Translation of "Komitenin" in English

Komitenin başkanıdır.

He's the chairman of the committee.

Komitenin hepsi mevcut.

The committee are all present.

Komitenin başkanı seçildi.

He was elected chairman of the committee.

O, komitenin bir üyesidir.

He is a member of the committee.

Tom komitenin bir üyesidir.

Tom is a member of the committee.

Ben komitenin kararını destekledim.

I supported the committee's decision.

Komitenin ayrıntıları çözmesini istiyoruz.

We want the committee to work out the details.

Komitenin on üyesi var.

The committee has ten members.

O, komitenin başkanı seçildi.

She was elected chairman of the committee.

Tom komitenin bir üyesiydi.

Tom was a member of the committee.

O, Bay Brown, komitenin başkanı.

- He is Mr Brown, chairman of the committee.
- He's Mr. Brown, the chairman of the committee.

Komitenin çoğunluğu plana karşı idi.

The majority of the committee were against the plan.

Komitenin bu sorunu çözmesini istiyoruz.

We want the committee to work out this problem.

Tom, komitenin başkan vekili oldu.

Tom became the acting chairman of the committee.

Tom henüz komitenin raporunu okumadı.

Tom hasn't yet read the committee's report.

Komitenin bütün üyeleri birbirlerinden nefret ediyorlar.

All the members of the committee hate one another.

O sorunu inceleyen komitenin bir üyesiyim.

I'm part of the committee that's looking into that problem.

Tom komitenin onun önerisini benimseyeceğini umuyordu.

Tom was hoping the committee would adopt his proposal.

O, komitenin kararı hakkında bilgilendirilmediğinden şikayet etti.

He complained that he had not been informed of the committee's decision.

Komitenin kararını nihai olarak kabul edeceklerini söylediler.

They said they would accept the committee's decision as final.

Tom artık bizim komitenin bir üyesi olamaz.

Tom can no longer be a member of our committee.

Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.

Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.

Komitenin kararıyla ilgili bize henüz bir bilgilendirme yapılmadı.

We haven't yet been informed of the committee's decision.

- Tom komitenin başkanı değil.
- Tom heyet başkanı değil.
- Tom komite başkanı değil.

Tom isn't the chairman of the committee.