Translation of "Tepesine" in English

Dağın tepesine ulaştık.

We reached the top of the mountain.

Dağın tepesine ulaşmayı başardım.

I succeeded in reaching the top of the mountain.

Bu dağın tepesine tırmanalım.

Let's climb to the top of this mountain.

Sonunda dağın tepesine ulaştılar.

They finally reached the top of the mountain.

Osaka Kulesi'nin tepesine vardık.

We got to the top of Osaka Tower.

Sonunda dağın tepesine ulaştık.

Finally, we reached the top of the mountain.

Şu ağacın tepesine bak.

Look at the top of that tree.

Fuji tepesine tırmandık.

We climbed to the top of Mt. Fuji.

Sarp bir kayalığın tepesine tırmandılar.

They climbed to the top of a cliff.

O, dağın en tepesine tırmandı.

He climbed to the very top of the mountain.

Eiffel Kulesi'nin tepesine çıkmak istiyorum.

I want to go to the top of the Eiffel Tower.

Dan bir trenin tepesine tırmandı.

Dan climbed on top of a train.

Dağın tepesine çoban olmaya gidiyorum.

I'm going to the top of the mountain to become a shepherd.

Dan geçen bir trenin tepesine atladı.

Dan jumped onto the roof of a passing train.

Taburenin üstünde durursan, dolabın tepesine yetişebilirsin.

If you stand on this stool, you can reach the top of the closet.

Onun dağın tepesine ulaşacağını düşünüyor musunuz?

Do you think she will reach the top of the mountain?

Köpek, kediyi ağacın tepesine kadar kovaladı.

The dog chased the cat up a tree.

Bu ağacın tepesine tırmanabileceğini düşünüyor musun?

Do you think you could climb to the top of this tree?

Tom'un dağın tepesine ulaşacağını mı düşünüyorsun?

Do you think Tom will reach the top of the mountain?

Hava müsait olursa yarın dağın tepesine varacağız.

Weather permitting, we are going to get to the top of the mountain tomorrow.

Dağın tepesine ulaşmanın en güvenli yolu nedir?

What's the safest way to get to the top of the mountain?

Kulenin tepesine yakın büyük bir saat var.

There's a large clock near the top of the tower.

- Sonunda dağın tepesine ulaştılar.
- Nihayet dağın zirvesine vardılar.

At last, they reached the top of the mountain.

Şirketin tepesine gelmek için, onun sıkı çalıştığını herkes biliyor.

Everyone knows that he worked hard to get to the top of the company.

Gün doğumunu tam zamanında görmek için dağın tepesine gittik.

We made it to the top of the mountain just in time to see the sunrise.

Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.

The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.

Az önce bir dağın tepesine vardım. Bu gerçekten şaşırtıcı, çünkü benim haritama göre burada bir göl olması gerekiyor.

I've just arrived at the top of a mountain. That's really surprising, because according to my map, there should be a lake here.