Translation of "Inanacak" in English

0.007 sec.

Examples of using "Inanacak" in a sentence and their english translations:

Kim Tom'a inanacak?

Who's going to believe Tom?

Ona kim inanacak?

- Who'll believe that?
- Who's going to believe her?
- Who's gonna believe him?

Buna kim inanacak?

- Who's going to believe that?
- Who is going to believe that?

Kim sana inanacak?

Who's going to believe you?

Kim bize inanacak?

Who's going to believe us?

Kim onlara inanacak?

Who's going to believe them?

Kim bana inanacak?

Who's going to believe me?

Kim ona inanacak?

Who's going to believe him?

Ona inanacak kadar aptaldı.

- He was silly enough to believe her.
- He was foolish enough to believe her.
- He was stupid enough to believe her.

Ona inanacak kadar aptaldım.

I was foolish enough to believe it.

Ona inanacak kadar akılsızdım.

I was foolish enough to believe him.

Ona inanacak bir aptaldım.

I was an idiot to believe her.

Tom'a inanacak kadar aptaldım.

I was stupid enough to believe Tom.

Tom'a inanacak kadar salaktım.

I was an idiot to believe Tom.

Herkes bize inanacak mı?

Will anyone believe us?

Şimdi kim bize inanacak?

Who will believe us now?

- Bana inanacak birine ihtiyacım var.
- Bana inanacak birilerine ihtiyacım var.

- I need someone to believe me.
- I need someone to believe in me.
- I need somebody to believe in me.

şimdi ise iddialara inanacak mıyız?

Are we going to believe the claims now?

Ben ona inanacak kadar aptaldım.

I was stupid enough to believe it.

Onun söylediğine inanacak kadar aptaldı.

He was stupid enough to believe what she said.

Onun dediğine inanacak kadar aptaldı.

He was foolish enough to believe what she said.

Ona inanacak kadar aptal değilim.

I am not so simple as to believe that.

Yalan söylediğine inanacak nedenim var.

- I have reason to believe that you're lying.
- I have reason to believe you're lying.

Sana inanacak bir geri zekalıydım.

I was an idiot to believe you.

Onlara inanacak bir geri zekalıydım.

I was an idiot to believe them.

O, ona inanacak kadar aptaldı.

She was stupid enough to believe him.

Tom Mary'ye inanacak kadar aptaldı.

Tom was stupid enough to believe Mary.

Onu tanıyan kim ona inanacak?

Who that knows him will believe it?

Sana inanacak kadar ahmak değilim.

- I'm not so simple as to believe you.
- I'm not stupid enough to believe you.

O, ona inanacak kadar budala mı?

Is he so foolish as to believe that?

Ona inanacak kadar aptal olmadığını biliyorum.

- I know you aren't stupid enough to believe that.
- I know that you're not stupid enough to believe that.
- I know that you aren't stupid enough to believe that.
- I know you're not stupid enough to believe that.

Sen bana inanacak bir şey vermedin.

You've given me nothing to believe in.

Tom Mary'nin söylediğine inanacak kadar aptaldı.

Tom was stupid enough to believe what Mary said.

Herkesin inanacak bir şeye ihtiyacı vardır.

Everybody needs something to believe in.

Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.

He is not such a fool as to believe that story.

O ona inanacak kadar çok aptal mı?

Is she so foolish as to believe that?

Tom Mary'nin ona söylediğine inanacak kadar aptaldı.

Tom was foolish enough to believe what Mary told him.

Gerçekten ona inanacak kadar aptal olduğumu düşünüyor musun?

Do you really think I'm stupid enough to believe that?

O, böyle bir şeye inanacak kadar aptal mı?

Is she so stupid that she believes such a thing?

Hiçbirimiz onun söylediğinin doğru olduğuna inanacak kadar aptal değiliz.

None of us is so foolish as to believe that he was telling the truth.

Tom, Mary'nin John hakkında söylediği şeye inanacak kadar salaktı.

Tom was stupid enough to believe what Mary said about John.

Tom o kadar saf ki ona söylediğin her şeye inanacak.

Tom is so gullible he'll believe anything you tell him.

- Böyle bir şeye inanacak kadar aptal değildir.
- Böyle bir şeye inanmayacak kadar akıllıdır.

He knows better than to believe such a thing.

- Böyle bir söylentiye inanmayacak kadar akıllıyım.
- Böyle bir söylentiye inanacak kadar aptal değilim.

I know better than to be believe such a rumor.

- Sen ne dersen de, sana inanacak değilim.
- Sen ne söylersen söyle, sana inanmam.
- Sen ne söylersen söyle sana inanmayacağım.

Whatever you say, I won't believe you.