Translation of "Pasaportu" in English

0.003 sec.

Examples of using "Pasaportu" in a sentence and their english translations:

Onun pasaportu çalındı.

- Her passport was stolen.
- His passport was stolen.

Tom'un pasaportu çalındı.

Tom's passport has been stolen.

Sami'nin pasaportu yoktu.

Sami didn't have a passport.

İngiliz pasaportu sahipleri,

British passport holders share fourth place

Onun pasaportu var mı?

Does she have a passport?

Karınızın bir pasaportu var mı?

Does your wife have a passport?

Tom'un bir Kanada pasaportu var.

Tom has a Canadian passport.

Tom'un bir pasaportu var mı?

Does Tom have a passport?

Onun bir pasaportu var mı?

- Does he have a passport?
- Does she have a passport?

Tom'un diplomatik bir pasaportu var.

Tom has a diplomatic passport.

Tom bana pasaportu olmadığını söyledi.

- Tom told me he didn't have a passport.
- Tom told me that he didn't have a passport.

İngiliz pasaportu aslen krallık lacivertiydi.

The British passport was originally a regal navy blue.

Tom tanıdığı herkesin pasaportu olduğunu söyledi.

- Tom said everybody he knows has a passport.
- Tom said everyone he knows has a passport.
- Tom said that everybody he knows has a passport.

Neden bu kadar çok Kanadalı'nın Amerikan pasaportu var?

Why do so many Canadians have American passports?

Tom'un gezisi onun pasaportu ve kredi kartları çalındığında bir kabusa döndü.

Tom's trip turned into a nightmare when his passport and credit cards were stolen.

- Ne Tom ne de Mary diplomatik bir pasaporta sahiptir.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin diplomatik bir pasaportu var.

Neither Tom nor Mary has a diplomatic passport.