Translation of "Süren" in Italian

0.003 sec.

Examples of using "Süren" in a sentence and their italian translations:

Çok uzun süren ilişkiler?

Relazioni che durano decisamente troppo?

Bana uzun süren hoşnutluk hissettiriyordu.

mi offrì un durevole senso di appagamento.

Arabayı süren genç adam sarhoştu.

- Il giovane che guidava la macchina era ubriaco.
- Il giovane che guidava l'auto era ubriaco.
- Il giovane che guidava l'automobile era ubriaco.

Haftalar süren testlerden ve ayarlamalardan sonra

Quindi dopo settimane di prove e modifiche,

O, yıllar süren mutsuzluktan sonra onu boşadı.

- Ha divorziato da lei dopo anni di infelicità.
- Lui ha divorziato da lei dopo anni di infelicità.
- Divorziò da lei dopo anni di infelicità.
- Lui divorziò da lei dopo anni di infelicità.

Sorna kanlı,5 ay süren, Plevne kuşatması kurdular

Poi organizzarono un sanguinario assedio di cinque mesi a Plevna, in Bulgaria.

Kremlin'de çalışmak benim ömür boyu süren düşüm olmuştur.

- Lavorare al Cremlino è sempre stato il mio sogno.
- Lavorare al Cremlino è il sogno della mia vita.

60 yıldan uzun süren uluslararası çalışma bize gösterdi ki;

Più di 60 anni di ricerca internazionale dimostrano

Birkaç saat süren yoğun dövüşlerde, birden fazla kez el değiştirdi.

In diverse ore di pesanti combattimenti, il ridotto passò di mano più di una volta.

Sonrasında 10, 15 dakika süren güzel bir zaman aralığı yakalıyorsun.

E poi hai questa bellissima finestra temporale di dieci, 15 minuti.

İz süren biri için ağaçlar bu yüzden iyidir. Çünkü genelde işaret barındırırlar.

Gli alberi aiutano molto durante una ricerca spesso vi restano impigliati indizi.

Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.

Le diverse forme di culto che esistevano nel mondo romano erano tutte considerate dal popolo egualmente vere, dai filosofi egualmente false, e dai pubblici poteri egualmente utili. Perciò la tolleranza provocava non solo indulgenza reciproca, ma anche concordia religiosa.