Translation of "Brown" in English

0.010 sec.

Examples of using "Brown" in a sentence and their english translations:

Banktaki kadın Bayan Brown.

The woman on the bench is Mrs. Brown.

Bayan Brown Japonca anlar.

Mrs. Brown understands Japanese.

Bay Brown bir doktordur.

Mr Brown is a doctor.

Bay Brown onun babasıdır.

Mr Brown is her father.

Bay Brown öğretmen mi?

Is Mr Brown a teacher?

Bay Brown gözlüğünü arıyor.

Mr. Brown is looking for his glasses.

Bay Brown mali danışmanımızdır.

Mr Brown is our financial adviser.

Onu Bay Brown zannettim.

I mistook him for Mr. Brown.

Onu Bay Brown sandım.

I took him for Mr Brown.

Brown bizim İngilizce öğretmenimizdir.

Brown is our English teacher.

Brown etrafının çevrildiğini gördü.

Brown saw that he was surrounded.

Brown kendisi kaçmak istemedi.

Brown himself did not want to escape.

- Bay Brown oğluna Çince öğrettirdi.
- Bay Brown oğluna Çince öğretti.

Mr. Brown made his son learn Chinese.

- Bay Brown bir doktor mu?
- Bay Brown bir doktor mudur?

Is Mr. Brown a doctor?

- Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.
- Sanırım o Bay Brown'dur.
- Bence o Bay Brown.
- Sanırım o Bay Brown.

I think he is Mr Brown.

O sırada Bay Brown hastaydı.

Mr Brown was sick at the time.

Bay Brown bizim sınıfın sorumlusu.

Mr Brown is in charge of our class.

Bay Brown meslektaşının başarısını kıskanıyor.

Mr Brown is jealous of his colleague's success.

Bay Brown kendi gözlüklerini arıyor.

Mr Brown is looking for his own glasses.

Bay Brown Harvard'da öğretmenlik yapıyor.

Mr Brown teaches at Harvard.

Bayan Hughes, bu Peter Brown.

Mrs. Hughes, this is Peter Brown.

O, Bay Brown, komitenin başkanı.

- He is Mr Brown, chairman of the committee.
- He's Mr. Brown, the chairman of the committee.

Bay Brown bizim sınıftan sorumludur.

Mr. Brown is in charge of our class.

Bay Brown bizim İngilizce öğretmenimizdir.

- Mr Brown is our English teacher.
- Mr. Brown is our English teacher.

Seni Bay Brown ile tanıştırayım.

Let me introduce you to Mr. Brown.

Bay Brown bir yün tüccarıdır.

Mr. Brown is a wool merchant.

Bay Brown ile tanışmanı istiyorum.

I'd like you to meet Mr. Brown.

Bay Brown ile iyi geçinir.

He's on good terms with Mr. Brown.

Bay Brown bize İngilizce öğretiyor.

Mr. Brown teaches us English.

Bay Brown bir doktor mu?

Is Mr. Brown a doctor?

Bayan Brown ile konuşabilir miyim?

May I talk to Ms. Brown?

Bayan Brown kadar genç değilim.

I am not as young as Miss Brown.

Bay Brown üst sınıfa aittir.

Mr Brown belongs to the upper class.

Matt Brown, Rita Lewis'in kocasıdır.

Matt Brown is Rita Lewis's husband.

Saldırganlar John Brown tarafından yönlendirilmiştir.

The attackers were led by John Brown.

Bay Brown ile konuşabilir miyim?

May I talk to Mr. Brown?

"Noeli anlamıyorum," dedi Charlie Brown.

"I don't understand Christmas," said Charlie Brown.

O zaman Bay Brown hastaydı

Mr Brown was ill back then.

Bay Brown büyükelçi sıfatıyla hareket ediyordu.

Mr Brown was acting in the capacity of ambassador.

Bay Brown, 15 Mayıs'ta İngiltere'ye gitti.

Mr Brown left for England on May 15.

Bay Brown bana senin adını verdi.

Mr Brown gave me your name.

Bay Brown Japonca'yı çok iyi konuşur.

Mr Brown speaks Japanese very well.

Bayan Brown, bir oyuncu gibi görünüyor.

Ms. Brown seems to be an actress.

Bay Brown göründüğü kadar yaşlı değildir.

Mr Brown is not as old as he looks.

Bayan Brown Japon yemekleri yemeye alıştı.

Miss Brown has gotten used to eating Japanese food.

Bir Bay Brown telefonda seni istiyor.

A Mr Brown wants you on the phone.

Brown adında bir adamı tanıyor musun?

Do you happen to know a man by the name of Brown?

Bay Brown yöneticinin yokluğunda işten sorumludur.

Mr. Brown is in charge of the business in the absence of the manager.

John'un Bay Brown ile konuştuğunu duydum.

- I heard John speak to Mr Brown.
- I heard John speak to Mr. Brown.

Bu Bay Brown tarafından yazılmış mektup.

This is the letter written by Mr. Brown.

Biz tiyatroda Mrs Brown ile karşılaştık.

We met Mrs. Brown at the theater.

Bir doktor Bay Brown muayene etti.

A doctor examined Mr. Brown.

Brown ve arkadaşları kaçmak zorunda bırakıldılar.

Brown and his friends were forced to flee.

Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.

Professor Brown explains things very well.

Bay Brown diye birinden telefon var.

It's a phone call from a Mr Brown.

Sen dışardayken Bay Brown seni görmeye geldi.

Mr Brown came to see you were out.

Sen dışardayken Bay Brown diye biri geldi.

- A Mr Brown came to see you when you were out.
- A Mr. Brown came to see you when you were out.

Bay Brown adında biri telefonda seni istiyor.

A Mr. Brown wants you on the phone.

Bayan Brown, siyaset üzerine bir kitap yazdı.

Mrs. Brown wrote a book on politics.

Bay Brown her zaman bir kitap taşır.

- Mr. Brown always carries a book with him.
- Mr Brown always carries a book.

Dün orada gördüğün adam Bay Brown idi.

- The man who you saw there yesterday was Mr Brown.
- The man that you saw there yesterday was Mr. Brown.
- The man you saw there yesterday was Mr Brown.

John Brown yaklaşık yirmi adamla birlikte saldırdı.

John Brown had attacked with about twenty men.

Amerikalı gazeteci Mr. Brown ile bir röportajı var.

He has an interview with American journalist Mr. Brown.

Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.

- Mr Brown always carries a book with him.
- Mr. Brown always carries a book with him.

Brown adında bir kişiden bir telefon çağrısı var.

There's a telephone call from a person named Brown.

Bay Brown geçen yıl bu sınıfın sorumluluğunu yüklendi.

- Mr Brown took charge of this class last year.
- Mr. Brown took charge of this class last year.

Snoopy ile karşılaştırıldığında, Charlie Brown Japonya'da hiç iyi bilinmemektedir.

Compared to Snoopy, Charlie Brown is not well known at all in Japan.

Bay Brown, Oregon'dan bir arkadaş, bizi yarın ziyaret edecek.

Mr. Brown, a friend from Oregon, will visit us tomorrow.

- Bayan Brown'la konuşabilir miyim?
- Bayan Brown ile konuşabilir miyim?

May I talk to Ms. Brown?

FBI, Matt Brown adında bir İngiliz diplomatın üzerinde gözetim gerçekleştirdi.

The FBI conducted surveillance on a British diplomat named Matt Brown.

John Brown bir terörist mi yoksa bir özgürlük savaşçısı mıydı?

Was John Brown a terrorist or a freedom fighter?

Brown ikizleri, son zamanlarda her ikisi de evlendi, bir parti düzenledi.

The Brown twins, both of whom got recently married, held a party.

Bayan Brown, o uygun şekilde yemek yemezse, kalıcı kilolu olacağı konusunda Beth'i uyardı.

Mrs. Brown warned Beth that if she didn't eat properly she would be permanently overweight.

Bayan Brown Beth'i eğer makul şekilde yemezse her zaman çok ağır olacağı konusunda uyardı.

Mrs. Brown warned Beth, that she will always be too heavy if she doesn't eat reasonably.

Dan Brown 1998 yılında " Dijital Kale"yi yayınlandı. O, beş yıl sonra başka bir best seller " Da Vinci Şifresi"ni tamamlandı.

In 1998, Dan Brown released "Digital Fortress". Five years later he completed another best seller, "The Da Vinci Code".