Translation of "Makinesini" in German

0.008 sec.

Examples of using "Makinesini" in a sentence and their german translations:

Çamaşır makinesini onarıyorum.

- Ich setze die Waschmaschine wieder instand.
- Ich repariere die Waschmaschine.

Çamaşır makinesini bozdun.

Du hast die Waschmaschine kaputtgemacht.

Çamaşır makinesini tamir ediyorum.

- Ich setze die Waschmaschine wieder instand.
- Ich repariere die Waschmaschine.

Kahve makinesini kim kırdı?

Wer hat die Kaffeemaschine kaputtgemacht?

Bu çamaşır makinesini kullanamazsın.

- Sie können diese Waschmaschine nicht benutzen.
- Du kannst diese Waschmaschine nicht benutzen.
- Ihr könnt diese Waschmaschine nicht benutzen.

O çamaşır makinesini monte ediyor.

Er baut Waschmaschinen zusammen.

Çamaşır makinesini tamir etmek zorundayım.

Ich muss die Waschmaschine reparieren.

Ben bu fotoğraf makinesini istiyorum.

Ich will diese Kamera.

Hâlâ çamaşır makinesini onarmak zorundayım.

Ich muss die Waschmaschine noch reparieren.

Annem bana dikiş makinesini verdi.

Meine Mutter gab mir ihre Nähmaschine.

O, tost makinesini tekrar bozdu.

Sie hat schon wieder den Toaster kaputtgemacht.

Bulaşık makinesini çalıştırmamı ister misin?

Soll ich den Geschirrspüler einschalten?

Mary fotoğraf makinesini Boston'da kaybetti.

Maria hat in Boston ihre Kamera verloren.

Annem bana dikiş makinesini hediye etti.

Meine Mutter gab mir ihre Nähmaschine.

Tom fotoğraf makinesini alıp dışarı çıktı.

Tom schnappte sich seine Kamera und ging nach draußen.

Saç kurutma makinesini ödünç alabilir miyim?

Darf ich mir den Fön ausleihen?

Tom fotoğraf makinesini hep yanında taşır.

Tom nimmt seine Kamera überall mit hin.

- Tom Boston'da kamerasını kaybetti.
- Tom, Boston'da fotoğraf makinesini kaybetti.
- Tom, fotoğraf makinesini Boston'da kaybetti.

Tom hat in Boston seine Kamera verloren.

Tom hesap makinesini almak için çekmeceyi açtı.

Tom öffnete die Schublade, um einen Taschenrechner herauszunehmen.

- Fotoğraf makinesini arkadaşına verdi.
- Kamerasını arkadaşına verdi.

Er gab seine Kamera seinem Freund.

Çim biçme makinesini çalıştırmak için benzin gerekiyor.

Der Rasenmäher braucht Benzin, um zu laufen.

Büyükannem daha gençken dikiş makinesini çok kullanırdı.

Meine Großmutter benutzte ihre Nähmaschine viel, als sie jünger war.

Tom, eski ekmek kızartma makinesini atmayı planlıyor.

- Tom will seinen alten Brotröster wegwerfen.
- Tom plant, seinen alten Toaster wegzuschmeißen.

Bu dikiş makinesini kavramak ne kadar sürer?

Wie lange dauert es, sich mit dieser Nähmaschine vertraut zu machen?

Tom fotokopi makinesini kullanmak için izin istedi.

Tom bat um Erlaubnis, den Kopierer zu benutzen.

Tom çamaşır makinesini nasıl kullanacağını Mary'ye gösterdi.

Tom zeigte Mary, wie man die Waschmaschine benutzt.

Tom çim biçme makinesini nasıl çalıştıracağını bilmiyor.

- Tom kann keinen Rasenmäher in Gang setzen.
- Tom kriegt keinen Rasenmäher an.

Mary sınavda hile yapmak için zaman makinesini kullandı.

Maria nutzte ihre Zeitmaschine, um bei der Prüfung zu schummeln.

Affedersiniz, çamaşır makinesini nasıl kullanacağımı bana gösterir misiniz?

Entschuldigen Sie! Könnten Sie mir wohl zeigen, wie man die Waschmaschine benutzt?

Onu almadan önce bu elektrikli tıraş makinesini denemeliydim.

Ich hätte diesen elektrischen Rasierer vor dem Kauf ausprobieren sollen.

Bu çamaşır makinesini nasıl kullanacağımı bana söyler misin?

- Könnten Sie mir sagen, wie man diese Waschmaschine benutzt?
- Könntest du mir erklären, wie man diese Waschmaschine benutzt?

Büyükannem üç yıl öncesine kadar dikiş makinesini çok kullanırdı.

Bis vor drei Jahren hat meine Großmutter oft Gebrauch von ihrer Nähmaschine gemacht.

Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.

Ich habe mir diese superschnelle Popcornmaschine als Weihnachtsgeschenk gekauft.

- Bu kamerayı dün aldım.
- Bu kamerayı dün satın aldım.
- Bu fotoğraf makinesini dün aldım.

Ich habe diese Kamera gestern gekauft.