Translation of "Yüksek" in Finnish

0.067 sec.

Examples of using "Yüksek" in a sentence and their finnish translations:

Yüksek dağların

korkeita vuoria -

Fiyatlar yüksek.

Hinnat ovat korkealla.

Fiyat yüksek.

- Hinta on korkea.
- Hinta on kova.

Beklentilerimiz yüksek.

Meillä on korkeat odotukset.

Yüksek sesle konuş!

Puhu kovempaa!

Dalgalar bugün yüksek.

Aallot ovat korkeita tänään.

Tehlike! Yüksek voltaj.

Vaara! Korkeajännite.

Ses çok yüksek.

Se on liian korkealla.

Nem oldukça yüksek.

Ilmankosteus on melko korkea.

Daha yüksek, lütfen.

- Lujempaa, kiitos.
- Kovempaa, kiitos.

- Bu, Japonya'nın en yüksek kulesi.
- Bu Japonya'da en yüksek kule.
- Bu, Japonya'daki en yüksek kuledir.

Tämä on Japanin korkein torni.

Yüksek Arktik'teki Svalbard Adaları'nda...

Pohjoisella napapiirillä, Huippuvuorilla,

Radyonun sesi çok yüksek.

Radio on liian kovalla.

Çok yüksek ateşim vardı.

Minulla oli erittäin korkea kuume.

Benim yüksek ateşim var.

- Minulla on korkea kuume.
- Minulla on kova kuume.
- Minulla on paljon kuumetta.

Lütfen yüksek sesle konuşun.

Ystävällisesti puhukaa kuuluvalla äänellä.

Hava yüksek dağlarda nadirdir.

Ilma on ohutta korkeilla vuorilla.

Kasabam yüksek dağlarla çevrilidir.

Korkeat vuoret ympäröivät minun kaupunkiani.

Yüksek işsizlikten kim sorumlu?

Kuka on vastuussa korkeasta työttömyydestä?

Onun beklentileri çok yüksek.

Hänen odotuksensa ovat liian kovat.

Tom'un beklentileri çok yüksek.

Tomin odotukset olivat liian korkealla.

Onun maaşı çok yüksek.

Hänen palkkansa on todella korkea.

Bugün onun morali yüksek.

Hän on hyvällä tuulella tänään.

Tom yüksek sesle konuşur.

Tomi puhuu kovalla äänellä.

Tom'un yüksek tansiyonu var.

Tomilla on korkea verenpaine.

Bebek yüksek sesle ağladı.

Vauva itki äänekkäästi.

Kocası yüksek sesle horluyordu.

Hänen aviomiehensä kuorsasi äänekkäästi.

Oğlanlar yüksek sesle güldüler.

Pojat nauroivat äänekkäästi.

Sirenler yüksek sesle çaldı.

Sireenit raikuivat.

- Dünyanın en yüksek dağı hangisi?
- Dünyanın en yüksek dağı hangisidir?

Mikä on maailman korkein vuori?

- Tom'un yüksek lisans derecesi var.
- Tom'un yüksek lisans diploması var.

- Tom on maisteri.
- Tomilla on maisterin tutkinto.

Yüksek sesle konuşmaya gerek yok.

Ei tarvitse puhua niin kovaa.

O yüksek bir sese sahip.

- Hänellä on kova ääni.
- Hänellä on luja ääni.

Şirkette yüksek bir pozisyona sahiptir.

Hänellä on korkea asema yhtiössä.

O, mektubu yüksek sesle okudu.

Hän luki kirjeen ääneen.

O, yüksek bir maaş alır.

Hän saa korkeaa palkkaa.

Onu yüksek sesle açıkça söyleyin.

Puhu lujaa ja selkeästi.

Onların malları en yüksek kalitedir.

Heidän tavaransa ovat parasta laatua.

Tom yüksek sesli ve otoriterdir.

Tomi on äänekäs ja hallitseva.

Dünyadaki en yüksek dağ hangisi?

Mikä on maailman korkein vuori?

Lütfen daha yüksek sesle konuşun.

Puhu vähän kovempaa, kiitos.

Onlar daha yüksek maaş istediler.

He vaativat korkeampaa palkkaa.

Bunu yüksek sesle söylediğime inanamıyorum.

En voi uskoa, että sanon tämän ääneen.

Daha yüksek sesle konuşabilir misin?

Voitko puhua kovempaa?

Biraz daha yüksek sesle konuşun.

- Puhukaa vähän kovempaa.
- Puhukaa vähän kovemmalla äänellä.
- Puhu vähän kovempaa.

Sadece yüksek kaliteli ürünler satarız.

- Myymme vain huippulaadukkaita tuotteita.
- Me myymme ainoastaan huippulaadukkaita tuotteita.

Tom'un yüksek bir sesi var.

- Tomilla on luja ääni.
- Tomilla on kova ääni.

O yüksek bir maaş alır.

Hän saa korkeaa palkkaa.

Tom çok yüksek sesle konuşuyordu.

Tomi puhui todella äänekkäästi.

Yardım için yüksek sesle bağırdı.

Hän huusi apua suureen ääneen.

Tom'un yüksek elmacık kemikleri var.

Tomilla on korkeat poskipäät.

- Everest Dağı dünyanın en yüksek zirvesidir.
- Everest dağı dünyanın en yüksek zirvesidir.

Mount Everest on maailman korkein vuorenhuippu.

Serin mağarada mı, yüksek ağaçta mı?

Viileä luola - vai korkea puu?

Bunun yüksek riskli seçenek olduğunu söyleyebilirim.

Se on suuri riski.

Yüksek gelgit, resifi aşmalarına yardımcı olur.

Se auttaa niitä ylittämään riutan -

Bir maymun yüksek bir ağaca tırmanıyor.

Apina kiipeää ylös korkeaan puuhun.

Elbruz Dağı Avrupa'nın en yüksek dağıdır.

Elbrus on Euroopan korkein vuori.

Çok yüksek sesle konuşmana gerek yok.

Sinun ei ole pakko puhua niin kovalla äänellä.

Boston'da çok sayıda yüksek bina var.

Bostonissa on paljon korkeita rakennuksia.

Birçok ülkelerde öğretmenler yüksek ücretler almaz.

Useimmissa maissa opettajat eivät saa korkeaa palkkaa.

Yüksek işsizlik ve enflasyon devam etti.

Korkea työttömyys ja inflaatio jatkui.

Tom daha yüksek bir maaş istedi.

Tomi halusi lisää palkkaa.

Yüksek dağlardan aşağı inip korunaklı eteklere indi.

Löysit tiesi korkeilta vuorilta tänne suojaisaan uomaan.

Hele ki yüksek çalıların arasında. Yolu yarıladılar.

Varsinkin pitkässä ruohikossa. Puolivälissä.

Aşağısı çok yüksek. Pekâlâ, işte büyük an.

Alas on pitkä matka. Totuuden hetki.

Gece yüksek sesli bir gürültü onu korkuttu.

Kova ääni yössä säikäytti hänet.

Tom, ağrı için yüksek bir eşiğe sahiptir.

Tomilla on korkea kipukynnys.

Lütfen yüksek sesle konuşur musun? Seni duyamıyorum.

Voisitko puhua lujempaa? En kuule sinua.

John G. Roberts, ABD Yüksek Mahkemesi Başyargıcıdır.

John G. Roberts on Yhdysvaltain korkeimman oikeuden päätuomari.

Yüksek sesli matkap, kocasına baş ağrısı verdi.

Kova porausääni antoi hänen miehelleen päänsäryn.

O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.

Hänellä on maisterintutkinto matematiikasta.

Filipinlerin en yüksek dağına ne denildiğini biliyoruz.

Tiedämme, millä nimellä Filippiinien korkeinta vuorta kutsutaan.

Onlar daha yüksek bir maaş talep ettiler.

He vaativat korkeampaa palkkaa.

Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.

Korkea kuume on tämän taudin huomattava oire.

Tom'un hoş olmayan, yüksek bir sesi var.

Tomilla on epämiellyttävä, kova ääni.

Bu yüksek katlı binanın beş asansörü var.

Tässä tornitalossa on viisi hissiä.

Bu şimdiye kadar gördüğüm en yüksek bina.

Tämä on korkein rakennus, jonka olen koskaan nähnyt.

Tom düşük-yağlı, yüksek-proteinli diyet yapıyor.

Tomi on vähärasvaisella ja korkea proteinisella dieetillä.

Tom'un çok yüksek sesle konuşma eğilimi var.

Tomilla on taipumus puhua liian kovaa.

Tom yüksek topuklu ayakkabı giyen kızları sevmez.

Tom ei pidä tytöistä, jotka käyttävät korkeita korkoja.

Yüksek dağlarda yamaç paraşütü yaparken çok dikkatli olmalısınız.

Varjoliitäminen vuorten huipulla on erittäin vaarallista.

Bence tüm çabalara, koruma çabalarına rağmen yüksek olasılıkla

On todennäköistä, että menetämme tämän lajin -

Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.

Mutta kovat äänet ja kirkkaat valot ovat hämmentäviä.

Daha yüksek sesle konuşun böylece herkes sizi duyabilir.

Puhu kovemmalla äänellä jotta kaikki voivat kuulla sinua.

İnsanlar heyecanlandıklarında daha yüksek sesle konuşma eğilimleri vardır.

Ihmisillä on taipumus puhua kovemmalla äänellä, kun he innostuvat.

Dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip ülkesi nedir?

Missä maassa on maailman korkein väestöntiheys?

Avustralya'da yaşam maliyetinin çok yüksek olduğunu fark etmedim.

En tajunnut, että elinkustannukset ovat niin korkeat Australiassa.

Avustralya'da yaşam maliyetinin bu kadar yüksek olduğunu bilmiyordum.

En tiennyt, että Australiassa elinkustannukset olivat niin korkeat.

Sıcaklık yüksek olduğu için büyük miktarda klima satıldı.

Suuri määrä ilmastointilaitteita on myyty, koska lämpötila on korkea.