Translation of "Sığır" in English

0.311 sec.

Examples of using "Sığır" in a sentence and their english translations:

Sığır, lütfen.

Beef, please.

Sığır açlıktan ölüyordu.

The cattle starved to death.

Ben sığır yetiştiriyorum.

I raise cattle.

Çiftliğinde sığır besliyor.

He is breeding cattle on his farm.

Babam sığır aldı.

My dad bought a cow.

Sığır eti iyidir.

This beef is good.

Ben sığır yetiştiririm.

I rear cattle.

Sığır eti yemiyorum.

I don't eat beef.

Sığır etinden hoşlanmam.

I don't like beef.

Sığır etin neydi?

What was your beef?

Sığır eti severim.

I like beef.

Sığır eti pahalıdır.

Beef is expensive.

Sığır straganofu yapmayı biliyorum.

I know how to make beef stroganoff.

Sığır güvecini nasıl seversin?

How do you like your beef stew?

Onların işi sığır beslemektir.

Their job is to feed the cattle.

Bu sığır eti yumuşak.

This beef is tender.

Ben sığır etini severim.

I love beef.

O sığır yetiştirmeyi öğrendi.

He learned to raise cattle.

Bu gerçekten iyi sığır.

This is really good beef.

Yüzlerce sığır göle gitti.

Hundreds of cattle went to the lake.

Tom sığır eti sevmez.

Tom doesn't like beef.

Tom sığır eti yemez.

Tom doesn't eat beef.

Tom gerçekten sığır seviyor.

Tom really does like beef.

Ben de sığır eti istiyorum.

I want beef, too.

O, satmak için sığır besler.

He breeds cattle for market.

O, nasıl sığır yetiştireceğini öğrendi.

He learned how to raise cattle.

O at ve sığır yetiştiriyor.

He raises horses and cattle.

Sığır eti, tavuktan daha pahalıdır.

Beef is more expensive than chicken.

Bazı kızlar sığır gibi kovalandı.

Some girls were chased like cattle.

O, sığır ve atları besler.

He breeds cattle and horses.

Sığır eti güveci nasıl hazırlarsın?

How do you make beef stew?

Ben artık sığır eti yemiyorum.

I don't eat beef anymore.

En çok sığır etini seviyorum.

I like beef most of all.

Tom sığır eti yer mi?

Does Tom eat beef?

Biraz daha sığır eti ister misiniz?

Would you like some more beef?

Afrika Avrupa'ya sığır eti ihraç ediyor.

Africa is exporting beef to Europe.

Sığır etini her şeyden çok beğeniyorum.

I like beef more than anything.

Ben neredeyse hiç sığır eti yemem.

I almost never eat beef.

- Kıtlıktan dolayı sığır açlıktan öldü.
- Sığır açlıktan dolayı öldü.
- Kıtlıktan dolayı sığırlar açlıktan öldü.

Because of the famine, the cattle starved to death.

Japonlar Britanyalılardan daha fazla sığır eti yer.

The Japanese eat more beef than the British do.

Orta Amerika'da, ormanların yerini sığır çiftlikleri alıyor.

In Central America, forests are replaced by cattle ranches.

Ben biraz kurutulmuş tuzlu sığır eti buldum.

I found some dried salted beef.

O çiftlikte yaklaşık 500 baş sığır vardır.

There are about 500 head of cattle on that ranch.

Öğle yemeği için sığır eti güveç yedim.

I had beef stew for lunch.

Bu sığır eti çok güzel ve yumuşaktır.

This beef is very nice and tender.

Gittikçe daha fazla insan sığır yetiştirmeye başladı.

More and more people began raising cattle.

Norveç'in çok sayıda boş sığır ahırları var.

Norway has many old empty cattle sheds.

- Ben bir kovboyum.
- Ben bir sığır çobanıyım.

I'm a cowboy.

Kızartma sığır eti, yabanturpu sosu ile lezzetliydi.

The roast beef was delicious with horseradish sauce.

Sığır etini koyun etinden daha çok severim.

I like beef more than lamb.

Bu bir başlangıç: Keçi, koyun, sığır ve domuz.

That's a beginning: goat, sheep, cattle, and pig.

Onun sığır olduğunu söyledin. Ancak, sanırım o domuz.

You said it was beef. However, I think it's pork.

Tavuk eti yerine sığır eti sipariş etmeni öneririm.

I'd suggest you order beef instead of chicken.

Bu sığır eti mi yoksa domuz eti mi?

Is this beef or pork?

Sen sığır eti mi domuz eti mi istersin?

Do you want beef or pork?

Ben sebze, sığır eti ve tereyağı satın aldım.

I bought vegetables, beef and butter.

Tom biraz bozulmuş sığır eti yediği için öldü.

Tom died because he had eaten some contaminated beef.

Sığır etini başka her şeyden daha çok seviyorum.

I like beef more than anything else.

Tom sığır etini sever ve ben de severim.

Tom likes beef and I do, too.

Hem sığır eti hem de domuz eti severim.

I like both beef and pork.

Büyük miktarlarda değerli malzeme, erzak ve sığır elde edildi.

Immense amount of valuables were taken, as well as vast quantities of supplies and cattle.

Sığır geğirme ve yem üretiminin küresel ısınmaya katkıda bulunduğu

livestock breeding , waste treatment, coal and oil industries, so that

Masai insanları, süt ve sığır kanının bir karışımını içerler.

The Masai people drink a mixture of milk and cattle blood.

Siyah alaca sığır sürüsü İngiliz kırsalında bir tarlada otlar.

A herd of Friesian cattle is grazing in a field in the British countryside.

Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.

It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.

Tom ve ailesi bu haftanın başlarında 20 baş sığır sattı.

Tom and his family sold 20 head of cattle earlier this week.

- Kuru etiniz var mı?
- Kurutulmuş tuzlanmış sığır etin var mı?

Do you have dried salted beef?

Bu gece hangisini yemeyi tercih edersin, sığır eti veya domuz?

Which would you rather eat tonight, beef or pork?

İnekler bir sığır çobanı olmadan buğdayın büyüdüğü bir tarlada dolaşıyorlardı.

Without a cowherd, the cows wandered in a field where wheat was growing.

Bu sığır o kadar nadir ki iyi bir veteriner ona bakabilir.

This beef is so rare that a good vet could save it.

Pratik olarak, her iki konuk için bir kilo sığır eti planlamalısınız.

As a rule of thumb, you should plan on one pound of beef for every two guests.

Tom, kasabanın varoşlarında birkaç koyun ve sığır yetiştirdiği küçük bir hobi çiftliği işletiyor.

Tom runs a small hobby farm on the outskirts of town where he keeps a few sheep and cattle.

Hindular et, özellikle sığır eti yemezler, onlar hayvanların yaşamlarına saygı duymak için temel olarak vejetaryendirler,

Hindus don't eat meat, in particular beef, and they are mainly vegetarian in order to respect the animals' lives.

- Tom sığır almamı istemesine rağmen ben tavuk aldım.
- Tom dana eti almamı istemesine rağmen ben tavuk eti aldım.

I bought chicken, even though Tom wanted me to buy beef.

Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...

You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundred heads of cattle and twenty racehorses...

- Tom tam bir aptal.
- Tom hıyarın teki.
- Tom hırbonun teki.
- Tom öküzün teki.
- Tom sığırın teki.
- Tom dallamanın teki.
- Tom salağın teki.
- Tom salozun teki.
- Tom aptalın teki.
- Tom malın teki.
- Tom hödüğün teki.
- Tom budalanın teki.
- Tom ahmağın teki.
- Tom eblehin teki
- Tom avanağın teki.
- Tom andavalın teki.
- Tom avalın teki.
- Tom gabinin teki.
- Tom geri zekâlının teki.
- Tom gerzeğin teki.
- Tom sersemin teki.
- Tom kalın kafalının teki.
- Tom hırtın teki.
- Tom davarın teki.
- Tom embesilin teki.
- Tom kafasızın teki.
- Tom dangalağın teki.
- Tom moronun teki.
- Tom beyinsizin teki.
- Tom alığın teki.
- Tom bönün teki.
- Tom denyonun teki.
- Tom angutun teki.
- Tom gerinin teki.
- Tom kalasın teki.
- Tom kerestenin teki.
- Tom kuş beyinlinin teki.
- Tom lapa beyinlinin teki.
- Tom mankafanın teki.
- Tom tam bir mankafa.
- Tom tam bir lapa beyinli.
- Tom tam bir kuş beyinli.
- Tom tam bir kereste.
- Tom tam bir kalas.
- Tom tam bir geri.
- Tom tam bir angut.
- Tom tam bir denyo.
- Tom tam bir bön.
- Tom tam bir alık.
- Tom tam bir beyinsiz.
- Tom tam bir moron.
- Tom tam bir dangalak.
- Tom tam bir kafasız.
- Tom tam bir embesil.
- Tom tam bir davar.
- Tom tam bir hırt.
- Tom tam bir kalın kafalı.
- Tom tam bir sersem.
- Tom tam bir gerzek.
- Tom tam bir geri zekâlı.
- Tom tam bir gabi.
- Tom tam bir aval.
- Tom tam bir andaval.
- Tom tam bir avanak.
- Tom tam bir ebleh.
- Tom tam bir ahmak.
- Tom tam bir budala.
- Tom tam bir hödük.
- Tom tam bir mal.
- Tom tam bir saloz.
- Tom tam bir salak.
- Tom tam bir dallama.
- Tom tam bir sığır.
- Tom tam bir öküz.
- Tom tam bir hıyar.
- Tom tam bir dalyarak.
- Tom tam bir şapşal.
- Tom şapşalın teki.

Tom is such a jerk.