Translation of "Yaşa" in English

0.012 sec.

Examples of using "Yaşa" in a sentence and their english translations:

Yaşa.

- Live.
- Live!

Yaşa!

- Live.
- Live!

Çok yaşa!

- Bless you!
- Bless you.

Yaşayabiliyorken yaşa.

Live while you can.

Hayatını yaşa!

Live your life!

Yaşa be!

- Tom doesn't work for anybody.
- Tom doesn't work for anyone.

- Kralımız çok yaşa!
- Kralım çok yaşa!

- Long live the king!
- Long live the king.

- İmparator çok yaşa!
- Çok yaşa imparator!

Long live the Emperor!

Şu anda yaşa, sonsuza kadar yaşa!

Live in the moment, live for eternity!

Yaşa ve yaşat.

Live and let live.

Yaşa ve öğren.

- No one is so old but he can learn.
- You learn something new every day.
- You live and learn.
- Live and learn.

Çok yaşa kaos!

Long live chaos!

Kraliçe çok yaşa!

Long live the Queen!

İmparator çok yaşa!

Long live the Emperor!

Kralım çok yaşa.

- Long live the king!
- Long live the king.

Çok yaşa Maduro.

Long live Maduro.

Çok yaşa Mary!

Long live Mary!

Çok yaşa Farsça!

Long live the Persian language!

Kızım evlenebilecek yaşa geldi.

My daughter has reached a marriageable age.

"Hapşu." "Çok yaşa." "Teşekkürler."

- "Achoo." "Bless you." "Thanks."
- "Achoo!" "Bless you!" "Thanks."

Özgür yaşa veya öl.

Live free or die.

Çok yaşa Sovyetler Birliği!

- Long live the Soviet Union!
- Hail the Soviet Union!

Uzun ve düzgün yaşa.

Live long and prosper.

Geçmişi unut, geleceği yaşa.

Forget the past, live the future.

Hovarda bir hayat yaşa.

Live a riotous life.

Çok yaşa Tatoeba Projesi!

Long live the Tatoeba Project!

Doğru yaşa, mutlu ol.

Well doing makes well being.

Güçlü yaşa, tak onu, devam.

Live strong, put it on there, let's go.

Olgun bir yaşa kadar yaşadı.

He lived to a ripe old age.

- Selam, Sezar!
- Sezar, çok yaşa!

Hail, Caesar!

Nerede yaşarsan yaşa sermaye vardır.

Wherever you live, there's the capital.

Nerede yaşarsan yaşa başkent vardır.

Wherever you live, there's the capital city.

Her şey yaşa uygun görünüyordu.

Everything seemed age appropriate.

Üzüntünden kurtulmaya çalış. Hayatını yaşa!

Try to get rid of your sorrows. Enjoy your life!

- Geçmişi unut, şu anı yaşa, geleceği düşün.
- Geçmişi unut, şimdide yaşa, geleceği düşün.

Forget about the past, live in the present, think about the future.

- Yaşa ve öğren.
- Yaşayın ve öğrenin.

Live and learn.

- Çok yaşa Farsça!
- Yaşasın Fars dili!

Long live the Persian language!

Uzun ve müreffeh bir hayat yaşa.

Live a long and prosperous life.

Daha önce hiç yaşamamış gibi yaşa.

Live like you've never lived before.

Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.

I'm twice your age.

„Çok yaşa!“ - „Sağ ol, sen de gör.“

"Bless you!" — "Thanks, you too."

Hay aklınla bin yaşa işte doğru soru bu

hey mind it is the right question for a thousand years

Sanırım astlarıma öğüt dağıtmak zorunda olduğum yaşa ulaştım.

I guess I've reached the age where I have to dispense advice to my underlings.

Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine "çok yaşa" deriz.

In the U.S., we say "bless you" to someone when they sneeze.

İstediğin gibi yaşama, elinden nasıl geliyorsa öyle yaşa.

Don't live like you want to, live how you can.

Hayatını kendi tarzına göre yaşa, diğerlerinin talimatlarına göre değil.

Live your life your way, not according to the instructions of others.

Bu yaşa kadar, toplum on çocuk sahibi olmanı söylüyor.

By this age, society tells you to have ten children.

Hayatını yeniden yapacak olsan hangi yaşa geri gitmek istersin?

If you were to remake your life , to what age would you like to go back?

Çince, "Çok yaşa [Çin cumhurbaşkanı] Xi Jinping" demek zorunda kaldık!

We had to repeat in Chinese, ‘long live [Chinese president] Xi Jinping!

Sonsuza kadar yaşayacakmışsın gibi hayal et. Bugün ölecekmişsin gibi yaşa.

Dream as if you'll live forever. Live as if you'll die today.

"Çocuklar belli bir sıraya göre mi durmak zorundalar?" - "Evet, yaşa göre, lütfen."

"Do the kids get in line in a specific order?" - "Yes, by age please."

Sadece bir tane hayatın var. Onu mutlu ve başarılı bir şekilde yaşa.

You only have one life. Live it happily and successfully.

Bir tavşan gibi yüz yıl yaşamaktansa, bir kaplan gibi bir gün yaşa.

Rather than live a hundred years as a rabbit, live one day as a tiger.

Önlerinde çok zor bir yol var. Ama stratejileri böyle. Hızlı yaşa, genç öl.

So it's a pretty tough road they have to walk. But that's their strategy, live fast and die young.

- Herhangi bir çağa geri gidebilsen, hangi çağı seçersin?
- Herhangi bir yaşa geri gidebilsen, hangi yaşı seçersin?

If you could go back to any age, what age would you choose?

- Teşekkür ederim.
- Sağ olun.
- Teşekkürler.
- Teşekkür ederiz.
- Sağ ol.
- Sağ olasın.
- Eyvallah.
- Mersi.
- Sağ ol, var ol.
- Teşekkür.
- Teşekkür ettim.
- Hay yaşa.

- Thank you.
- Thanks.

"Geçmişi ve geleceği bırak, gününü yaşa", "nasıl hissediyorsan öyle davran", "başkaları için değil kendin için yaşa", "sen de herkes kadar değerlisin, düşüncelerin ve duyguların da onlar kadar değerlidir" gibi aslında hiç de yanlış olmayan felsefi yargılar, köşe yazarlarının ve sunucuların elinde ve dilinde, toplumsal geleneklere, göreneklere, kültüre ve dile aykırı bireysel davranışların, nezaketsizliklerin, terbiyesizliklerin ve kültürsüzlüklerin yani "öğrenilmiş cehaletin" gerekçeleri olmaktadır.

Despite their truth, sayings like "carpe diem", "live for yourself" and "know your worth" have degenerated into cliches for justifying rudeness, oddness, and apathy, at the hands of TV personalities and columnists. That is what is called "educated ignorance".