Translation of "Getirin" in English

0.010 sec.

Examples of using "Getirin" in a sentence and their english translations:

Yedek getirin.

Bring backup.

Çamaşırları getirin.

Get the laundry.

- Lütfen bana faturamı getirin.
- Lütfen hesabımı getirin.

Please bring me my bill.

Lütfen çamaşır getirin.

Please bring in the washing.

Onu içeri getirin.

Bring him in.

Arkadaşlarınızı yanınızda getirin.

Bring your friends with you.

Hesabı getirin, lütfen.

Bring the bill, please.

Çantalarımı odama getirin.

Bring my bags up to my room.

Çocuklarınızı yanınızda getirin.

Bring your children along.

Onu bana getirin.

Bring it to me.

Onları geri getirin!

- Bring them back!
- Bring them back.

Kendi malzemelerinizi getirin.

Bring your own supplies.

Kendi kupanızı getirin.

Bring your own mug.

Onları içeri getirin.

- Take them inside.
- Bring them inside.

Onu eve getirin.

- Take it home.
- Take him home.
- Bring him home.

Onu buraya getirin.

Bring it in here.

Çocuklarınızı da getirin.

Bring your kids, too.

Çocuklarımı bana getirin.

Bring me my children.

Çocuklarımızı eve getirin.

Bring our boys home.

Başlarını bana getirin.

Bring me their heads.

Lütfen paltomu getirin.

Please get me my coat.

Tom'u bana getirin.

Bring Tom to me.

Onu bana geri getirin.

Bring it back to me.

Bana bir defibrilatör getirin.

Get me a defibrillator.

Lütfen bana menüyü getirin!

Bring me the menu, please.

Bana lapa getirin lütfen.

Please bring me porridge.

- Bilgisayarınızı getirin.
- Bilgisayarını getir.

Bring your computer.

Öğrenci kimlik kartınızı getirin.

Bring your student ID card.

Soruyu yazılı hale getirin.

Put the question in writing.

Biraz ayı spreyi getirin.

Bring some bear spray.

Lütfen araç takımınızı getirin.

Please bring your toolkit.

Tom'u bana getirin lütfen.

Please bring Tom to me.

Bana kuru bir havlu getirin.

Bring me a dry towel.

Bana bir kova su getirin.

Bring me a bucket of water.

Bana nemli bir havlu getirin.

Bring me a moist towel.

Lütfen bir buz torbası getirin.

Please bring an ice bag.

Lütfen bana bir yastık getirin.

Please get me a pillow.

Çocuklar için öğle yemeği getirin.

Bring in lunch for the children.

Bana biraz soğuk su getirin.

Bring me some cold water.

Bana ilk yardım kiti getirin.

Bring me the first aid kit.

Dağlar için yün çorap getirin.

Bring wool socks for the mountains.

Lütfen bana bir menü getirin.

Please bring me a menu.

İkincisi, ilgili unsurları bir araya getirin.

Second, gather the relevant facts.

Görevi yapabildiğiniz kadar iyi yerine getirin.

Carry out the task as well as you can.

- Onu bana getir.
- Onu bana getirin!

Bring him to me.

Sınavınız için bir kalem getirin, lütfen.

Bring a pen to your exam, please.

Lütfen bana başka bir çatal getirin.

Bring me another fork, please.

- Onları bana getirin.
- Onları bana getir.

Bring them to me.

Lütfen bana yarım şişe şarap getirin.

Please bring me a half-bottle of wine.

Raketinizi getirin, biz biraz tenis oynayacağız.

Bring your racket and we'll play some tennis.

- Bastonumu getirin bana.
- Bana bastonumu getir.

Bring me my cane.

Benim için bir sandalye getirin, lütfen.

Bring up a chair for me, please.

Bana sirke ve yağ getirin lütfen.

Bring me vinegar and oil, please.

Bana suyla dolu bir bardak getirin.

Bring me a glass of water.

Yardımlarınızı vatandaşlara, eşlerine ve çocuklarına getirin.

Bring your help to the citizens, and to their wives and children.

Onu buraya getirin ve divana yatırın.

Bring her in here and lay her on the sofa.

- Kova ile su getirin.
- Kovayla su getirin.
- Kova ile su getir.
- Kovayla su getir.

Bring water with the bucket.

Lütfen uçak tutması için bana ilaç getirin.

Please bring me some medicine for airsickness.

Bana büyük bir su bardağı getirin lütfen!

Please bring me a big glass of water!

Bana biraz çorba getirin, lütfen. Biber olmadan.

Bring me some soup, please. Hold the pepper.

Bir aşı belgeniz varsa lütfen onu gelirken getirin.

If you have a certificate of immunization, please bring it when you come.

Lütfen bize iki fincan çay ve bir fincan kahve getirin.

Please bring us two cups of tea and one cup of coffee.

Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.

Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.

- Tepeleme pilav alabilir miyim lüten?
- Bana büyük porsiyon pilav getirin lütfen.

- I'd like a large portion of rice, please.
- Please give me a large bowl of rice.
- Please give me a large serving of rice.

- Çocukları akşam yemeği için eve getirin.
- Akşam yemeğine çocukları eve getir.

Bring the kids home for dinner.

- Fırını önceden 220 °C'ye ısıtın.
- Fırını önceden iki yüz yirmi dereceye getirin.

Preheat the oven to 220 °C.

Bize iki yumurtalı sandviç, iki fincan kahve ve iki parça elmalı turta getirin lütfen.

Bring us two egg sandwiches, two cups of coffee and two pieces of apple pie, please.

- Lütfen bana bir sandalye al.
- Lütfen bana bir sandalye getir.
- Bana bir sandalye getirin lütfen.

Get me a chair, please.