Translation of "Teklifte" in English

Tom bir teklifte bulundu.

Tom has made an offer.

Sana reddedemeyeceğin bir teklifte bulunacağım.

I'll make you an offer you can't refuse.

Başka bir teklifte bulunabilir miyim?

May I make another suggestion?

Onlar teklifte birçok değişik yaptılar.

They made many changes in the proposal.

Ona geri çeviremeyeceği bir teklifte bulunacağım.

I'm going to make him an offer he can't refuse.

Niçin Tom'a bir teklifte bulunmayı denemiyorsun?

Why don't you try making Tom an offer?

Tom'un Mary'ye nasıl teklifte bulunacağını düşünüyorsun?

How do you think Tom is going to propose to Mary?

Sana bir teklifte bulunmak için buraya geldim.

I came here to make you an offer.

Tom sınıfta bir parti olması için teklifte bulundu.

Tom made a motion that the class should have a party.

Tom senin mezuniyet balosu için kime teklifte bulunduğunu bana söyledi.

Tom told me who you were asking to the prom.

- O bana reddedemeyeceğim bir teklif yaptı.
- Bana reddedemeyeceğim bir teklifte bulundu.

- He made me an offer I couldn't refuse.
- She made me an offer I couldn't refuse.

- Tom düşük bir teklifte bulundu.
- Tom düşük bir fiyat teklif etti.

Tom made a lowball offer.