Translation of "Hapishaneye" in English

Hapishaneye girebilirim.

I could go to jail.

Hapishaneye gidebilirsin.

You might go to jail.

Hapishaneye gitmek istemiyorum.

- I don't want to go to jail.
- I don't want to end up in jail.

Hapishaneye dönmek istemiyorum.

I don't want to go back to prison.

Tom hapishaneye girdi.

Tom went to jail.

Tom hapishaneye gönderiliyor.

Tom is being sent to prison.

Hapishaneye geri gitmeyeceğim.

I won't go back to prison.

Tom hapishaneye gitmeyecek.

Tom won't go to prison.

Tom hapishaneye konuldu.

Tom has been put in jail.

Tom hapishaneye götürüldü.

Tom was taken prisoner.

Onları hapishaneye koyduk.

We put them in jail.

Hapishaneye geri döndüm.

I'm back in prison.

Hapishaneye girmek istemiyorum.

I don't want to end up in jail.

Tom hapishaneye girecek.

Tom is going to end up in jail.

Sami hapishaneye gönderildi.

Sami was sent to jail.

Okul bir hapishaneye benziyor.

The school looks like a prison.

Tom'un hapishaneye gitmesini istemiyorum.

I don't want Tom to go to jail.

Sen hapishaneye geri gidiyorsun.

You're going back to prison.

Sadece hapishaneye gitmek istemiyorum.

I just don't want to go to jail.

Tom hapishaneye gitmek istemedi.

Tom didn't want to go to jail.

Polis Tom'u hapishaneye götürdü.

The police took Tom to jail.

Onu askeri hapishaneye atın.

Throw him in the brig.

Tom hapishaneye geri gidiyor.

Tom is going back to prison.

Kesinlikle hapishaneye gitmek istemiyorum.

I certainly don't want to go to prison.

Tom hapishaneye geri döndü.

- Tom is back in prison.
- Tom has gone back to prison.

Hapishaneye gitmeyi hak etmedim.

I didn't deserve to go to prison.

Fadıl hapishaneye geri döndü.

Fadil went back to prison.

Bunun için hapishaneye gidebiliriz.

We could go to prison for this.

Sami hapishaneye geri gitti.

Sami went back to prison.

Sami hapishaneye geri döndü.

Sami went back to jail.

Ben hapishaneye gitmek istemiyorum.

I don't want to go to prison.

Sami hapishaneye geri dönüyor.

Sami is going back to prison.

- Hapishaneye gitmek istemezsiniz, değil mi?
- Hapishaneye gitmek istemezsin, değil mi?

You don't want to go to prison, do you?

''The Boat'' adlı hapishaneye gönderildi.

between a sewage plant and a fish market.

Danimarka bir tane hapishaneye sahiptir.

- Denmark has a prison.
- Denmark has one prison.

Tom gerçekten hapishaneye gitmek istemiyordu.

Tom really didn't want to go to jail.

Gerçekten hapishaneye geri gitmek istemiyorum.

I really don't want to go back to jail.

Camilerden birini bir hapishaneye dönüştürdüler.

They have turned one of the mosques into a prison.

Bunu yaptığımız için hapishaneye gidebiliriz.

We could go to prison for doing this.

Tom çoktan hapishaneye geri döndü.

Tom is already back in jail.

Tom hapishaneye gidiyor, değil mi?

Tom is going to prison, isn't he?

Tom'un hapishaneye gidip gitmediği umurumda değil.

I don't care if Tom goes to prison.

Polis onu hapishaneye göndermekle tehdit etti.

The police threatened to send her to jail.

İşlemediği bir suç yüzünden hapishaneye gönderildi.

- He was sent to prison for a crime that he didn't commit.
- He was sent to prison for a crime that he did not commit.

Aslında bunu yaptığım için hapishaneye gidebilirim.

I could actually go to jail for doing this.

Tom ülkedeki en kötü hapishaneye gönderildi.

Tom was sent to the worst prison in the country.

Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.

You can cage the singer but not the song.

O okul tam bir hapishaneye benziyor.

That school looks just like a prison.

Buenos Aires'teki Türk büyükelçiliği hapishaneye benziyor.

The Turkish embassy in Buenos Aires looks like a prison.

Bir hırsız için, tüm yollar hapishaneye çıkar.

For a thief, all roads lead to prison.

Sanırım sonunda Tom yakalanacak ve hapishaneye konulacak.

I imagine that Tom will eventually be caught and put in prison.

Buenos Aires'teki Türk elçiliği bir hapishaneye benziyor.

The Turkish embassy in Buenos Aires is similar to a prison.

Git ve ona neden hapishaneye gittiğini sor.

Go and ask him why he went to prison.

Hem Tom hem de Mary hapishaneye giriyor.

- Both Tom and Mary are going to prison.
- Tom and Mary are both going to prison.

Tom, Mary'yi ziyaret etmek için hapishaneye gitti.

Tom went to the prison to visit Mary.

Hapishaneye mi sevk edildi bu kadar çabuk?

Was he transferred to prison this quickly?

- Hapishaneye gitmek istiyor musun?
- Hapishaneye gitmek istiyor musunuz?
- Hapse gitmek istiyor musun?
- Hapse mi girmek istiyorsun?

Do you want to go to prison?

Tom'u hapishaneye koymak için yapmak zorunda olduğum her şeyi yapacağım.

I'll do whatever I have to do to put Tom behind bars.

Eğer itiraf etmezsen Tom işlemediği bir suç nedeniyle hapishaneye gidecek.

Tom will go to prison for a crime he didn't commit if you don't confess.

Masum bir adamı hapishaneye göndermek bir suçluyu serbest bırakmaktan daha kötüdür.

It's worse to send an innocent man to prison than to let a criminal go free.

- Polis seni içeriye atacak.
- Polis seni hapse koyacak.
- Polis seni hapishaneye koyacak.
- Polis seni hapse atacak.

The police will put you in prison.