Translation of "Bob" in English

- Bob iyi mi?
- Bob haklı mı?

Is Bob right?

- Bob okulda popüler.
- Bob okulda popülerdir.

Bob is popular at school.

- Bob çok mutlu idi.
- Bob çok mutluydu.

Bob was very happy.

- Bob sevimli bir kişidir.
- Bob kibar bir kişidir.
- Bob nazik bir insandır.

Bob is a nice person.

Adı Bob Osteen

his name is Bob Osteen,

Bob benim arkadaşım.

Bob is my friend.

Bob yüzüme baktı.

Bob stared me in the face.

Bob tiyatro kulübünde.

Bob is in the drama club.

Bob etrafındakilere naziktir.

Bob is kind to those around him.

Bob plana katılmadı.

Bob wasn't in on the plan.

Bob arabasına bindi.

Bob got into his car.

Bob sınıfa koştu.

Bob rushed into the classroom.

Bob yemek pişirebilir.

Bob can cook.

Bob senin amcan.

Bob's your uncle.

Evet, Bob, geleceğiz.

Yes, I'll come, Bob.

Bana Bob diyebilirsin.

You can call me Bob.

- Onlar bana Bob diyorlar.
- Onlar bana Bob derler.

They call me Bob.

- Bob konuşacak birini arıyordu.
- Bob bir muhatap arıyordu.

Bob was looking for someone to talk with.

- Ben size Bob diyebilir miyim?
- Sana Bob diyebilir miyim?

Can I call you Bob?

Bob bir mühendis oldu.

Bob became an engineer.

Bob eşinin gecikmesine sabırsızlandı.

Bob got impatient at his wife's delay.

Bob onu tekrar gördü.

Bob saw him again.

Bob, çok çalışmaya alışkın.

- Bob is accustomed to hard work.
- Bob got used to hard work.

Bob planı kabul etmedi.

Bob did not agree to the plan.

Bob amcasının evine uğradı.

Bob dropped in at his uncle's house.

Bob hasta olabilir mi?

Can Bob be sick?

Bob gelene kadar başlamayacağız.

We won't start till Bob comes.

Bob bana yardımcı oldu.

Bob helped me.

Bob bir bakan oldu.

Bob became a minister.

Lütfen bana Bob diyebilirsin.

You can call me Bob please.

Bob çaydanlığı suyla doldurdu.

Bob filled the teapot with water.

Bob altıda evde olacak.

Bob will be home at six.

Bob, bir vaiz oldu.

Bob became a preacher.

Bob arkadaşına şikâyet etti.

Bob complained to his friend.

Bob bir papaz oldu.

Bob became a pastor.

Bob sıkı çalışmaya alıştı.

Bob is accustomed to hard work.

Biz Robert'a Bob dedik.

We called Robert "Bob".

Bob öfkesini kontrol edemedi.

Bob could not control his anger.

Onlar Robert'a "Bob" diyor.

They call Robert "Bob".

Bob da araba sürebilir.

Bob also can drive.

Bob da araba sürebilir

Bob can also drive.

Bob zor işe alıştı.

Bob got used to hard work.

Bob harika bir adam.

Bob is a cool guy.

Bob kesinlikle toplantıya katılacak.

Bob will certainly attend the meeting.

Bob benden habersiz çıktı.

Bob went out before I knew it.

Bob amcasının evinde kaldı.

Bob stayed at his uncle's house.

Bob sabahleyin kahvaltı hazırlar.

Bob cooks breakfast in the morning.

Bob bir muhatap arıyordu.

Bob was looking for someone to talk with.

Bob ve Tom erkek kardeştirler.

Bob and Tom are brothers.

Hey, Bob. Arabanı nerede yıkatıyorsun?

Hey, Bob. Where do you have your car washed?

Bob onu kendi karısı yaptı.

Bob made her his wife.

Bob eve bir pencereden girdi.

Bob entered the house through a window.

Bob bir kaza geçirmiş olmalı.

Bob must have had an accident.

Bob gördüğü herkese el salladı.

Bob waved to whomever he saw.

Bob rock müziğe ilgisini kaybetti.

Bob lost interest in rock music.

Bob demliği su ile doldurdu.

Bob filled the pot with water.

Bob eve çok geç geldi.

Bob came home very late.

Bob Tilkiye evde bakmak istedi.

Bob wanted to keep the fox at home.

Bob çeşitli fındık türleri buldu.

Bob found various kinds of nuts.

Bob ve Mary teyp çalarlar.

Bob and Mary play the recorder.

Bob ve Lucy'nin ayrıldıklarını duydum.

I hear that Bob and Lucy have broken up.

Bob geldiğinde, biz toplantıya başlayacağız.

We will begin the meeting when Bob comes.

Bob bana vurdu, ona değil.

Bob hit me, not her.

Evet, Bob bana yardım etti.

Yes, Bob helped me.

Bob "Dört buçuk pound" diyor.

"Four pounds fifty," says Bob.

Bob o zaman bulaşıkları yıkıyordu.

Bob was washing the dishes at that time.

Bob buraya geldi, değil mi?

Bob came here, didn't he?

Bob salyangoz yedi,sonra kustu.

Bob ate the snail, then vomited.

Bob, tüm sorulara cevap verebilir.

Bob can answer all the questions.

Bill Bob kadar uzun değil.

Bill is not as tall as Bob.

Onu aradığımda Bob gitmek üzereydi.

- Bob was on the point of leaving when I rang him up.
- Bob was on the point of leaving when I called him.
- Bob was just about to leave when I telephoned him.

Bob eve oldukça geç geldi.

Bob came home pretty late.

Bob, Tom'dan çok daha gençtir.

Bob is much younger than Tom.

Bob öğretmene bazı sorular sordu.

Bob asked the teacher some questions.

Bob da bir araba sürebilir.

Bob can drive a car, too.

Favori Bob Dylan şarkınız nedir?

What's your favorite Bob Dylan song?

Bob ve Nora, hoşça kalın.

Goodbye, Bob and Nora.

Bob bir lise öğrencisi iken utangaçtı.

Bob was shy when he was a high school student.

Bob senin gibi aynı yılda doğdu.

Bob was born in the same year as you.

Bob anne ve babasına nadiren yazar.

Bob seldom writes to his parents.

Bob partinin Çarşambaya kadar ertelenmesini önerdi.

Bob suggested that the party be put off till Wednesday.

Bob futbol maçını izlemede heyecanlı görünüyor.

Bob seems excited about watching the soccer game.

Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.

Bob and I are great friends.

"Saniyede altı peni" Bob ona hatırlatıyor.

"Six pence per second," Bob reminds her.

Bob bana ayda bir kez yazar.

Bob writes to me once a month.

Bob bitiş çizgisine ilk önce ulaştı.

Bob reached the finish line first.

Bob genellikle saat onda yatmaya gider.

Bob usually goes to bed at ten.

Bob o konuyu derin derin düşündü.

Bob thought deeply about that matter.