Translation of "Başını" in German

0.023 sec.

Examples of using "Başını" in a sentence and their german translations:

Başını salladı.

Er schüttelte den Kopf.

Tom başını salladı.

Tom nickte.

Başını tavana çarptı.

Er stieß mit dem Kopf gegen die Decke.

Tom başını kaşıdı.

Tom kratzte sich am Kopf.

O, başını eğdi.

Er neigte den Kopf.

Başını ağrıtmaya değmez.

- Das lohnt der Mühe nicht.
- Das lohnt sich nicht.

O, başını salladı.

Sie schüttelte den Kopf.

Başını pencereden çıkardı.

Sie steckte ihren Kopf aus dem Fenster.

Gövdeyi ayırıp başını atın.

Man isst den Körper und beißt den Kopf ab.

...ve onunla başını yakalarız.

und fixieren damit den Kopf.

Ve onunla başını yakalarız

...und fixieren damit ihren Kopf.

O, başını yastığa koydu.

Er legte den Kopf auf das Kissen.

O, düşündüğünde başını kaşır.

Er kratzt sich, wenn er nachdenkt, den Kopf.

Alışkanlık nedeniyle başını kaşıdı.

Er kratzte sich aus Gewohnheit am Kopf.

- Kafasını kaşıdı.
- Başını kaşıdı.

Sie kratzte sich am Kopf.

Tom bana başını salladı.

Tom nickte mir zu.

Tom başını yastığa koydu.

Tom legte den Kopf auf das Kissen.

Tom yine başını salladı.

- Tom nickte wieder.
- Tom hat nochmals genickt.

Tom hızla başını salladı.

Tom nickte schnell.

Tom isteksizce başını salladı.

Tom nickte widerwillig.

Tom sessizce başını salladı.

Tom nickte schweigend.

Tom yavaşça başını salladı.

Tom nickte langsam.

Başını pencereden dışarı çıkardı.

Er steckte seinen Kopf zum Fenster hinaus.

O, başını tıraş etti.

Er hat sich den Kopf rasiert.

Başını kaşıma alışkanlığı var.

Er hat die Angewohnheit, sich am Kopf zu kratzen.

Başını onun göğsüne yasladı.

Sie legte ihren Kopf auf seine Brust.

Onun başarısı başını döndürdü.

Sein Erfolg ist ihm in den Kopf gestiegen.

O, bana başını salladı.

Er nickte mir zu.

Tom başını tıraş etti.

Tom rasierte seinen Kopf.

Tom utançla başını eğdi.

Tom ließ beschämt den Kopf hängen.

İç çekip başını salladı.

Er seufzte und schüttelte seinen Kopf.

Kedim başını omzuma doğru ovdu.

Meine Katze rieb ihren Kopf an meiner Schulter.

Paul kızardı ve başını çevirdi.

Paul errötete und wandte sich ab.

O utanç içinde başını eğdi.

Sie senkte beschämt das Haupt.

O, başını pencereden geri çekti.

Sie zog ihren Kopf von einem Fenster zurück.

O, geçerken bana başını salladı.

Er nickte mir im Vorbeigehen zu.

Sorumu yanıtlamak için başını salladı.

Er beantwortete meine Frage mit einem Nicken.

O, başını yukarı aşağı salladı.

Er schüttelte seinen Kopf auf und ab.

Başını derde soktuğum için üzgünüm.

Es tut mir leid, dass ich dich in Schwierigkeiten brachte!

Birinin başını belaya sokmak istemiyorum?

Ich will niemanden in Schwierigkeiten bringen.

Tom işinden başını kaldırıp baktı.

Tom blickte von seiner Arbeit auf.

Tom başını yastığın altına koyu.

Tom legte den Kopf auf das Kissen.

Başını kaldırdı ve ona baktı.

Sie hob den Kopf und sah ihn an.

Tom başını sallayarak evet dedi.

Tom nickte ja.

Tom başını sallayarak kabul etti.

Tom nickte zustimmend.

Tom başını belaya sokmak istemiyor.

Tom will nicht in Schwierigkeiten kommen.

Tom onaylamak için başını salladı.

Tom nickte zustimmend.

Tom bir kez başını salladı.

Tom nickte einmal.

Tom arabanın çatısına başını çarptı.

- Tom hat sich den Kopf am Autodach gestoßen.
- Tom hat sich den Kopf am Dach seines Autos gestoßen.
- Tom ist mit dem Kopf gegen das Autodach gestoßen.

Çeçenler sadece çalışırken başını eğer.

Die Tschetschenen beugen ihre Köpfe nur, wenn sie arbeiten.

Tamam, sopayla başını tutmamı istiyorsunuz demek?

Okay, ich soll den Kopf mit einem Stock fixieren?

Tamam, sopayla başını tutmamı istiyorsunuz demek?

Du willst, dass ich versuche, den Kopf mit dem Stock zu fixieren?

Başını belaya soktuğunu asla görmek istemiyorum.

- Ich möchte dich nie in Schwierigkeiten geraten sehen.
- Ich möchte Sie nie in Schwierigkeiten geraten sehen.
- Ich möchte euch nie in Schwierigkeiten geraten sehen.

O başını öne eğerek cevap verdi.

Sie antwortete mit einem Nicken.

Tom merdivenlerden düştü ve başını çarptı

Tom fiel die Treppe hinab und stieß sich den Kopf.

Mariya üzgün bir ifadeyle başını salladı.

Maria schüttelte traurig den Kopf.

Düştü ve bir kayaya başını çarptı.

Er stürzte und schlug mit dem Kopf gegen einen Stein.

Tom sinirli bir biçimde başını salladı.

Tom hat nervös genickt.

Eşeğin başını yıkayanlar sabunu boşa harcarlar.

Wenn man dem Esel den Kopf wäscht, vergeudet man Seife.

Tom iç çekti ve başını salladı.

Tom seufzte und schüttelte seinen Kopf.

Yüzücü başını kaldırdı ve nefes nefese kaldı.

Der Schwimmer reckte den Kopf und schnappte nach Luft.

Tom senin başını belaya soktu, değil mi?

Tom hat dich in Schwierigkeiten gebracht, oder?

Sen hiç hukukla başını derde soktun mu?

- Warst du schon einmal mit dem Gesetz in Konflikt?
- Waren Sie schon einmal mit dem Gesetz in Konflikt?
- Wart ihr schon einmal mit dem Gesetz in Konflikt?

O cesur bir şekilde başını dik tuttu.

Sie hielt tapfer ihren Kopf hoch.

Tom, başını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.

Tom schlief sofort ein, als er seinen Kopf auf das Kissen legte.

Tom geçerken başını eğerek bana selam verdi.

Tom verneigte sich im Vorübergehen vor mir.

- Patronu gerçeği öğrendiğinde, yalan onun başını derde soktu.
- Patronu gerçeği öğrendiğinde yalan onun başını belaya soktu.

Die Lüge brachte ihm Ärger ein, als sein Chef die Wahrheit herausfand.

De başını belaya sokabileceğine dair işaretler zaten vardı .

taktischen Anführer machte, ihn ebenfalls in Schwierigkeiten bringen könnte.

Konuşma tarzın bir gün senin başını belaya sokacak.

Deine Art zu reden wird dir irgendwann noch einmal Ärger einbringen.

Tom'a üşüyüp üşümediğini sordum ama o başını salladı.

Ich fragte Tom, ob ihm kalt sei, aber er schüttelte mit dem Kopf.

Bana gerçeği söylemesini istedim ama o başını salladı.

Ich forderte sie auf, mir die Wahrheit zu sagen, aber sie schüttelte mit dem Kopf.

Tom başını Mary'nin omzuna koydu ve ağlamaya başladı.

Tom legte seinen Kopf an Marias Schulter und fing an zu weinen.

- Tom kedinin başını okşadı.
- Tom kedinin kafasını okşadı.

Tom streichelte der Katze den Kopf.

Tom sadece başını hayır anlamında iki yana salladı.

Tom schüttelte nur den Kopf.

Tom'a soğuk alıp almadığını sordum ama o başını salladı.

Ich fragte Tom, ob er erkältet sei, aber er schüttelte mit dem Kopf.

Onun özgün fikirleri daha tutucu arkadaşlarıyla başını defalarca belaya soktu.

Seine neuartigen Ideen bringen ihn immer wieder in Verlegenheit mit seinen eher konservativen Kollegen.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı ve o, başını salladı.

Tom flüsterte Maria etwas ins Ohr, und sie nickte.

...ve onunla başını yakalarız. Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

und fixiere damit den Kopf. Vergiss nicht, der Kopf ist immer das Gefährlichste.

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Man stülpt den Latex-Handschuh so über das Gefäß. Dann nimmt man den Kopf