Translation of "Çift" in Japanese

0.014 sec.

Examples of using "Çift" in a sentence and their japanese translations:

Çift balayına gitti.

二人はハネムーンに出かけた。

Onlar bir çift.

- 彼らは夫婦だ。
- 彼らはカップルだ。

CQ: Çift partili arkadaşlığımızı

CQ: それが理由で私達は 政治の議論は避けて

Bir çift kayak kiraladım.

スキーはレンタルしたんだ。

Bir çift ayakkabı aldım.

- 私は靴を一足買った。
- 靴を一足買ったよ。

Ayakkabı çift olarak satılmaktadır.

靴は一足単位で売っている。

Genç çift odayı incelediler.

- 若い夫婦はその部屋をざっと眺めた。
- その若い夫婦はその部屋をざっと眺めた。

Ne hoş bir çift.

彼らはなんてすてきなカップルなんだろう。

Bir çift bot aldım.

私はブーツを1足買った。

Sen çift dilli misin?

君はバイリンガル?

Çift evlerini satışa çıkardı.

夫妻は家を売りに出した。

Onların eldivenleri çift değil.

この手袋は両方がそろっていない。

Çift el ele yürüyor.

二人は手をつないで歩いています。

Bir çift ayakkabı almalıyım.

私は靴を一足買わなければならない。

Çift kol kola yürüyordu.

二人は腕を組んで歩いていた。

- Yaşlı çift yan yana oturdu.
- Yaşlı çift yan yana oturuyordu.

その老夫婦は並んですわった。

- Parkta birçok genç çift vardı.
- Parkta birçok genç çift bulunuyordu.

- 公園にたくさんのアベックがいた。
- 公園には若いカップルがたくさんいた。

Çift mutlu bir hayat sürdü.

その夫婦は幸福な生活を送った。

Yeni çift balayında Hawaii'ye gitti.

その新婚夫婦は新婚旅行でハワイに出かけて行った。

Genç çift birlikte iyi geçiniyor.

その若夫婦はいっしょに仲良くやっている。

Umarım genç çift yakında toparlanır.

その若い二人が早く仲直りしてくれれば良いのだが。

Bir çift eldiven takside bırakıldı.

1組の手袋が、タクシーの中に忘れてあった。

On iki, çift bir sayıdır.

- 12は偶数である。
- 十二は偶数だ。

Bitişikte oturan çift tekrar tartışıyor.

隣じゃまた犬も食わない夫婦喧嘩をしているよ。

O, iki çift çorap aldı.

彼女は靴下を二足買った。

O çift bilet ücreti ödedi.

彼は二倍の運賃を払った。

O bir çift kişiliğe sahiptir.

彼は二重人格者だ。

O, bir çift çizme aldı.

彼女はブーツを一足買った。

Tom'la iki çift laflamak istiyorum.

トムと少し話をしたいのですが。

Ben bir çift eldiven aldım.

- 私は手袋を1組買った。
- 私は手袋を買った。

Çift fotoğraf için poz verdi.

カップルは写真のためにポーズをとった。

Bir çift sandalye daha getir.

- いすをもう2、3脚持って来なさい。
- イスをあと2つ持ってきて。

- Ben de yeni bir çift ayakkabı var.
- Yeni bir çift ayakkabım var.

私は新しい靴を一足買った。

Bu tembel hayvan çift ampüte geçirdi

このナマケモノは両腕切断から 回復しました

Başka ardışık çift sayı seti verirsiniz.

別の連続する偶数の組を 挙げることもできるかもしれません

Amcam bana bir çift ayakkabı verdi.

叔父は私に靴を一足くれた。

Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.

若い二人は京都に遊びに出かけた。

Yeni bir çift kayak almam lazım.

新しいスキーを一組買わなくてはなりません。

Nancy bir çift kırmızı ayakkabı istiyor.

ナンシーは赤い靴を1足ほしがっている。

Görünüşe bakılırsa, onlar mutlu bir çift.

どう見ても彼らは幸せな夫婦としか見えない。

Çift kişilik bir oda rica ediyorum.

ダブルルームをおねがいします。

Çift ilk çocuklarına Mark adını verdi.

その夫婦は最初の子供にマークと名前をつけた。

Çift için ​​artık birlikte yaşamak zordur.

その夫婦がこれ以上一緒に暮らすのは難しい。

Yeni evli çift el ele yürüdü.

その新婚夫婦は手をつないで歩いた。

Bir çift kanarya onun tek arkadaşları.

1つがいのカナリアだけが彼女の友達であった。

Çift tartıştı ama kısa sürede uzlaştı.

- 夫婦喧嘩したがすぐ仲直りした。
- その夫婦は喧嘩をしたが、すぐに仲直りをした。
- 夫婦はけんかしたがすぐに仲直りをした。

Dün bir çift siyah ayakkabı aldı.

彼は昨日黒いくつを1足買った。

Bir çift eldiven güzel bir hediyedir.

手袋はよい贈り物だ。

O bir çift ayakkabı satın aldı.

- 彼は靴を1足買った。
- 彼は一足の靴を買った。

O yeni bir çift eldiven aldı.

彼は新しい手袋を1組買った。

Çift baş harflerini meşe ağacına kazıdı.

恋人たちは自分たちの頭文字をかしの木に刻んだ。

Sonezaki'de birçok çift intihar olduğunu duydum.

曽根崎には心中が多いと聞きました。

Babam bana bir çift eldiven aldı.

父は私に一組の手袋を買ってくれました。

Bu yıl iki çift ayakkabı eskittim.

- 私は今年靴を二足履きつぶした。
- 今年、私は2足靴を履きつぶした。

Bu çay fincanları bir çift yapar.

これらのティーカップは対になっている。

Bu kelimenin bir çift anlamı var.

- この語には2重の意味がある。
- この単語には二重の意味があります。

Sandalyenin altında bir çift eldiven buldum.

- イスの下にひと組の手袋を見つけた。
- 椅子の下で一組の手袋を見つけました。
- イスの下にあった手袋をみつけました。

Onlar iyi-uyumlu bir çift değil.

あの夫婦は相性が悪い。

Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.

二人部屋をお願いします。

O, yeni bir çift ayakkabı aldı.

彼は新しい靴を一足買った。

Bir çift yeni kayak almak zorundayım.

- 新しいスキーを一組買わなくてはなりません。
- 新しいスキー板を買わなくてはいけない。

Çift birbirlerini tekrar görmemek üzere ayrıldı.

夫婦は別れた後、二度と会う事はなかった。

O çift neredeyse her gece içer.

あのカップルはほとんど毎日酔っ払っている。

Tek ya da çift kişilik oda?

- 個室ですか2人部屋ですか。
- シングルルーム、それともダブルルームですか。

Bir arkadaşımdan bir çift bilet aldım.

友達から切符が2枚手に入ったんだ。

Ben yeni bir çift ayakkabı aldım.

私は新しい靴を一足買った。

Yeni bir çift gözlük almam gerek.

僕は新しい眼鏡が必要だ。

- Bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- Bir çift kayak ayakkabısı satın almak istiyorum.

- 私はスキーのブーツを1足買いたい。
- スキーブーツを買いたい。

Çoğu insan ardışık çift sayılar olduğunu düşünür?

大半の人は 連続する偶数だと思うでしょう

Geçen yıl iki çift koşu ayakkabısı eskittim.

去年はジョギングシューズを2足駄目にした。

Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.

海外に行くときは、めがねをもう1つ持っていったほうがいいですよ。

Çift, ​​sonuna kadar mutlu bir hayat yaşadı.

その夫婦は死ぬまで幸福に暮らした。

Çorap fabrikası günde 600.000 çift çorap üretir.

その靴下工場では一日60万足の靴下が製造されている。

Çift ayrıldı, tekrar bir araya gelmemek üzere.

その2人は別れたまま2度と会うことがなかった。

Çift ay ışığında ele ele tutuşarak yürüdü.

二人は手を取り合って月明かりの中を歩いた。

İyi bir çift güneş gözlüğüne ihtiyacım var.

度の強いサングラスが欲しいのですが。

Çift bir yetimi evlat edinmeye karar verdi.

夫婦は孤児を養女にすることを決心した。

Banyosu olan çift kişilik bir oda istiyoruz.

- 浴室付きの二人部屋をお願いしています。
- お風呂がある、ダブルの部屋をお願いしたいのですが。

O, bana hoş bir çift ayakkabı verdi.

- 彼女は私に素晴らしいくつを一足くれた。
- 彼女は私に素敵な靴をくれた。

Her çift sayı iki asal sayının toplamıdır.

あらゆる偶数は、二つの素数の和です。

Takım elbisesine uyacak bir çift çorap seçti.

彼はスーツにあう靴下を選んだ。

Çift, evlerini dekore etmek için çok para harcadı.

その夫婦は家具調度に金をたくさん使った。

Çift tartışıyordu ve Chris Beth'e vurup yere devirdi.

2人が口喧嘩をしていて、クリスがベスをたたきました。

Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.

母は、母自身で作った手袋をくれました。

Çift meşe ağacının üzerine kendi baş harflerini kazıdı.

恋人たちは自分たちの頭文字をかしの木に刻んだ。

Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.

家事を分担する夫婦がますますふえています。

Genç çift çok kısa sürede birbirlerine âşık oldu.

若い二人はすぐに愛し合うようになった。

Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.

海外へ新婚旅行に行くカップルがますます増えている。

Çift bugünlerde sık dövüşmüyor ama onlar eskiden çok dövüşürdü.

その夫婦は最近あまり喧嘩をしないが昔はよくやったものだ。

Annem geçen Pazar bana iki çift pantolon satın aldı.

母はこの前の日曜日にズボンを2本買ってくれました。

Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.

この種の機械を使う時には、皮の手袋は必需品だね。

Onların evini ziyaret ettiğimde çift, bir tartışmanın tam ortasındaydı.

私が彼らのアパートを訪問したとき、夫婦は議論の真っ最中だった。

Arkamı döndüğümde bir çift güzel yeşil göz aşağıdan bana bakıyordu

振り向くと 真下に 美しい緑色の目が見えて―

Her zaman Tom ve Mary'nin iyi bir çift olduğunu düşündüm.

トムとメアリーはお似合いのカップルだってずっと思ってたよ。

Bu sabah kahve dükkanında çok sıcak bir çift espresso içtim.

- 今朝、コーヒーショップでとても熱いダブルエスプレッソを飲んだ。
- 今日の朝、とても熱いダブルエスプレッソを喫茶店で飲んだ。

Tom gerçekten pahalı, iyi yapılmış bir çift ayakkabı satın aldı.

トムはとても高級な、丁寧な作りの靴を購入した。

Ve buna sahip olan bir kadının da muhtemelen çift cinsiyetli olduğunu.

それがある女性は おそらく 雌雄同体なのだろうと結論づけました

- Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- Müsait olan tek oda bir çift kişilik.

- 空いておりますのは、ダブルのお部屋だけになります。
- 空いているのはダブルの部屋だけだ。

Bir türbe ziyaretine gelen çift, "Çocuğumuzun sağlıklı biçimde büyümesine dua ettik" dedi.

お宮参りで訪れた夫妻は「子供が健やかに育つことを祈りました」と話していた。