Translation of "Azından" in Italian

0.012 sec.

Examples of using "Azından" in a sentence and their italian translations:

En azından ön -

la parte anteriore, almeno -

En azından denemeliyim.

Devo almeno provare.

En azından eğlendin.

Almeno ti sei divertita.

En azından denemeliyiz.

Almeno dovremmo provare.

En azından deneyebiliriz.

Possiamo almeno provare.

En azından, düşündüğümüz bu.

Almeno questo è ciò che crediamo.

En azından mutlu öleceğim.

Almeno morirò felice.

En azından seçenekleriniz var.

- Almeno hai delle alternative.
- Almeno ha delle alternative.
- Almeno avete delle alternative.

En azından Tom komikti.

Almeno Tom era divertente.

En azından onlar dürüst.

- Almeno sono onesti.
- Almeno sono oneste.

En azından yapabileceğimiz bu.

È il minimo che possiamo fare.

En azından onunla konuşayım.

- Lasciami almeno parlare con lui.
- Lasciatemi almeno parlare con lui.
- Mi lasci almeno parlare con lui.

En azından yağmur yağmıyor.

Almeno non sta piovendo.

En azından bir taraf için

e dei nemici negli altri

Ama en azından işe yarıyor.

Ma almeno funziona.

Eh, en azından o ıslanmadı.

- Beh, almeno non si è bagnata.
- Beh, almeno lei non si è bagnata.

En azından ben hâlâ hayattayım.

- Almeno sono ancora vivo.
- Almeno sono ancora viva.

En azından merak etmiyor musunuz?

Non sei per lo meno curioso?

En azından senden daha büyüğüm.

- Almeno sono più anziano di te.
- Almeno sono più anziana di te.
- Almeno sono più anziano di voi.
- Almeno sono più anziana di voi.
- Almeno sono più anziano di lei.
- Almeno sono più anziana di lei.
- Almeno sono più grande di te.
- Almeno sono più grande di voi.
- Almeno sono più grande di lei.

Onları gördüm, en azından güvendeler.

Io almeno li ho già visti e sono al sicuro.

En azından bana cevap ver.

Almeno rispondimi.

En azından bir kravat takmalısın.

- Dovresti almeno indossare una cravatta.
- Dovreste almeno indossare una cravatta.
- Dovrebbe almeno indossare una cravatta.

En azından onları eve götürebilirim.

- Posso almeno portarli a casa.
- Posso almeno portarle a casa.
- Li posso almeno portare a casa.
- Le posso almeno portare a casa.

En azından onu eve götürebilirim.

Posso almeno portarlo a casa.

En azından onu eve götürebilirm.

- Posso almeno portarla a casa.
- La posso almeno portare a casa.

En azından bana söylenen bu.

Almeno, è quello che mi è stato detto.

O en azından özür dileyebilirdi.

- Potrebbe almeno scusarsi.
- Si potrebbe almeno scusare.

- En azından bir ipucu veremez misin?
- Bir ipucu verebilir misin en azından?

Potresti almeno darmi un indizio?

"Daha kötü olabilirdi. En azından beyazım."

"Potrebbe andare peggio, almeno sono bianco."

Ama en azından orada olduğunu biliyorum.

Ma almeno so che è lì.

En azından bir şey yapmaya çalıştım.

Almeno ho provato a fare qualcosa.

En azından Tom'u aramamız gerekmiyor mu?

Non dovremmo almeno chiamare Tom?

En azından bana adını söyleyebilir misin?

- Puoi dirmi almeno il tuo nome?
- Puoi dirmi almeno come ti chiami?

En azından bana bir şans ver.

- Almeno mi dia una possibilità.
- Almeno dammi una possibilità.
- Almeno datemi una possibilità.

En azından bunun için ayağa kalktım.

- Io almeno ci ho messo la faccia.
- Almeno io ci ho messo la faccia.

En azından yarına kadar bekleyebilir misin?

- Puoi almeno aspettare fino a domani?
- Può almeno aspettare fino a domani?
- Potete almeno aspettare fino a domani?
- Riesci almeno ad aspettare fino a domani?
- Riesce almeno ad aspettare fino a domani?
- Riuscite almeno ad aspettare fino a domani?

Ama en azından ayağa kalkıp ilerlemeye çalışıyorsanız

ma se riusciamo anche solo a rialzarci in piedi e a provare ad andare avanti,

Ya da en azından kabul edeceğini keşfetmem.

questo tipo di amara e cruda politica di identità bianca.

Ama en azından takip edebileceğimiz izler var.

Almeno abbiamo delle tracce da seguire.

En azından benim için mutlu olabilir misin?

- Puoi almeno essere felice per me?
- Può almeno essere felice per me?
- Potete almeno essere felici per me?

En azından bana bir cevaplama fırsatı ver.

- Almeno dammi un'occasione per rispondere.
- Almeno datemi un'occasione per rispondere.
- Almeno mi dia un'occasione per rispondere.

En azından senin gibi bir kaybeden değilim.

- Almeno non sono un perdente come te.
- Almeno io non sono un perdente come te.
- Almeno non sono un perdente come voi.
- Almeno io non sono un perdente come voi.
- Almeno non sono un perdente come lei.
- Almeno io non sono un perdente come lei.

Tom en azından bir saat önce bitirmeliydi.

Tom avrebbe dovuto finire almeno un'ora fa.

Yemek iyi değildi ama en azından ucuzdu.

Il cibo non era buono, però almeno era economico.

- En azından duş almalıydın.
- Hiç olmazsa duş alabilirsin.
- Hiç değilse duş alabilirsin.
- En azından duş alabilirsin.

- Potevi almeno farti una doccia.
- Poteva almeno farsi una doccia.
- Potevate almeno farvi una doccia.

En azından, o gece onlara kendimden bahsettikten sonra

Speravo almeno che non avrebbero smesso di essere miei amici

Bu projeyi bitirmek en azından bir yıl sürer.

Ci vorrà almeno un anno per finire questo progetto.

En azından bugün, doğru bir şey yaptı mı?

Almeno oggi una cosa giusta l'ha fatta?

En azından bugün, doğru bir şey yaptın mı?

Almeno oggi una cosa giusta l'ha fatta?

Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.

- Tom lava i vestiti almeno una volta la settimana.
- Tom lava i vestiti almeno una volta alla settimana.

Bence çoğu Kanadalı en azından birazcık Fransızca konuşabiliyor.

Penco che molti canadesi parlino almeno un po' di francese.

En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.

Almeno per quanto riguarda ciò che accade al di fuori del lavoro.

Günde en azından üç defa sebze ve meyve yemelisin.

Dovresti mangiare verdura e frutta almeno tre volte al giorno.

En azından ingilizce olarak, tüm kıtaların adı, başladıkları harfle biter.

Almeno in inglese, il nome di tutti i continenti finisce con la stessa lettera con cui comincia.

Ama orası mağaranın içine göre en azından 20 derece daha sıcaktır.

Ma sarà almeno 10 gradi più caldo rispetto alla caverna.

En güvenli yol bu olsa gerek. En azından bu halatı tanıyorum.

Forse è più sicuro. So dov'è stata questa corda.

Fransa'da Mareşal veya Maréchal unvanı en azından 13. yüzyıla kadar uzanıyor.

In Francia, il titolo di Maresciallo, o Maréchal, risale almeno al XIII secolo.

Ama en azından NASA için Apollo 8'in başarısı umut getirdi.

Ma almeno per la NASA, il successo dell'Apollo 8 ha portato speranza.

- En azından Tom'un yaşadığını biliyoruz.
- Hiç olmazsa Tom'un hayatta olduğunu biliyoruz.

Almeno sappiamo che Tom è vivo.

Video oyunları hayatımı mahvetti, en azından benim hala iki canım var.

I videogiochi mi hanno rovinato la vita. Almeno me ne rimangono ancora due.

Ben asla yalan söylemem.. asla ya da en azından çok nadir.

Io non mento mai ... Mai, o almeno molto raramente.

- En geç altıda gelin.
- En azından altıda gelin.
- Hiç olmazsa altıda gelin.

- Vieni almeno alle sei.
- Venite almeno alle sei.
- Venga almeno alle sei.

- En azından 100 kişi toplantıya katıldı.
- Toplantıya katılanlar, 100 kişiden aşağı değildi.

Non meno di 100 persone hanno partecipato alla riunione.

Tom'un en azından günde bir kez ziyaret ettiği tek web sitesi budur.

L'unico sito web che Tom visita almeno una volta al giorno è questo.

En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.

Almeno abbiamo una parte del veleno che serviva per fare l'antidoto per l'ospedale.

- Sonunda hiçbir şeyimi kaybetmeden bir gün geçirdim.
- En azından bugün bir şey kaybetmedim.

- Almeno non ho perso niente oggi.
- Almeno non ho perso nulla oggi.

Siyah olmak gay olmaktan iyidir.Eğer siyah doğarsan en azından bunu annene nasıl anlatacağını düşünmek zorunda olmazsın.

Essere neri è meglio di essere gay. Se sei nato nero, almeno non devi pensare come dirlo a tua madre.