Translation of "Bilgisayarını" in English

0.013 sec.

Examples of using "Bilgisayarını" in a sentence and their english translations:

Bilgisayarını bozdu.

He ruined his computer.

Bilgisayarını beğeniyorum.

I like your computer.

Bilgisayarını kullanabilir miyim?

Can I use your computer?

Tom, bilgisayarını kapattı.

- Tom turned off his computer.
- Tom switched off his computer.
- Tom shut off his computer.
- Tom shut down his computer.
- Tom turned his computer off.
- Tom shut his computer off.

Tom bilgisayarını açtı.

Tom turned on his computer.

O, bilgisayarını programladı.

She programmed her computer.

Dizüstü bilgisayarını al.

Get your notebook.

Tom bilgisayarını çalıştıramıyor.

Tom can't get his computer to work.

Tom bilgisayarını başlatamıyor.

Tom can't get his computer to start up.

Bilgisayarını yeniden başlat.

Restart your computer.

Bilgisayarını tamir ettirdi.

He got his computer fixed.

öğretmenin bilgisayarını hackerlar hackleyecek

hackers will hack the teacher's computer

Tom bilgisayarını prize taktı.

Tom plugged in his computer.

Bilgisayarını yeniden başlatman gerekiyor.

- You must reboot your computer.
- You need to reboot your computer.

Tom'un bilgisayarını kontrol ettim.

I checked Tom's computer.

Tom bilgisayarını yeniden başlattı.

Tom restarted his computer.

- Bilgisayarınızı getirin.
- Bilgisayarını getir.

Bring your computer.

Tom dizüstü bilgisayarını kapattı.

Tom shut his laptop.

Bilgisayarını kullanmama izin ver.

Let me use your computer.

Tom, Mary'nin bilgisayarını çaldı.

Tom stole Mary's computer.

Tom Mary'nin bilgisayarını kullanıyor.

Tom is using Mary's computer.

Tom dizüstü bilgisayarını çıkardı.

Tom pulled out his laptop.

Eski bilgisayarını kime verdin?

Who did you give your old computer to?

Sami, Leyla'nın bilgisayarını hackledi.

Sami hacked Layla's computer.

Bilgisayarını tamir ettirmek istedi.

He wanted to get his computer fixed.

- İlk bilgisayarını 1994'te aldı.
- İlk bilgisayarını 1994'te satın aldı.

He bought his first computer in 1994.

Bilgisayarını getirdiğin için teşekkür ederim.

Thank you for bringing your computer.

Bir saniyeliğine bilgisayarını kullanabilir miyim?

Can I use your computer for a second?

Eski bilgisayarını Tom'a vermeni öneririm.

- I suggest you give your old computer to Tom.
- I suggest that you give your old computer to Tom.
- I suggest you give Tom your old computer.
- I suggest that you give Tom your old computer.

Tom Mary'ye dizüstü bilgisayarını verdi.

Tom gave Mary his notebook.

Tom dizüstü bilgisayarını yerine koydu.

Tom put his notebook away.

Bilgisayarını doğru kullanmazsan, iyi çalışmaz.

If you abuse your computer, it won't work well.

Emily bilgisayarını kullanmama izin verdi.

Emily permitted me to use her computer.

Tom bana bilgisayarını kullanabileceğimi söyledi.

- Tom told me that I could use his computer.
- Tom told me I could use his computer.

Her öğrenci kendi bilgisayarını kullanır.

Each student uses their own computer.

Tom dizüstü bilgisayarını evde bıraktı.

Tom left his laptop at home.

Bilgisayarını yeniden başlatmayı denedin mi?

Have you tried restarting your computer?

Tom'a bilgisayarını kullanabilip kullanamayacağımı sordum.

I asked Tom if I could use his computer.

Tom bana bilgisayarını ödünç verdi.

Tom lent me his computer.

Tom, Mary'yi bilgisayarını çalmakla suçladı.

Tom accused Mary of stealing his computer.

Tom eski bilgisayarını elden çıkardı.

Tom got rid of his old computer.

Bana bilgisayarını ödünç verir misin?

Can you lend me your computer?

Tom Mary'ye bilgisayarını nereden aldığını sordu.

Tom asked Mary where she'd bought her computer.

Tom her zaman bilgisayarını açık bırakır.

Tom always leaves his computer on.

Tom onun bilgisayarını kullanmama izin verdi.

- Tom let me use his computer.
- Tom allowed me to use his computer.

Tom'un bilgisayarını nereden satın aldığını bilmiyorum.

I don't know where Tom bought his computer.

Tom genelde bilgisayarını kullanmama izin verir.

Tom often lets me use his computer.

- Bilgisayarını kendi topladı.
- Kendine bilgisayar topladı.

He built his own computer.

- Kendine bilgisayar toplayacak.
- Bilgisayarını kendi toplayacak.

He is going to build his own computer.

- Bilgisayarına tekrar kavuştu.
- Bilgisayarını geri aldı.

He got his computer back.

- Bilgisayarının tüm parçalarını söktü.
- Bilgisayarını söktü.

- He took apart his computer.
- He disassembled his computer.

Bilgisayarını çalıştırmak için gerekli olanın tümü oydu.

That was all he needed to operate his computer.

Hâlâ eski bilgisayarını Tom'a vermemi istiyor musun?

Do you still want me to give Tom your old computer?

Gerçekten senin bilgisayarını Tom'a vermemi istiyor musun?

Do you really want me to give your computer to Tom?

Tom'un dizüstü bilgisayarını kimin çaldığını biliyor musun?

Do you know who stole Tom's laptop?

Tom dizüstü bilgisayarını çıkardı ve yazmaya başladı.

Tom took out his notebook and started writing.

Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.

Mary keeps her laptop with her at all times.

Tom eski bilgisayarını bir gitarla takas etti.

Tom traded his old computer for a guitar.

Çok hayal kırıklığına uğradım, Mary bilgisayarını onaramadı.

Much to my disappointment, Mary failed to repair the computer.

Bilgisayarını bir süre kullanabilip kullanamayacağımı merak ediyordum.

I was wondering if I could use your computer for a while.

Tom tamir edilmesi için bilgisayarını içeri götürdü.

Tom took his computer in to be repaired.

Tom'un yeni bilgisayarını nereden aldığını biliyor musunuz?

Do you know where Tom bought his new computer?

Tom beyin bilgisayarını çalan kişiyi biliyor musun

Do you know who stole Tom's laptop?

Tom yatağına oturdu ve dizüstü bilgisayarını açtı.

Tom sat on his bed and opened his laptop.

Mary'nin bilgisayarını nereden aldığını Tom'un bildiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom knows where Mary bought her computer.
- I don't think that Tom knows where Mary bought her computer.

Tom'a Mary'nin eski bilgisayarını almaması gerektiğini söyledim.

I told Tom he shouldn't buy Mary's old computer.

Tom'a Mary'nin eski bilgisayarını satın almamasını söyledim.

- I told Tom he shouldn't buy Mary's old computer.
- I told Tom not to buy Mary's old computer.

- Sami, bilgisayarını Leyla'ya verdi.
- Sami'nin bir bilgisayarı vardı ve onu Leyla'ya verdi.
- Sami kendi bilgisayarını Leyla'ya verdi.

Sami gave Layla his computer.

Tom Mary'ye ona bilgisayarını kullandırdığı için teşekkür etti.

Tom thanked Mary for letting him use her computer.

Tom, Mary'ye John'ın eski bilgisayarını almamasını tavsiye etti.

Tom advised Mary not to buy John's old computer.

Mary onun dizüstü bilgisayarını sormadan aldığı için Tom kızgın.

Tom is angry because Mary borrowed his laptop without asking.

Ona kullanmamasını söylemesine rağmen, Tom Mary'nin bilgisayarını kullanmaya karar verdi.

Tom decided to use Mary's computer even though she had told him not to.

- Tom dizüstü bilgisayarını kapatıp ayağa kalktı.
- Tom laptopunu kapattı ve ayağa kalktı.

Tom closed his laptop and stood up.

Hey! Burada Uygurca konuşan bir Amerikalı var. Bilgisayarını araştırmak için çabuk buraya gel.

Hey! There's an American who speaks Uyghur here! Hurry up and get over here to inspect his computer!

Hey! Burada bir Uygurca konuşan Amerikalı varmış! Acele edin, buraya gelip onun bilgisayarını kontrol edin.

Hey! There's an American who speaks Uyghur here! Hurry up and get over here to inspect his computer!