Translation of "Kitabımı" in English

0.006 sec.

Examples of using "Kitabımı" in a sentence and their english translations:

- Kitabımı bitirmem gerekiyor.
- Kitabımı bitirmeliyim.
- Kitabımı bitirmek zorundayım.

I have to finish my book.

Kitabımı görüyorum.

I see my book.

Kitabımı buldum.

I found my book.

Kitabımı okuyorum.

I'm reading my book.

- Kitabımı imzalayabilir misiniz?
- Kitabımı imzalar mısınız?

Could you sign my book?

Kitabımı ne yaptın?

What did you do with my book?

Kitabımı yayınlamak zorundayım.

I have to publish my book.

Kitabımı görüyor musun?

Do you see my book?

Kim kitabımı görüyor?

Who sees my book?

Kitabımı nereye koydun?

Where did you put my book?

Kitabımı yanıma alıyorum.

I'm taking my book with me.

O kitabımı beğenmedi.

She did not like my book.

Sen kitabımı beğenmedin.

You did not like my book.

Kitabımı beğenmiyor musun?

Don't you like my book?

Kitabımı arabada bıraktım.

I left my book in the car.

- Çocuğun kitabımı lime lime etti.
- Çocuğun kitabımı paramparça etti.

- It was your child who tore my book to pieces.
- Your child tore my book to shreds.

Kayıp kitabımı kim buldu?

Who found my missing book?

Marika kitabımı Almancaya çevirdi.

Marika translated my book into German.

Kitabımı geri alabilir miyim?

Can I have my book back?

Kitabımı bana geri ver.

Give me back my book.

Sana kitabımı ödünç vereceğim.

I'll lend you my book.

Kitabımı almak için buradayım.

I'm here to pick up my book.

Onlar kitabımı yayınlamayı reddettiler.

They refused to publish my book.

Yeni kitabımı okumaya başladım.

I started to read my new book.

Birisi kitabımı aldı mı?

Did anyone take my book?

Dün kitabımı burada bıraktım.

I left my book here yesterday.

Muhtemelen kitabımı iade etmeyi unutacak.

He will probably forget to return my book.

Küçük kitabımı 2001'de yayımladım.

I published my little book in 2001.

Lütfen kitabımı bana geri ver.

Please give me my book back.

- Kitabım Tom'da.
- Tom kitabımı aldı.

Tom has my book.

Kitabımı parçalara ayıran sizin çocuğunuzdu.

It was your child who tore my book to pieces.

Kitabımı kendim yayınlamak zorunda kaldım.

- I was forced to self-publish my book.
- I was obliged to self-publish my book.

Sana ders kitabımı ödünç vereceğim.

I'll lend you my textbook.

Kitabımı düzeltecek birisine ihtiyacım var.

I need someone to proofread my book.

Fransızca ders kitabımı evde unuttum.

I forgot my French textbook at home.

Bu okul "Spark" adlı kitabımı yazmamı

that led me to write my book "Spark,"

Bu masadaki kitabımı kim gelip aldı?

Who took my book that was on this table?

"Kitabımı bana geri ver!" "Hangi kitap?"

"Give me back my book!" "What book?"

Benim kitabımı kendim yayınlamak zorunda kaldım.

- I was forced to self-publish my book.
- I was obliged to self-publish my book.

Onlar benim kitabımı satın almak istediklerini söyledi.

They said they wanted to buy my book.

Kitabımı bana geri ver. Ona tekrar ihtiyacım var.

Give me back my book. I need it again.

Bugün çalışma kitabımı unuttum. Seninkini paylaşsak sorun olur mu?

I've forgotten my textbook today. Would you mind sharing yours?

Ona bir şey yazmamaya söz verirsen ders kitabımı sana gönderirim.

I'll lend you my textbook if you promise not to write anything in it.

- Her yere baktım, ama kitabımı bulamıyorum.
- Her yana baktım, ama kitabım yok.

I've looked everywhere, but I can't find my book.