Translation of "Oluşur" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Oluşur" in a sentence and their japanese translations:

Toplum, bireylerden oluşur.

社会は個人からなりたっている。

Sözlük iki ciltten oluşur.

その辞書は全2巻です。

Komite yedi bilimciden oluşur.

その委員会は7人の学者で構成されている。

Komite dört üyeden oluşur.

その委員会は4人の委員から成る。

Grup altı üyeden oluşur.

そのグループは6人のメンバーで成り立っている。

Bir bütün parçalardan oluşur.

全体は部分からなっている。

Tuğlalar çoğunlukla kilden oluşur.

煉瓦の大部分は粘土からなっている。

Dostluk karşılıklı anlayışla oluşur.

友情は相互理解にある。

Kömür çoğunlukla karbondan oluşur.

石炭は大部分が炭素から成っている。

Arkadaşlık eksikliği veya kaybında oluşur.

嫌だと思う主観的な気持ちです

Kas dokusu sayısız hücreden oluşur.

筋肉組織は無数の細胞からなっている。

Komite öğretmenlerden ve velilerden oluşur.

委員会は教師と親から成り立っている。

Komitelerden biri sekiz üyeden oluşur.

委員会の一つは8人のメンバーで構成されています。

Diğer komite dört üyeden oluşur.

もう一つの委員会は4人のメンバーから出来ています。

Komite on beş kişiden oluşur.

その委員会は十五人で構成されている。

Bizim ailemiz beş kişiden oluşur.

- 僕の家族は5人いる。
- 家の家族は五人からなる。

Japonya dört ana adadan oluşur.

日本は四つの主な島から成り立っている。

Bizim sınıfımız 40 oğlandan oluşur.

僕たちのクラスは男子40人からなっている。

Bu cümle yedi sözcükten oluşur.

この文は七語から成る。

ABD 50 tane devletten oluşur.

アメリカ合衆国は50州から構成されている。

İnsan ruh ve bedenden oluşur.

人間は心と体から成っている。

Bu kitap üç bölümden oluşur.

この本は3つの章から成り立っています。

Bu teori üç kısımdan oluşur.

この学説は3部から成り立っている。

Bu sınıf kırk öğrenciden oluşur.

このクラスは40名の生徒で出来ている。

Bir takım on bir kişiden oluşur.

1チームは11人の選手で構成されている。

Kyoto'nun çekiciliği eski tapınaklarının güzelliğinden oluşur.

京都の魅力は古い寺の美しさにある。

Bizim sınıfımız 50 tane oğlandan oluşur.

- 私たちのクラスは50人の男の子から成り立っている。
- 我々の組みは50人のおとこ生徒から成り立っている。
- 僕たちのクラスは50人の男子で構成されています。

Soluduğumuz hava, oksijen ve azottan oluşur.

私達の吸っている空気は酸素と窒素からできている。

Bir takım on bir oyuncudan oluşur.

1チームは11人の選手で構成されている。

Bir basketbol takımı beş oyuncudan oluşur.

バスケットボールのチームは5人のメンバーで構成されている。

Benim evim bu dört odadan oluşur.

私の家はこの4つの部屋から成っている。

Aslına bakarsan, Çinçe yüzlerce lehçeden oluşur.

厳密に言えば、中国は何百万という方言から成り立っている。

Bu trenin yedi tane vagondan oluşur.

この列車は七両編成です。

Bu sınıf 35 tane öğrenciden oluşur.

このクラスは35名の生徒から成っている。

Bu geminin mürettebatı kaç kişiden oluşur?

この船の人員は何人ですか。

Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.

人体は無数の細胞からなっている。

Bir futbol takımı on bir kişiden oluşur.

サッカーチームは11人の選手で構成される。

Bir futbol takımı on bir oyuncudan oluşur.

フットボールチームは11人の選手からなっている。

Japonların temel beslenmesi pirinç ve balıktan oluşur.

日本人は米と魚を主食にしています。

Bu sınıf otuz beş tane öğrenciden oluşur.

このクラスは35名の生徒から成り立っている。

Ailem annem, babam ve kız kardeşimden oluşur.

父と母と妹がいます。

Hepsinin çekim gücü birleşince en güçlü gelgitler oluşur.

‎この時 太陽と月の引力で ‎大潮が発生し‎―

Ama geceleri şaşırtıcı derecede vahşi bir ortam oluşur.

‎だが夜は全く状況が違う

Kato'nun sınıfı kırk tane oğlan ve kızdan oluşur.

加藤君のクラスには40人の男女がいる。

- Altı profesör komiteyi oluşturur.
- Komite altı profesörden oluşur.

6人の教授でその委員会を構成する。

- 1 metre 100 santimetreden oluşur.
- Bir metre yüz santimdir.

1メートルは100センチである。

Temel Japon diyeti ağırlıklı olarak pirinç ve balıktan oluşur.

日本人は米と魚を主食にしています。

Özgürlük her şeyi mümkün olduğu kadar zararsız yapabilmekten oluşur.

自由とは、できるだけ安全にあらゆることが行える状態のことを言う。

Bir su molekülü, bir oksijen ve iki hidrojen atomundan oluşur.

水分子は一個の酸素原子と二個の水素原子から出来ています。

Japonya, dört büyük ada ve daha küçük birçok başka adadan oluşur.

日本は4つの主要な島とたくさんの他の小さな島島から成り立っています。

Fiber-optik kablolar insan kılları kadar ince minik cam elyafından oluşur.

光ファイバーケーブルは人間の髪の毛ほどの細さの小さなガラスでできている。

- Bu madde, daha çok hidrojen ve oksijenden oluşur.
- Bu malzeme çoğunlukla hidrojen ve oksijenden oluşmaktadır.

この物質は主に水素と酸素から出来ている。

Japonya dört büyük ada ve 3.000'in üzerinde küçük adadan oluşur ve alan olarak hemen hemen Kaliforniya'ya eşittir.

日本は4つの大きな島と、3、000以上の小さな島からなり、面積はカリフォルニアとほぼ同じです。

- Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
- Fabrika işçilerinin ailelerinin okullara, hastanelere ve mağazalara ihtiyaçları vardır, bu yüzden bu hizmetleri sağlamak için daha fazla insan bölgede yaşamak için gelir. Böylece bir şehir gelişir.

工場労働者の家族には学校、病院、店などが必要なので、こうした必要を満たすためにさらに多くの人々がやってくる。かくして、都市が出来てくるのである。