Translation of "Yeğenim" in English

Mary benim yeğenim.

- Mary's my niece.
- Mary is my niece.

Yeğenim bir hemşiredir.

My niece is a nurse.

İki yeğenim var.

- I have two nieces.
- I have two cousins.
- I have two nephews.

Tom benim yeğenim.

- Tom is my nephew.
- Tom's my nephew.

Üç yeğenim var.

I have three nieces.

Yeğenim Libya'dan. O Libyalı.

My niece is from Libya. She is Libyan.

Yeğenim gençliğinden dolayı affedildi.

- My nephew was excused because of his youth.
- Because my nephew was still young, he was forgiven.

İki kız yeğenim var.

I have two nieces.

Bir kız yeğenim yok.

I don't have a niece.

Erkek yeğenim yarın evleniyor.

My nephew is getting married tomorrow.

Tom benim erkek yeğenim.

- Tom is my nephew.
- Tom's my nephew.

Yeğenim kız kardeşimin kızı.

My niece is my sister's daughter.

Yeğenim ciddi bir kızdır.

My niece is a serious girl.

Yeğenim Tenten okumayı sever.

My niece loves to read Tintin.

John benim kardeşim değil, yeğenim.

John isn't my brother; he's my nephew.

Yeğenim hayvanat bahçesindeki hayvanları izledi.

My nephew watched the animals in the zoo.

Yeğenim bilgisayar mühendisi olarak çalışır.

My nephew works as a computer engineer.

Mary adında bir yeğenim var.

I have a niece named Mary.

Yeğenim hala genç olduğu için affedilmiş.

- My nephew was excused because of his youth.
- Because my nephew was still young, he was forgiven.

Yeğenim geç saatlere kadar oturmaya alışkındı.

My nephew was accustomed to sitting up late.

Yeğenim geç saatlere kadar yatmamaya alışkındı.

My nephew was accustomed to staying up late.

Erkek yeğenim gençliği gerekçesiyle mazur görüldü.

My nephew was excused on the grounds of his youth.

Üç yaşındaki yeğenim beni yanaktan öptü.

My three-year-old niece kissed me on the cheek.

- John benim yeğenim.
- John benim yeğenimdir.

John is my nephew.

Yeğenim hâlâ genç olduğu için cezadan kurtuldu.

Since my nephew was still young, he was let off the hook.

Yeğenim benim kadar yaşlı ve aynı sınıftayız.

My nephew is as old as me, and we are in the same class.

Bir erkek yeğenim var. O bir barmen.

I have a nephew. He's a bartender.

Tom benim oğlum değil. O benim yeğenim.

Tom isn't my son. He's my nephew.

İlk sırada resim çizen kız benim yeğenim.

The girl drawing a picture in the first row is my niece.

Kız yeğenim yaşına göre çekici ve olgundur.

My niece is attractive and mature for her age.

Bu iş için mükemmel olacak bir yeğenim var.

I have a nephew who would be perfect for this job.

Kız kardeşimin iki oğlu var, dolayısıyla benim iki yeğenim var.

My sister has two sons, so I have two nephews.

Bir kız yeğenim var. O, Mary ile aynı okula gider.

I have a niece. She goes to the same school as Mary.

Erkek yeğenim hala genç olduğu için onlar onun üzerine gitmedi.

Because my nephew was still young, they cut him some slack.

Küçük kız kardeşimin 2 çocuğa sahip bu benim iki yeğenim olduğu anlamına geliyor.

My younger sister has two sons, which means I have two nephews.

- Bize aslında nasıl hissettiğini söyle.
- Yavaş gel saçın başın dağılmasın.
- Hele bir otur soluklan yeğenim.
- Sakin ol şampiyon.

Tell us how you really feel.