoruz

nós não sabemos o que está explodindo

PNB neyin açılımıdır?

Que significa PNB?

Başka neyin var?

O que mais você tem?

Neyin olduğunu görelim.

Vamos ver o que você tem.

Başka neyin vardı?

O que mais você tinha?

Neyin resimlerini çekiyordun?

- Vocês estavam tirando fotos do quê?
- Você estava tirando fotos do quê?

Bu neyin kısaltmasıdır?

Esta é a abreviação de quê?

Onlar neyin peşindeler?

- Eles estão atrás de quê?
- O que eles querem?
- Do que elas estão atrás?
- O que querem elas?
- O que eles estão perseguindo?

Neyin beklendiğini biliyorum.

- Eu sei o que se espera.
- Eu sei quais são as expectativas.

Tom neyin peşinde?

O que o Tom tem andado a fazer?

Tom'u neyin öldürdüğünü biliyorum.

Eu sei o que matou Tom.

Neyin doğru olduğunu biliyorum.

Eu sei o que é certo.

Neyin yanlış olduğunu biliyorum.

Eu sei o que é errado.

O neyin peşinden koşuyor.

- Atrás de que ele está correndo?
- Ele está correndo atrás do que?
- Atrás do que ele está a correr?

Neyin bir resmini çektin?

Você tirou foto do quê?

Neyin tehlikede olduğunun farkındayım.

Estou ciente do que está em jogo.

Neyin mümkün olduğunu göreceğim.

Vou ver o que é possível.

Benim için neyin var?

O que você tem para mim?

O da neyin nesi?

Que diabo é isso?

Neyin gerçek olduğunu bilmiyorum.

- Eu não sei o que é real.
- Não sei o que é real.

Neyin yanlış olduğunu sordum.

Eu perguntei o que estava errado.

Onlara karşı neyin var?

O que você tem contra eles?

Tom Boston'da neyin peşinde?

O que Tom está fazendo em Boston?

- Neyiniz yok?
- Neyin yok?

O que você não tem?

Neyin doğru ve neyin yanlış olduğu hakkında tartışmanın bir anlamı yok.

Não faz sentido discutir sobre o que é verdade e o que não é.

Tom neyin yanlış gittiğini bilmiyor.

Tom não sabe o que saiu errado.

Neyin yanlış olduğundan emin değilim.

Não tenho certeza do que está errado.

Seni neyin rahatsız ettiğini anlamıyorum.

Não entendo o que inquieta você.

Sen ve Tom neyin peşindesiniz?

- O que há entre você e Tom?
- O que há com você e o Tom?

Yangına neyin sebep olduğunu bilmiyoruz.

Nós não sabemos o que causou o incêndio.

Sanırım neyin yanlış olduğunu biliyorum.

Acho que sei o que está errado.

Neyin ilgisiz olduğuna karar vereceğim.

Decidirei o que é irrelevante.

Doktor neyin yanlış olduğunu düşünüyor?

O que o médico acha que está errado?

Neyin yanlış olduğunu bildiğime eminim.

Aposto que sei o que está errado.

Neyin çok önemli olduğunu söylüyorsun.

O que você está dizendo é muito importante.

Allah aşkına, senin neyin var?

O que, diabos, está faltando para você?

Buna neyin sebep olduğunu düşünüyorsun?

O que você acha que causou isto?

Bugün yemek için neyin var?

O que você tem para comer hoje?

Tom neyin iyi olduğunu biliyor.

Tom tem bom gosto.

Neyin yanlış gittiğini anladın mı?

- Você descobriu o que deu errado?
- Vocês descobriram o que deu errado?

- Sadece burada neyin olduğunu bilmek isterim.
- Sadece burada neyin döndüğünü bilmek isterim.

Eu só queria saber o que está acontecendo aqui.

Neyin kabul edilebilir ve neyin kabul edilemez olduğu arasında ince bir çizgi vardır.

Existe uma fina linha entre o que é aceitável e o que é inaceitável.

- Derdin ne senin?
- Senin neyin var?

O que está acontecendo com você?

- Sana ne oldu?
- Senin neyin var?

O que você tem?

Onu Tom'a neyin yaptırdığını merak ediyorum.

Eu me pergunto o que fez Tom fazer isso.

Kanıtlayamasan bile neyin doğru olduğuna inanırsın?

O que você acha ser verdade apesar de não poder provar?

Tom neyin yanlış olduğunu bilmediğini söyledi.

Tom disse que não sabia que estava errado.

Ben neyin daha kötü olduğunu bilmiyorum.

- Eu não sei o que é pior.
- Não sei o que é pior.

Ona neyin neden olduğunu biliyor musun?

- Você sabe o que provoca isso?
- Você sabe o que provoca aquilo?

Hiç kimse neyin doğru olduğunu bilmiyor.

Ninguém sabe qual é o certo.

Patlamaya neyin neden olduğunu bilmek istiyorum.

Eu quero saber o que foi que causou a explosão.

Tom neyin yanlış olduğunu tespit edemedi.

Tom não podia identificar o problema.

Küçük çocukların bile neyin adil olduğu ve neyin olmadığı konusunda doğuştan gelen bir duyusu vardır.

Até mesmo crianças pequenas têm senso inato do que é certo e o que não é.

"Lütfen bunu üst tarafa koyun." "Neyin üstüne?"

''Por favor, coloque isso no topo.'' ''No topo de que?''

Bilgisayarının düşmesine neyin neden olduğunu merak ediyorum.

Me perguntou o que fez o seu computador travar.

Seni neyin rahatsız ettiğini keşke bana söylesen.

Eu queria que você me contasse o que está te aborrecendo.

Onu neyin ya da kimin öldürdüğü bilinmiyor.

Não se sabe quem ou o que o matou.

Seni neyin rahatsız ettiğini bana söyleyebilir misin?

- Você pode me dizer o que é que o preocupa?
- Você pode me dizer o que é que a preocupa?

- Ama neyin önemli olup olmadığına nasıl karar vereceksin?
- Ama neyin önemli olup olmadığına nasıl karar vereceksiniz?

Mas como você vai decidir o que é importante e o que não é?

Buraya gelmek için beni neyin motive ettiğini bilmiyorum.

Eu não sei o que me motivou a vir aqui.

- Neyin var?
- Senin sorunun nedir?
- Senin sorunun ne?

- O que há de errado contigo?
- O que há de errado com você?
- O que tem de errado com você?

- Bütün bunlar neyin nesiydi?
- Bunlar da neydi böyle?

- De que se tratava tudo aquilo?
- O que é que foi aquilo tudo?

Tom, neyin yanlış olduğunu anlamaya yetecek kadar akıllıydı.

Tom era bastante inteligente para descobrir o que estava errado.

Ve en azından bir dereceye kadar neyin geldiğini görebiliyoruz.

e podemos ver o que está por vir, pelo menos até certo ponto.

Bu sorunlara neyin neden olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

Eu não tenho ideia do que está causando estes problemas.

- Onun hakkında ne söylemek zorundasın?
- Onun hakkında söyleyeceğin neyin var?

O que você tem a dizer sobre isso?

Dr. Sadık o ölüme neyin neden olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını daha sonra itiraf etti.

Dr. Sadiq admitiu mais tarde que não tinha ideia do que causara aquela morte.