Translation of "Maçı" in English

Maçı izleyelim.

Let's watch the game.

Maçı kazanıyoruz.

We're winning the match.

Maçı kazandılar!

They won the match.

Maçı kazandım.

I won the match.

- Benim takım maçı kazandı.
- Takımım maçı kazandı.

My team won the match.

Maçı izledin mi?

Did you watch the game?

Futbol maçı yayında.

The football game is on the air.

Yarın futbol maçı.

It's the soccer match tomorrow.

Televizyondaki maçı gördüm.

I saw the match on television.

Maçı kaçırdın mı?

Did you miss the game?

Ben maçı kazanmadım.

I didn't win the match.

Tom maçı kazandı.

Tom won the match.

İngiltere maçı kazanacak.

England is going to win the match.

Biz maçı kazandık.

We won the match.

Maçı kim kazandı?

Who won the match?

- Biz maçı kazandık.
- Biz oyunu kazandık.
- Maçı kazandık.

We won the game.

Aptallığın sayesinde, maçı kaybettik.

Thanks to your stupidity, we lost the game.

Maçı kazanıp kazanmayacağımız önemlidir.

It is important whether we win the game or not.

Beyzbol maçı berabere bitti.

The baseball game ended in a draw.

O maçı kazanmaya zorunlu.

He is bound to win the match.

Maçı izlerken nefesini tuttu.

He held his breath while watching the match.

Dün gece, maçı izledim.

Last night I saw the match.

Bir tenis maçı oynayacağız.

- We will play a tennis match.
- We'll play a tennis match.

Bir tenis maçı yapalım.

Let's have a game of tennis.

TV'de futbol maçı izledik.

We watched the soccer game on TV.

Dünkü maçı izledin mi?

Did you watch the game last night?

Televizyonda boks maçı gördüm.

I saw the boxing match on television.

Takımımız ilk maçı kaybetti.

Our team lost the first match.

Ben maçı canlı izledim.

I watched the game live.

Biz o maçı kazandık.

We won that match.

Bu maçı kaybetmek istemiyorum.

I don't want to lose this match.

Sence maçı kim kazanacak?

Who do you think is going to win the match?

Şaşırtıcı darbe maçı bitirdi.

The astonishing blow finished the match.

Biz maçı birlikte izleyeceğiz.

We're going to watch the game together.

Dün gece maçı seyrettim.

I saw the match last night.

Tom maçı kazanmak zorunda.

Tom is bound to win the match.

Takımının maçı kazanacağını hissediyor.

He feels that his team will win the game.

- Kimin maçı?
- Kim oynuyor?

Who's playing?

Kardeşleriniz maçı kazandı mi?

Have your brothers won the match?

Sanırım bugünkü maçı kazanabiliriz.

I think we can win today's game.

- Sami bir hokey maçı izliyordu.
- Sami bir hokey maçı seyrediyordu.

Sami was watching a hockey game.

- Sami bir futbol maçı izledi.
- Sami bir futbol maçı seyretti.

Sami watched a football game.

Takımınızın maçı kazandığına memnun oldum.

- I'm glad that your team won the game.
- I'm glad your team won the game.

Titiz bir hakem maçı bozabilir.

A fussy referee can ruin a bout.

Futbol maçı şu anda yayında.

The football game is now on the air.

Beyzbol maçı önümüzdeki hafta yapılacak.

The baseball match will come off next week.

Bizim takım maçı hatasız kazanabilirdi.

Without the error, our team could have won the game.

Televizyonda bir tenis maçı izledim.

I watched a tennis match on TV.

Biz maçı 3-2 kaybettik.

We lost the game 3-2.

Tenis maçı yağmur nedeniyle ertelendi.

The tennis match was postponed due to rain.

Herkes bodrumda televizyondaki maçı izliyor.

Everybody is in the basement watching the game on TV.

Maçı birlikte izlemek ister misin?

- Would you like us to go to the game together?
- Would you like to watch the game together?

Yarın bir futbol maçı var.

There's a soccer match tomorrow.

- Yaşamaya çalışıyorum.
- Maçı idare ediyoruz.

I am trying to live.

Tom, televizyonda basketbol maçı seyrediyordu.

Tom was watching a basketball game on TV.

Herhangi birinin maçı var mı?

Anybody have a match?

Giants, maçı 20 puanla kaybetti.

The Giants lost the game by 20 points.

TV'de futbol maçı izlemeyi seviyorum.

I like to watch soccer on TV.

Tom hile yaparak maçı kazandı.

Tom won the match by cheating.

Televizyonda beyzbol maçı izlemeyi sevmiyorum.

I don't like watching baseball on TV.

- Maçı bilerek kaybetti.
- Maçta yattı.

He threw his game.

Hayal kırıklığına uğradık, takımımız maçı kaybetti.

To our disappointment, our team lost the game.

Yarın yağmur yağarsa beyzbol maçı ertelenir.

If it rains tomorrow, the baseball game will be put off.

Futbol maçı yağmur yağsa bile oynanacak.

The soccer game will be played, even if it rains.

Beyzbol maçı yağmur nedeniyle iptal edildi.

The baseball game was called off because of rain.

Beyzbol maçı yağmur sebebiyle iptal edildi.

The baseball game was called off on account of the rain.

Bir basketbol maçı ne kadar sürer?

How long does a basketball game last?

En güçlüsü oydu. Maçı o kazandı.

He was the strongest. He won the match.

26 kere maçı kazandıracak atışa inandım

and 26 times, I've been trusted to make the game-winning shot

Arka arkaya dört maçı kazanmak zordur.

It is hard to win four successive games.

Final maçı çok heyecan verici değildi.

The final match was not so exciting.

- Biz oyunu kaybettik.
- Biz maçı kaybettik.

We lost the game.

Manchester United maçı 4-2 kazandı.

Manchester United won the match, four to two.

Tom arkadaşları ile futbol maçı izliyor.

Tom is watching the football game with his friends.

Tom arkadaşları ile hokey maçı izliyor.

Tom is watching the hockey game with his friends.

Tom arkadaşlarıyla bir beyzbol maçı izliyor.

Tom is watching the baseball game with his friends.

Futbol maçı televizyonda canlı olarak yayınlandı.

The football match was broadcasted live on television.

Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.

The referee blew his whistle to end the match.

- Biz oyunu kazanmadık.
- Biz maçı kazanmadık.

We didn't win the game.

Kendimize aşırı güvendiğimiz için maçı kaybettik.

We lost the game because we were overconfident.

Tenis maçı yüksek sesler tarafından kesildi.

The tennis match was interrupted by loud noises.

Tom'un golü zevksiz geçen maçı canlandırdı.

Tom's goal livened up an otherwise dull game.

Bir güreş maçı başlatmak ister misin?" der.

Do you want to start a wrestling match?"

Yağmur yüzünden maçı iptal etmek zorunda kaldık.

We had to call off the game because of the rain.

Boksör, unvan maçı için kilo vermek zorundaydı.

The boxer had to lose weight for the title match.

Yarın yağmur yağabilir, beyzbol maçı iptal edilecek.

Should it rain tomorrow, the baseball game will be postponed.

O beyzbol maçı hakkında arkadaşlarıyla sohbet etti.

She chatted with her friends about the baseball game.

Tom'un bu gece futbol maçı olduğunu sandım.

- I thought Tom had a soccer game tonight.
- I thought that Tom had a soccer game tonight.

Yağmur durur durmaz tenis maçı devam etti.

As soon as the rain stopped, the tennis match continued.

Bu maçı kazanmak için her şeyi deneyeceğiz.

We will try everything to win this game.

Tom'un boks maçı son raunda kadar sürdü.

Tom's bout went the full distance.

Avustralya karşı olan dünkü maçı izledin mi?

Did you see yesterday's match against Australia?

Benimle bir beyzbol maçı seyretmeye gitmeyecek misin?

Won't you go and see a baseball game with me?

Ödevimi yaptıktan sonra televizyonda beyzbol maçı izledim.

Having done my homework, I watched the baseball game on television.

Bu maçı kimin kazanacağı hala belli değil.

It's still not certain who's going to win this match.

- Hakem maçı erteledi.
- Hakem oyunu askıya aldı.

The referee suspended the game.