Translation of "Ayakları" in English

0.005 sec.

Examples of using "Ayakları" in a sentence and their english translations:

Hızlı küçük ayakları,

His quick little feet,

Büyük ayakları var.

She has long feet.

Ayakları ayrık durdu.

He stood with his feet wide apart.

Onun ayakları kirli.

- Their feet are dirty.
- His feet are dirty.

Onun ayakları uyuşmuştu.

His feet were asleep.

Onların ayakları kirli.

Their feet are dirty.

Tom'un ayakları çıplaktı.

- Tom's feet were bare.
- Tom was barefoot.

Tom'un ayakları soğuktu.

Tom's feet were cold.

Tom'un ayakları ıslandı.

Tom's feet got wet.

Küçük ayakları var.

She has small feet.

Ayakları kırık sandalyeleri at.

Throw away the chairs whose legs are broken.

Onun küçük ayakları var.

He has small feet.

Tom'un ayakları gerçekten büyük.

Tom's feet are really big.

Onun küçücük ayakları var.

She has tiny feet.

Onun büyük ayakları var.

He has big feet.

Tom'un büyük ayakları var.

Tom has big feet.

Tom'un ayakları karda battı.

Tom's feet sank in the snow.

Tom'un minik ayakları var.

Tom has tiny feet.

Ben ayakları içe basanım.

I'm pigeon-toed.

Tom'un ayakları pis kokuyor.

Tom's feet stink.

Tom'un küçük ayakları var.

Tom has small feet.

Cambaz ayakları üzerinde yürüyebilir misin?

Can you walk on stilts?

Tom ayakları suda iskelede oturdu.

Tom sat on the pier with his feet in the water.

Tom'un büyük ayakları var mı?

Does Tom have big feet?

Onun ayakları su içinde sallanıyordu.

Her feet dangled in the water.

Tom'un elleri ve ayakları bağlıydı.

Tom's hands and feet were tied.

İflasından sonra yeniden ayakları üzerinde duramadı.

After his bankruptcy, he wasn't able to get back on his feet.

Tom elleri ve ayakları felçli biri.

Tom is a quadriplegic.

- Tom'un düz ayakları vardı.
- Tom düztabandır.

Tom has flat feet.

Tom çorap giymiyordu, bu yüzden ayakları üşüyordu.

Tom wasn't wearing socks, so his feet were cold.

- Lafı ağzında geveleme.
- Saçmalama.
- Bırak bu ayakları.

Don't beat around the bush.

O ne zaman kendi ayakları üzerinde durabilecek?

When will he be able to stand on his own feet?

Ve şu andaki gördüğünüz kısımda İsa'nın ayakları görünmüyor

And the part you see at the moment does not show the feet of Jesus

İnşallah, Tom yakında geri kendi ayakları üzerinde olacak.

Hopefully, Tom will be back on his feet soon.

Çocuklardan bazıları ayakları üstünde kalmak için çok zayıftı.

Some of the children were too weak to stay on their feet.

Tom büyüdü ve artık kendi ayakları üzerinde durabilir.

Tom has grown up and can stand on his own feet now.

Bu benim kedim değil. Benimkinin beyaz ayakları var.

This is not my cat. Mine has white feet.

İş yerinde uzun bir günden sonra onun ayakları yorgundu.

Her feet were tired after a long day at work.

Her şeyden önce ayakları yere basmayan kızın yanına gidelim.

First things first, let's go to the girl with her head in the clouds.

Oradaki bölüm kapı fakat dikkat edin diğer havarilerin ayakları görünüyor

The section there is the door, but be careful, other apostles' feet are visible

- Tom ayakları yere basan bir aile adamıdır.
- Tom gerçekçi bir aile adamıdır.

Tom is a down-to-earth family man.

Tom bir süre fena hâlde borç içindeydi ama tekrar kendi ayakları üzerinde duruyor.

Tom was badly in debt for a while, but he's on his feet again.

Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.

Bir çalışma ile ulaşılan sonuç "ayaklarının pis koktuğunu düşünen insanların kötü kokan ayakları vardır; ayaklarının kötü kokmadığını düşünen insanların yoktur."

The conclusion reached by a study is "People who think their feet are smelly, have smelly feet; people who think they aren't, don't."

Orada uykuya daldı ve o uyurken, onun tahta ayakları yanmaya başladı. Yavaş yavaş, çok yavaş, onlar karardı ve küle döndü.

There he fell asleep, and while he slept, his wooden feet began to burn. Slowly, very slowly, they blackened and turned to ashes.