Translation of "Emily" in Italian

0.014 sec.

Examples of using "Emily" in a sentence and their italian translations:

Emily şaşırmıştı.

Emily era sorpresa.

Emily İngilizdir.

Emily è inglese.

Emily nasıl?

Come sta Emily?

Emily ağlıyor.

- Emily sta piangendo.
- Emily piange.

Emily susamış.

- Emily ha sete.
- Emily è assetata.

Emily kimdir?

Chi è Emily?

Emily beni şaşırtacak.

Emily mi sorprenderà.

Emily yükseklikten korkar.

Emily soffre di vertigini.

Emily okula gidiyor.

Emily va a scuola.

Emily cümleyi yazdı.

- Emily ha scritto la frase.
- Emily scrisse la frase.

Benim adım Emily.

- Mi chiamo Emily.
- Io mi chiamo Emily.
- Il mio nome è Emily.

Emily örümceklerden korkar.

Emily ha paura dei ragni.

Emily örümceklerden korkmaz.

Emily non ha paura dei ragni.

Emily bir ergendir.

- Emily è una teenager.
- Emily è un'adolescente.

Emily gerçeği söyledi.

- Emily ha detto la verità.
- Emily disse la verità.

Emily, Avustralya vatandaşıdır.

Emily è una cittadina australiana.

Emily bir annedir.

Emilia è una madre.

Emily soruyu doğru yanıtladı.

Emily ha risposto correttamente alla domanda.

Emily ve Kate arkadaştır.

Emily e Kate sono amiche.

Emily ve Melanie İngilizdirler.

Emily e Melanie sono inglesi.

Emily Yunanca öğrenmek istiyor.

Emily vuole imparare il greco.

Emily bir mektup yazdı.

- Emily ha scritto una lettera.
- Emily scrisse una lettera.

Emily bir kitap okudu.

- Emily ha letto un libro.
- Emily lesse un libro.

Emily bir elma yedi.

- Emily ha mangiato una mela.
- Emily mangiò una mela.

Emily biraz Romence çalıştı.

- Emily ha studiato un po' di rumeno.
- Emily studiò un po' di rumeno.

Emily ile çıkmak istiyorum.

Vorrei uscire con Emily.

Emily biraz Türkçe öğreniyor.

Emily sta imparando un po' di turco.

Emily onu Melanie'ye söyleyecek.

- Emily lo dirà a Melanie.
- Emily la dirà a Melanie.

Emily, Melanie'nin evinde kalıyor.

Emily sta alloggiando a casa di Melanie.

Emily şimdi evde mi?

- Emily è a casa ora?
- Emily è a casa adesso?

Emily benim en iyi arkadaşım.

Emily è la mia migliore amica.

Emily anne babasını ziyaret edecek.

- Emily sta andando a trovare i suoi genitori.
- Emily troverà i suoi genitori.

Emily benim en sevdiğim kız.

Emily è la mia ragazza preferita.

Emily en sevdiği televizyon programını izliyor.

Emily sta guardando il suo programma preferito.

Emily okuldan on altı yaşında ayrıldı.

- Emily ha abbandonato la scuola a sedici anni.
- Emily abbandonò la scuola a sedici anni.

Emily Coca-Cola'yı Pepsi'ye tercih eder.

Emily preferisce la Coca-Cola alla Pepsi.

Emily akşam yemeğinde soya peyniri yedi.

- Emily ha mangiato del tofu per cena.
- Emily mangiò del tofu per cena.

Emily bana Gürcüce ders kitabını ödünç verdi.

- Emily mi ha prestato il suo libro di testo di georgiano.
- Emily mi prestò il suo libro di testo di georgiano.

Emily onu tekrar görmek için can atıyor.

Emily è ansiosa di rivederlo.

Bir arkadaşım Emily Dickinson ile uzaktan akraba.

- Un mio amico è imparentato alla lontana con Emily Dickinson.
- Una mia amica è imparentata alla lontana con Emily Dickinson.