Translation of "Kendimi" in Korean

0.010 sec.

Examples of using "Kendimi" in a sentence and their korean translations:

Kendimi bildim bileli

제가 기억하는 한

kendimi denklemden çıkarmak.

편견에서 벗어나도록 노력하는 것입니다.

Kendimi iyi hissetmiyorum.

속이 너무 안 좋아요

Kendimi pencereye attım

몸이 밀리면서 저는 창가 근처에 떠 있게 되었고

Kendimi yenilmez hissetmiştim.

저는 불사신이 된 기분이었습니다.

"kendimi kötü hissediyorum"

전 지금 의기소침해요.

kendimi denklemin diğer tarafında buluyorum

방정식의 완전히 반대편에 서서

Hatta kendimi delirmiş gibi hissettim.

사실, 전 미친 약을 먹고 있는 것 같은 기분이었어요.

Kendimi bu ikiyüzlülük anlarında yakaladığımda

그리고 그런 위선을 스스로 깨달을 때는

Deyip kendimi parçalamaya devam edebilirdim.

치료사들은 아이에 대해 이야기하며 스스로 으쓱하는 것을 즐겼는데요.

Yine kendimi geliştirmeye karar verdim,

저는 다시 한 번 다른 모습을 끄집어내기로 했어요.

Ve kendimi eğlence seçeneklerinden yoksun görmüyorum.

그리고 제 자신이 즐거움이 부족하다고 표현하는 적은 거의 없습니다.

Kendimi bir çocuğa tanıtmak için uzandım,

아이에게 저를 소개했습니다.

Kendimi, kültürümün içinde gerçekçi bir şekilde

우리 문화에서 진정성 있게 제가 표현되는 것을

Ancak kendimi nefret dolu görüşlerden uzaklaştırırken

하지만 전 증오가 담긴 시선에서 한 걸음 떨어져서

Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.

저 아래로 내려갔다가 갇히면 안 되죠

Ve bana sunacaklarına karşılık kendimi açık tutmaktır.

우주가 주는 것을 열린 마음으로 받아들이고

Ona kendimi Scrabble'da gerçekten çok ilerlettiğimi söylediğimde

제가 얼마나 단어 게임인 스크래블을 잘하는지 말했을 때

Ben de kendimi yokmuşum gibi göstermeye çalıştım.

저는 제 자신이 드러나지 않도록 노력하기 시작하였습니다.

Bu görüşleri sunan insandan kendimi soyutlamamayı öğrendim.

증오심을 표출하는 사람 자체에 집중하는 법을 배웠죠.

Ama Howard beni, kendimi belirsizliğe açmaya teşvik etti,

하지만 하워드는 제게 불확실한 상황을 피하지 말고

Bir fotoğrafçı olarak gerçekten kendimi bu konuda kontrol etmeliyim.

저는 사진작가로서, 이 의도성을 스스로 반드시 점검했어야 했죠.

Bir gazeteci olarak kamerayı çevreye tutar halde buldum kendimi,

언론인으로서 저는 렌즈를 돌려

Ama sonunda El Cap'e karşı kendimi denemeyi kabul ettim.

그러나 결국 엘 카피탄을 향해 제 자신을 시험해보고 싶다고 생각하게 되었습니다.

Yalnızca bu tür bir iddiayla kendimi okyanus biliminin içinde buldum.

저는 이러한 도전 때문에 해양학에 끌렸습니다.

Kollarımı denge için kullanıyorum. Ayaklarımı da halata dolayıp kendimi yukarı itiyorum.

팔로는 균형만 잡는 겁니다 밧줄을 발에 잘 감아야 위로 올라갈 수 있죠

Ve kendimi ait olduğum yerin orası olduğu düşüncesiyle baş başa buldum

그리곤 생각했습니다. 내가 있어야 할 곳은 바로 여기라고.