Translation of "Onlara" in Polish

0.008 sec.

Examples of using "Onlara" in a sentence and their polish translations:

Onlara ''Anlıyorum'' diyorum,

''Rozumiem'' - mówię.

Sadako, onlara gülümsedi.

Sadako uśmiechnęła się do nich.

Ben onlara benzerim.

Jestem jak oni.

Onlara yardım edemezsin.

Nie możesz im pomóc.

Onlara katılmamı istiyorlar.

Chcą, żebym się do nich przyłączył.

Onlara yardım ettik.

Pomogliśmy im.

Artık onlara güvenemeyiz.

Nie możemy im teraz ufać.

Onlara ihtiyacım olmayacak.

Nie będę ich potrzebować.

Onu onlara açıklayayım.

Pozwól, że im to wyjaśnię.

Onlara susmalarını söyle.

Powiedz im, żeby się zamknęli.

Onlara söylemeli miyim?

Mam im powiedzieć?

Asla onlara benzemeyeceğim.

Nigdy nie będę jak oni.

Onlara anahtarları ver.

Daj im klucze.

Onu onlara veremezsin.

Nie możesz im tego dać.

Onu onlara veremem.

Nie mogę im tego dać.

Onlara numaranı verme.

Nie dawaj im swojego numeru.

Onlara numaramı verme.

Nie dawaj im mojego numeru.

Onlara ihtiyacım vardı.

Potrzebowałem ich.

Onlara vereceğin para değerlendirilecek.

Pieniądze, które im dałeś, będą dobrze wykorzystane.

Onlara zarar vermek istemiyoruz.

Nie chcemy ich zranić.

Onlara ne kadar ödedin?

- Ile im zapłaciłeś?
- Ile im zapłaciłaś?

Onlara sadece hayır de.

Po prostu powiedz im "nie".

Onlara her şeyi söyledim.

Powtórzyłam im wszystko.

Onlara artık ihtiyacım yok.

Już ich nie potrzebuję.

Onlara İngilizce konuşmayı öğretmiyorlar.

Nie uczą ich mówić po angielsku.

Onlara bir mesaj gönderdim.

- Wysłałem do nich wiadomość.
- Wysłałam do nich wiadomość.
- Wysłałem im wiadomość.
- Wysłałam im wiadomość.

Dün onu onlara verdim.

Dałem im to wczoraj.

Onlara söylemezsen, kim söyleyecek?

Jeżeli ja im nie powiem to to to zrobi?

Senin aradığını onlara bildireceğim.

Dam im znać, że dzwoniłeś.

Onlara bir şans vermedin.

Nie dałeś im szansy.

Onlara bir seçenek vermedim.

Nie dałem im wyboru.

Onlara biraz yer vermelisin.

Powinieneś dać im trochę miejsca.

Onlara biraz zaman vermeliyiz.

Powinniśmy dać im trochę czasu.

Onlara biraz zaman verelim.

Dajmy im trochę czasu.

Onlara en iyisini diliyorum.

Życzę im wszystkiego najlepszego.

Onlara bir mola ver.

Daj im odpocząć.

Onlara hiçbir şey vermedim.

Nic państwu nie dałem.

- Onlara bir şey göndermek zorundayız.
- Onlara bir şey göndermemiz gerekiyor.

Musimy im coś wysłać.

Onlara çok dikkatli bakmaya başladım.

Przyglądałem się wnikliwie kolegom.

...onlara avları üzerinde avantaj sağlar.

dają im przewagę nad ofiarą.

Onlara bir sürü şey eklediler.

I setki aplikacji.

O, uzun süre onlara yazmadı.

Od dawna do nich nie pisał.

Onlara seni yakalamalarına izin veremem.

Nie mogę pozwolić, żeby cię złapali.

Onlara öğretmek için oldukça niteliksizim.

Nie mam kwalifikacji, by ich uczyć.

Bana neden onlara sormadığını söyle.

Powiedz mi, dlaczego ich nie spytałeś.

Onlara yardım edeceğimi Tom'a söyledim.

Powiedziałam Tomowi, że mu pomogę.

O onlara yardımcı olmak istedi.

Chciała im pomóc.

O halde programımızı kullanmak için onlara

Niech płacą tygodniową składkę

Ve biz zamanla onlara teşekkür edeceğiz.

za co będziemy wdzięczni we właściwym czasie.

Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.

Nocą mają wszystkie owoce lasu tylko dla siebie.

Biz onlara para ve giysi sağladık.

Dawaliśmy im pieniądze i odzież.

Onlara ne olduğu hâlâ bir sır.

To co się im wydarzyło wciąż pozostaje zagadką.

Sana söylediğim her şeyi onlara söyle.

Powiedz im wszystko to, co ja ci powiedziałem.

Onlara arabamı tamir etmelerini rica ettim.

Poprosiłem ich o naprawę samochodu.

onlara bir dizi yeni şey öğretmeye çalışacağız

Uczyli się nowych informacji,

Mayıs ayında kar yağsa, onlara sürpriz olur.

Gdyby śnieg spadł w maju byliby tym zaskoczeni.

Onu onlara bir hediye olarak satın alacak.

Zamierza kupić im to na prezent.

Onlara yılda yüz hrivna vermeyi vaat ettim.

Obiecałem płacić im sto hrywien rocznie.

Senin göğüslerin mükemmel. Onlara yüzümü koymak isterim.

Twoje cycki są wyśmienite. Ja bym chciał włożyć moją buzię w nie.

Uzak-UVC onlara kesinlikle ulaşabilir ve onları öldürebilir

więc daleki ultrafiolet typu C może przeniknąć przez nie i je zabić.

Yumurtalara sifonuyla oksijen veriyor, onlara göz kulak oluyordu.

Dotlenia jaja swoim syfonem i się nimi zajmuje.

- Oyunun kurallarını ona anlattım.
- Oyunun kurallarını onlara açıkladım.

Wyjaśniłem im zasady gry.

Onlara kim olduğumu söylediğimde insanların reaksiyonlarını görmeyi seviyorum.

Uwielbiam patrzeć na reakcje ludzi, kiedy mówię im kim jestem.

Bunun yerine, onlara engin ve sonsuz denizi arzulamayı öğretin."

ale wzbudź w nich tęsknotę za rozległym i niekończącym się morzem.".

Ama orada onlara tek korkmaları gereken şeyin aslında kendinden

i bardzo by im pomogło,

Aşağılık kompleksleri hakkında kötü şey onlara yanlış insanların sahip olması.

Najgorsze w kompleksie niższości jest to, że mają go nie ci ludzie, którzy powinni.

Tom onlara bir hikaye anlatarak bir grup çocuğun önünde oturuyordu.

Tom siedział przed grupą dzieci, opowiadając im pewną historię.

Ebeveynler çocuklarını onlara yabancılar tarafından verilen yiyecekleri yememesi konusunda uyarırlar.

Rodzice ostrzegają dzieci, by nie jadły nic, czym częstują ich obcy.

Ama gariptir ki onlara yaklaştıkça birçok açıdan çok benzediğimizi fark ediyorsun.

Ale, co dziwne, gdy się do nich zbliżasz, zdajesz sobie sprawę, że jesteśmy do siebie bardzo podobni.

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.

Jeśli ktoś, kto nas nie zna, mówi, że mówimy jego językiem jak rodzimy użytkownik, oznacza to, że pewnie zauważył u nas coś, co uświadomiło mu, że tym użytkownikiem nie jesteśmy. Innymi słowy, że nie mówimy jak rodzimy użytkownik.