Translation of "Cılız" in English

0.006 sec.

Examples of using "Cılız" in a sentence and their english translations:

Cılız hissediyorum.

I feel weak.

Tom oldukça cılız.

Tom is rather weak.

Tom cılız biridir.

- Tom is a wimp.
- Tom is a weakling.

Tom cılız değil.

Tom isn't scrawny.

Tom cılız bir çocuk.

Tom is a scrawny kid.

Tom son derece cılız.

Tom is extremely weak.

Tom cılız bir çocuktu.

Tom was a scrawny kid.

O kadar cılız görünüyor muyum?

Do I appear that weak?

Tom cılız merdivene dikkatlice tırmandı.

Tom carefully climbed up the rickety staircase.

Cılız ve narin bir çocuktu.

He was a weak and delicate child.

Tom son derece cılız oldu.

Tom became extremely weak.

Tom çalışmak için çok cılız.

Tom is too weak to work.

Kafamdaki cılız ses şöyle deyip durdu:

this little voice in my head kept saying,

Tom kendine bakmak için çok cılız.

Tom is too weak to look after himself.

Tom hareket edemeyecek kadar çok cılız.

Tom is too weak to move.

Tom kendini kaldırmak için çok cılız.

Tom is too weak to lift himself.

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.

- A tiny spark may become a great conflagration.
- A tiny spark may become a great flame.

ırkçı sayılabilecek bir kentte cılız siyahi bir çocuktum.

a skinny black kid in a kind of somewhat racist town.

Bana cılız ve çirkin demeye nasıl cesaret edersin?

How dare you call me skinny and ugly?