Translation of "Nadir" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Nadir" in a sentence and their japanese translations:

Çok nadir.

ずいぶんと珍しいですね。

Çok nadir görülürler.

かなり珍(めずら)しい

O çok nadir.

これは大変珍しい物だ。

Nadir pullara nerede rastladın?

その珍しい切手はどこでみつけたのですか。

Avustralya'da nadir hayvanlar var.

オーストラリアには珍しい動物がいます。

- Bu çok nadir bir örnektir.
- Bu, çok nadir bir numunedir.

- これは大変珍しい例だ。
- これは大変珍しい物だ。
- これは極めて珍しい。

nadir ve değerli olan budur.

ー職人のように

nadir bir ahşaptan elle oyulmuş,

貴重な木材から 手彫りで作られたこの楽器は

Dünyayı değiştirebilecek nadir şeylerden biridir.

これは世の中を変えられる 数少ないものです

Aradığım nadir bir kitabı buldum.

- 探していた珍本を見つけた。
- 探していた珍しい本を見つけた。
- 探していた希書を見つけた。

Bugünlerde sabır nadir bir erdemdir.

忍耐は近頃まれな美徳です。

Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.

彼はたまたま珍しい蝶を見つけた。

Bu çok nadir bir durumdur.

これは大変まれにしかないケースだ。

Bu nadir kitaplarla nasıl geldin?

- この珍しい本をどうやって手に入れたの?
- あの珍本をどうやって手に入れたのですか。
- あなたはどのようにしてそれらの珍しい本を手に入れたのですか。
- あちらの希少な本は、どのようにして入手したのですか?

Bu nadir pulu bulmak zordur.

このめずらしい切手は手にはいりにくいんだよ。

Bunların nadir ve değerli çıktıları olacaktır

希少で有益な結果を生み出す この種の活動ができれば

Ama böyle şeyler buralarda nadir görülmez.

でもこの辺りで 見るのは珍しい

Ama böyle şeyler buralarda nadir görülmez.

でもこの辺りで 見るのは珍しい

...nadir rastlanan bir vaha tespit ediyor.

‎夜のオアシスの姿だ

O mağazada nadir bir pula rastladım.

私はあの店で珍しい切手をふと見つけた。

O mağazada nadir bir pul buldum.

私はあの店で珍しい切手をふと見つけた。

şu anda oldukça nadir bir şeye bakıyorsunuz.

実はあなたは今 非常に珍しいものを見ています

Fakat sessizlik, bugünlerde oldukça nadir bir şey

しかし最近では 静寂を手に入れることは難しくなりました

Amerika'dakilere nazaran japon evlilikleri çok nadir biter.

アメリカの場合に比べれば、日本人の結婚は、離婚に終わることはまれである。

Biz kaza nedeniyle nadir bir durumla karşılaştık.

その事故によって私たちは異状事態に陥った。

Çok nadir, kırk yılda bir, kiliseye gider.

彼はまあ、めったに教会に行かない。

Benim için bu nadir kitabı bulabilir misin?

この珍しい本を入手してもらえないか。

Mahrum bıraktı ve bizim uzayın nadir kişiler, zenginler

多くの人々が宇宙の恩恵から 排除されたことが

Bugünkü kızların sanki erkekmiş gibi konuşmaları nadir değildir.

近頃の女の子の中には、男のような口のきき方をする者もいる。

Onun evinin yanında oturuyorum fakat onu nadir görüyorum.

- 近くに住んでいるが、めったに彼女に会わない。
- 彼女の家の近くに住んでいるが、ほとんど会うことはない。

Mutlu insanların ne kadar nadir olduğunu fark ettim.

私は幸せな人々がいかにまれであるかよくわかった。

Ben ikinci el kitapçıda nadir bir kitapla karşılaştım.

私は古本屋で偶然珍しい本を見つけた。

Sık ya da nadir görülen nörolojik sendromlara fonksiyonel tıp yaklaşımı ile

機能性医療がとり扱う 頻繁に起こるあるいは稀な 神経学的症候群について

O, bir zamanlar yalan söyledi ve ona dolabında nadir bir yaratığın yaşadığını söyledi.

彼は昔、押し入れの中には珍しい生き物が住んでいると彼女に嘘をついたのでした。

Karın iki metre altında kalmış bir leşin kokusunu alacak kadar. Volverinlere çok nadir rastlanır.

‎2メートルの雪に埋まった ‎死骸を嗅ぎ分ける ‎クズリは珍しい動物だ

- Bir dikiş makinem var ama onu çok nadir kullanıyorum.
- Bir dikiş makinem var ama onu nadiren kullanırım.

ミシン持ってるけど、ほとんど使わないよ。

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

ペットとして珍しい動物を飼っている人もいます。