Translation of "Duruyordu" in German

0.006 sec.

Examples of using "Duruyordu" in a sentence and their german translations:

Kapıda duruyordu.

Er stand an der Tür.

Dağın tepesinde duruyordu.

Er stand auf der Bergspitze.

O, kapıda duruyordu.

Er stand an der Tür.

Tom girişte duruyordu.

Tom stand in der Türöffnung.

O, ayakta duruyordu.

Er stand.

Tom sırada duruyordu.

Tom war in der Warteschlange.

Tom karanlıkta duruyordu.

Tom stand im Dunkeln.

Sınıfın önünde duruyordu.

Sie stand vor der Klasse.

Tom önümde duruyordu.

Tom stand vor mir.

Tom ayakta duruyordu.

Tom stand.

Sırtını duvara dayamış duruyordu.

Er stand mit dem Rücken zur Mauer.

Aynanın önünde ayakta duruyordu.

Sie stand vor dem Spiegel.

Tom Mary'nin önünde duruyordu.

Tom stand vor Maria.

Noel Baba bahçede duruyordu.

Der Weihnachtsmann stand im Garten.

O sokak köşesinde duruyordu.

Er stand an der Straßenecke.

O, kapının arkasında duruyordu.

Er stand hinter der Tür.

Tom girişe yakın duruyordu.

- Thomas stand in der Nähe des Eingangs.
- Tom stand am Eingang.

Aziz Nikolas bahçede duruyordu.

Der Nikolaus stand im Garten.

Tom çitin yanında duruyordu.

Tom stand am Zaun.

O, odanın ortasında duruyordu.

Er stand in der Mitte des Zimmers.

Mary odanın ortasında duruyordu.

Maria stand in der Mitte des Zimmers.

Tom tezgahın arkasında duruyordu.

Tom stand hinter dem Tresen.

Bir kız orada ağlayarak duruyordu.

- Dort stand weinend ein Mädchen.
- Ein Mädchen stand weinend da.

Tom sıranın sonuna yakın duruyordu.

Tom stand fast am Ende der Warteschlange.

Boş bir bakışla orada duruyordu.

- Er stand da mit einem leeren Blick.
- Er stand da mit einem abwesenden Blick.

Tom mutfak lavabosunun önünde duruyordu.

Tom stand vor der Küchenspüle.

O ona çok yakın duruyordu.

- Sie stand ihm sehr nahe.
- Die Frau blieb ganz nah an ihm.

O, otoparkta tek başına duruyordu.

Sie stand allein auf dem Parkplatz.

- Sırada duruyordu.
- Sırada bekliyordu.
- Kuyruktaydı.

Er war in der Warteschlange.

Tom Mary'nin evinin önünde duruyordu.

Tom stand vor Marias Haus.

Tom, Mary'ye çok yakın duruyordu.

Tom stand sehr nahe bei Maria.

Mary ellerini gözlerine gölge yaparak duruyordu.

Maria stand da und beschattete ihre Augen mit der Hand.

Paul ellerini gözlerine gölge yaparak duruyordu.

Paul stand da und beschattete seine Augen mit der Hand.

O, eli cebinde kapının yanında duruyordu

Er stand mit der Hand in der Tasche am Tor.

Büyükannemin eski saati yıllardır çekmecede duruyordu.

Die alte Armbanduhr meiner Großmutter liegt schon seit Jahren in der Schublade.

Tom barda duruyordu, bir bira içiyordu.

Thomas stand an der Bar und trank ein Bier.

Tom misafir odası kapısının önünde duruyordu.

Tom stand vor der Tür des Gästezimmers.

Bay Sato bir kayanın tepesinde duruyordu.

Herr Sato stand oben auf einem Felsbrocken.

Bir grup insan dışarıda bekleyip duruyordu.

Ein Haufen Leute stand wartend draußen.

Fakat karşısında yine Microsoft denen dev duruyordu

Aber er stand wieder dem Riesen namens Microsoft gegenüber

O sana bakıp duruyordu. Fark etmedin mi?

- Sie sah dich unentwegt an. Hast du das nicht bemerkt?
- Sie sah euch unentwegt an. Habt ihr das nicht bemerkt?
- Sie sah Sie unentwegt an. Haben Sie das nicht bemerkt?

Tom sana bakıp duruyordu. Fark etmedin mi?

Tom hat dich dauernd angeschaut. Ist’s dir nicht aufgefallen?

O bir tuz direği gibi hareketsiz duruyordu.

Sie stand bewegungslos da, wie eine Salzsäule.

Tom ve Mary birbirine çok yakın duruyordu.

Tom und Maria standen sehr dicht beieinander.

Tom sadece satılık olan büyük bir binanın önünde duruyordu.

Tom stand unmittelbar vor einem großen Gebäude, das zum Verkauf angeboten wurde.

Kapıyı açtığımda, Tom bir takım elbise giyerek orada duruyordu.

Als ich die Türe öffnete, stand dort Tom, der einen Anzug trug.

Odada bir piyano duruyordu, ama onu çalan kimse yoktu.

Im Zimmer stand ein Piano, aber keiner war da, der es spielte.

Büyük salonu, ünlü bir şampiyonlar grubunu eğlendirdiği Lejre'nin yakınında duruyordu.

Seine große Halle stand in der Nähe von Lejre, wo er eine berühmte Bande von Champions unterhielt.

- O adam biraz uzak duruyordu, ama o Tom'un bağırdığını duyunca döndü.
- O adam biraz uzakta duruyordu fakat Tom'un bağırdığını duyunca geri döndü.

Der Mann stand etwas abseits, aber wandte sich um, als er Tom rufen hörte.

Tom, Johannes onu tabanca ile tehdit ettiği için Maria'nın önünde duruyordu.

Tom stellte sich schützend vor Maria, als Johannes sie mit einer Pistole bedrohte.

- Tom ilgileniyor gibi görünüyordu.
- Tom ilgilenmiş gibi duruyordu.
- Tom ilgileniyor gibiydi.

- Tom schien interessiert zu sein.
- Tom machte einen interessierten Eindruck.

- Tom saatine bakıp durdu.
- Tom saatine bakıp duruyordu.
- Tom habire saatine bakıyordu.

Tom sah immer wieder auf seine Armbanduhr.

- Tom hemen herkesi tanıyor gibiydi.
- Tom neredeyse herkesi tanıyor gibi duruyordu.
- Tom hemen hemen herkesi tanıyor gibiydi.

Tom schien nahezu jeden zu kennen.

Cadı, Rapunzel'in saçlarını sol eline iki kez doladı, diğer eline aldığı makasla o güzelim örgüleri teker teker kesti, hepsi kesik halde yerde öylece duruyordu.

Die Zauberin packte die schönen Haare der Rapunzel, schlug sie zweimal um ihre linke Hand, griff eine Schere mit der rechten, und ritsch, ratsch waren sie abgeschnitten, und die schönen Flechten lagen auf der Erde.