Translation of "Belediye" in French

0.006 sec.

Examples of using "Belediye" in a sentence and their french translations:

Belediye başkanı seçildi.

Il a été élu maire.

Belediye binası nerede?

Où est l'hôtel de ville ?

O, belediye başkanıydı.

- Il a été maire.
- Il a été bourgmestre.

Belediye başkanını ara.

- Appelle le maire.
- Appelez le maire.
- Appelle la maire.
- Appelez la maire.

- Belediye başkanlığına tekrardan şeçildi.
- Belediye başkanlığına tekrardan seçildi.

- Il a été réélu maire.
- Il a été réélu bourgmestre.
- Il a été réélu mayeur.

- Belediye binası hemen köşede.
- Belediye binası hemen şurada.

L'hôtel de ville est juste au coin de la rue.

Yerel meclisler, belediye meclisleri,

Les conseils locaux, les assemblées du conseil municipal ,

O, belediye başkanı seçildi.

Il a été élu maire.

Tekrar belediye başkanı seçildi.

Il a été réélu maire.

Belediye binası hemen köşede.

L'hôtel de ville est juste au coin de la rue.

Belediye başkanlığına aday oldum.

- Je me présente pour être élu maire.
- Je me suis présenté comme maire.
- Je me suis présenté comme mayeur.
- Je me suis présenté comme maïeur.
- Je me suis présenté comme bourgmestre.

O, belediye binası olmalı.

Ça doit être la mairie.

Belediye başkanı seçimi kazandı.

Le maire a gagné l'élection.

Belediye başkanının kızı kaçırıldı.

La fille du maire a été enlevée.

Onlar belediye binasında evlenecekler.

Ils vont se marier dans l'hôtel de ville.

Belediye başkanı sen misin?

- Êtes-vous le maire ?
- Es-tu le maire ?

- Belediye başkanı genele hitap etti.
- Belediye başkanı halka hitap etti.

Le maire s'est adressé à la population.

Biz onu belediye başkanı seçtik.

- Nous l'avons élu maire.
- Nous l'avons élu pour qu'il soit maire.

O, belediye başkanlığına aday olacak.

Il va se présenter aux élections municipales.

Belediye Başkanı şimdi müsait değil.

Le maire n'est pas disponible pour l'instant.

O, belediye başkanı ile tokalaştı.

Il a serré les mains au maire.

O, belediye başkanı ile tanışıktır.

Il connaît le maire.

Onlar belediye başkanının çekilmesini istediler.

- Ils exigèrent que le maire démissionnât.
- Ils ont exigé que le maire démissionne.

Belediye başkanı kent işlerini yönetir.

Le maire gère les affaires de la ville.

O, şehrin belediye başkanı seçildi.

Il a été élu Maire de la ville.

Ben beş yıldır belediye meclisindeyim.

Je siège au conseil municipal depuis cinq ans.

Belediye başkanı isteğimizi kabul etti.

Le maire a accédé à notre demande.

Belediye başkanlığı için adaylığımı koymayacağım.

Je ne vais pas me présenter aux municipales.

Belediye başkanı rüşvet aldığını yalanladı.

Le maire a nié avoir accepté des pots-de-vin.

Müfide İlhan ilk kadın belediye başkanı

Müfide İlhan est la première femme maire

O, belediye başkanlığı için aday olacak.

Il va se présenter pour être maire.

Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.

Il critiqua sévèrement le maire.

O, belediye başkanı olarak görev yaptı.

Il a été maire.

Belediye binası, sağa dönünce hemen karşınızda.

Si tu tournes à droite, l'hôtel de ville sera juste en face de toi.

Belediye başkanını tanımıyorum, ama tanışmak isterim.

- Je ne connais pas le maire mais je tiens à le rencontrer.
- Je ne connais pas le maire mais je voudrais le rencontrer.

Belediye başkanı yakında istifa kararını açıklayacak.

Le maire va annoncer sous peu sa démission.

Belediye binasındaki gösteri kontrolden çıkmaya başladı.

La manifestation à l'hôtel de ville commença à déborder.

Onu belediye başkanı olması için seçtiler.

Ils l'ont choisie pour être maire.

Belediye başkanı şu anda müsait değil.

Le maire n'est pas disponible pour le moment.

Clint Eastwood, Carmel belediye başkanı seçildi.

Clint Eastwood a été élu maire de Carmel.

Onu niye belediye başkanı seçelim ki?

Pourquoi devons nous l'élire maire ?

Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

Le maire lui offrit les clés de la ville.

Ben beş yıldır belediye meclisi üyesiyim.

Je suis conseiller municipal depuis cinq ans.

Belediye başkanı ve eşi misafirler arasındaydı.

Parmi les invités, il y avait le maire et sa femme.

Hatta Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü belediye başkanı olduğunda

même lorsque Ekrem İmamoğlu était le maire de Beylikdüzü

"Belediye başkanlığı seçimi hakkında ne düşünüyorsun?" "Bilmiyorum."

« Que penses-tu des élections municipales ? » « Je ne sais pas. »

Buradan belediye binasına yürümek ne kadar sürer?

Combien de temps faut-il environ pour aller à pied d'ici à la mairie ?

Toronto'nun belediye başkanı bantta kokain içerken yakalandı.

Le maire de Toronto s'est fait enregistré en train de fumer du crack.

Belediye başkanı bir rüşvet aldığını inkar etti.

Le maire a nié avoir reçu un pot-de-vin.

Belediye başkanı büyük bir kitleye hitap etti.

Le maire s'est adressé à un large auditoire.

Vatandaşlar belediye binasında sağlık hizmetleri konusunu tartışıyorlar.

Les citoyens débattent sur les soins de santé à l'hôtel de ville.

belediye meclisleri, ilçe meclisleri ve yabancılar meclisleri seçilir .

les conseils municipaux , les conseils de district et les conseils des étrangers sont élus .

Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.

La maire pensa qu'il devrait enquêter sur la chute des recettes fiscales.

Newark Belediye Mahkemesi kürsüsüne de yanımda taşıdığım bır ders.

que j'ai apportée avec moi au tribunal municipal de Newark.

İstasyonun belediye binasına ne kadar uzaklıkta olduğunu biliyor musunuz?

Sais-tu quelle est la distance entre la gare et l'hôtel de ville ?

Babası bir belediye başkanıydı ama o siyasetle ilgilenmek istemiyordu.

Son père était maire, mais il ne voulait pas faire de politique.

Lviv belediye binası üzerindeki saat ilkin 1404 yılında kuruldu.

L'horloge de l'hôtel de ville de Lviv a été installée pour la première fois en l'an 1404.

Belediye başkanının istifasıyla ilgili haberler hızlı bir şekilde dolaştı.

L'annonce de la démission du maire se propagea rapidement.

John F. Fitzgerald 1906 yılında Boston belediye başkanı seçildi.

John F. Fitzgerald fut élu maire de Boston en 1906.

Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.

Les journalistes exigèrent de savoir pourquoi le maire ne voulait pas leur parler.

Belediye başkanın gelecek yıl için daha şimdiden birkaç düşüncesi var!

Le maire a déjà quelques idées pour l'année prochaine !

Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?

Combien de temps cela prend-il de marcher d'ici à l'hôtel de ville ?

Dürüst olan belediye başkanın bile başına neler geldiğini anlatan bir film

un film sur ce qui est arrivé à même l'honnête maire

Bu belediye organlarının her biri için ayrı bir oylama fişi vardır.

Il existe un bulletin de vote distinct pour chacun de ces organes municipaux.