Translation of "Teniste" in English

Teniste kötüyüm.

I'm bad at tennis.

Ben teniste kötüyüm.

I am poor at tennis.

O teniste iyidir.

He is good at tennis.

O, teniste iyidir.

She's good at tennis.

Tom teniste iyidir.

- Tom is good at tennis.
- Tom is good at playing tennis.

Teniste iyi değilim.

I'm not good at tennis.

Teniste ona yenildi.

She lost to him in tennis.

Teniste iyileşmek istiyorum.

I want to get better at tennis.

Tom teniste iyileşti.

Tom got good at tennis.

Sen teniste iyisin.

You're good at tennis.

Teniste seninle boy ölçüşeceğim.

I'll take you on at tennis.

Teniste çok iyi değilim.

I'm not so good at tennis.

O, teniste oldukça kötüdür.

She is rather poor at tennis.

O teniste oldukça kötü.

He's pretty bad at tennis.

O teniste bayağı kötü.

She is pretty bad at tennis.

Tom teniste oldukça kötü.

Tom is pretty bad at tennis.

Erkek kardeşim teniste iyidir.

My brother is good at playing tennis.

Tom, teniste gerçekten iyidir.

Tom is really good at tennis.

Ben teniste çok kötüyüm.

I'm terrible at tennis.

Tom, Mary'yi teniste yendi.

Tom beat Mary in tennis.

Ben teniste oldukça iyiyim.

I'm quite good at tennis.

Teniste iyisin, değil mi?

You're good at tennis, aren't you?

Teniste kimse onunla maç yapamaz.

No one can match him at tennis.

Erkek kardeşim teniste hiç yenilmedi.

My brother has never been beaten at tennis.

Bayan Ogawa teniste gerçekten iyidir.

- Mrs Ogawa is really good at tennis.
- Mrs. Ogawa is really good at tennis.

Tom teniste iyidir, değil mi?

Tom is good at tennis, isn't he?

Tom asla beni teniste yenemedi.

Tom has never been able to beat me at tennis.

Tom teniste çok iyi değil.

Tom isn't very good at tennis.

Tom ve Mary teniste yenilemez.

Tom and Mary are unbeatable at tennis.

Tom teniste ilgimi çekmeye çalıştı.

Tom tried to interest me in tennis.

Teniste hiç çok iyi olmadım.

I've never been very good at tennis.

Senin teniste iyi olduğunu duyuyorum.

I hear you're good at tennis.

Teniste benim için iyi bir eştir.

He is a good match for me in tennis.

O, teniste büyük bir ilerleme kaydetti.

He has made a big improvement in tennis.

Tom teniste iyidir, şüpheye yer yok.

Tom is good at tennis, no question about it.

Tom senin teniste iyi olduğunu söylüyor.

Tom says you're good at tennis.

Tom'la teniste çiftli oyun oynamaktan hoşlanıyorum.

I enjoy playing doubles with Tom.

Tom teniste hiç çok iyi olmadı.

Tom has never been very good at tennis.

Tom teniste oldukça iyi, değil mi?

Tom is pretty good at tennis, isn't he?

Tom teniste oldukça kötü, değil mi?

Tom is pretty bad at tennis, isn't he?

Tom ve Mary teniste oldukça iyiler.

Tom and Mary are pretty good at tennis.

- Teniste iyi misin?
- İyi tenis oynar mısın?

- Are you good at tennis?
- Are you good at playing tennis?

- O teniste iyidir.
- O iyi tenis oynar.

He is good at tennis.

Tom senin teniste gerçekten iyi olduğunu söyledi.

- Tom said you were really good at tennis.
- Tom said that you were really good at tennis.

Tom bana teniste oldukça iyi olduğunu söyledi.

Tom told me you were pretty good at tennis.

- Akira teniste iyidir.
- Akira iyi tenis oynar.

Akira is good at tennis.

Tom golfta iyidir fakat teniste çok iyi değildir.

Tom is good at golf, but not very good at tennis.

Tom bana senin teniste gerçekten iyi olduğunu söylüyor.

Tom tells me that he is really good at tennis.

O, teniste çok iyidir fakat çok iyi yüzücü değildir.

She's very good at tennis, but she's not much of a swimmer.

Ne Tom ne de Mary teniste çok iyi dir.

Neither Tom nor Mary is very good at tennis.

Sence teniste kim daha iyidir, Tom mu yoksa Mary mi?

Who do you think is better at tennis, Tom or Mary?

Teniste doksanlı nesil şimdiye kadar son derece başarısız oldu, kızgın hayranlar söylüyor.

The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.