Translation of "üzerimde" in English

0.007 sec.

Examples of using "üzerimde" in a sentence and their english translations:

- Bende.
- Üzerimde.
- Yanımda.

I have it with me.

Üzerimde şort vardı.

I had shorts on.

- Üzerimde bozuk para yok.
- Üzerimde hiç bozuk param yok.

- I have no small change on me.
- I don't have any small change on me.

Üzerimde hiç para yok.

I don't have any money on hand.

Üzerimde çok param yok.

- I don't have a lot of money on me.
- I don't have very much money on me.

Üzerimde kötü etki bırakıyorsun.

You're a bad influence on me.

Üzerimde bozuk para yok.

I have no small change on me.

Üzerimde kot pantolonum vardı.

I had jeans on.

Üzerimde hiçbir şeyim yok.

I have nothing on.

Bugün üzerimde hiç para yok.

I don't have any money on me today.

Üzerimde herhangi bir giysim yok.

I don't have any clothes on.

Üzerimde hiç bozuk param yok.

- I have no small change on me.
- I have no small change about me.
- I don't have any small change on me.

Üzerimde hiç nakit para yok.

I don't have any cash about me.

Bugün üzerimde kot pantolonum var.

I have jeans on today.

Bu kitap benim çok üzerimde.

This book is far above me.

Bu ceket üzerimde bol görünüyor.

This coat looks loose on me.

Üzerimde sadece üç dolar var.

I only have three dollars on me.

Bu elbiseyi üzerimde denemek istiyorum.

I'd like to try this dress on.

Bu elbise üzerimde iyi görünüyor mu?

Does this dress look good on me?

O benim üzerimde büyük bir etkiydi.

He was a great influence on me.

Bu, benim üzerimde olan tüm paradır.

This is all the money I have on me.

Üzerimde belirli bir miktar para var.

I have a certain amount of money on me.

O, benim üzerimde bir avantaja sahiptir.

She has an advantage over me.

Üzerimde bulunan tüm parayı dilenciye verdim.

I gave the beggar all the money I had on me.

O zaman benim üzerimde para yoktu.

I had no money on me at that time.

Bir piyanist olarak o benim çok üzerimde.

As a pianist, he is far above me.

Onun benim üzerimde harika duracağına bahse girerim.

I bet that would look great on me.

Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı.

It had a profound effect on me.

Tom üzerimde hiç nakit olup olmadığını sordu.

Tom asked me if I had any cash on me.

Tom'un benim üzerimde kötü bir etkisi var.

Tom is a bad influence on me.

Bu mantoyu beğendim. Onu üzerimde deneyebilir miyim?

I like this overcoat. May I try it on?

- Yanımda para yok.
- Üzerimde hiç param yok.

I have no money on me.

- Hiç baskı hissetmiyorum.
- Üzerimde hiç baskı hissetmiyorum.

I don't feel any pressure.

Arkadaşım Güneş şimdi ve her zaman üzerimde parlar.

My friend Sun shine on me now and ever.

Onun konuşması benim üzerimde iyi bir izlenim bıraktı.

His speech made a good impression on me.

Korkarım ki şu anda üzerimde yeterli param yok.

- I'm afraid I don't have enough money on me at this time.
- I'm afraid that I don't have enough money on me at this time.

O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor

He usually wants to practise his English on me.

Şu an üzerimde olan tüm parayı sana ödünç vereceğim.

- I will lend you what little money I have now.
- I'll lend you all the money I have on me now.

Ne yazık ki üzerimde o kadar çok param yok.

Unfortunately, I don't have so much money on me.

- Bu elbiseyi denemek istiyorum.
- Bu elbiseyi üzerimde denemek istiyorum.

I'd like to try this dress on.

Tom Mary'nin benim üzerimde kötü bir etkisi olduğunu söylüyor.

Tom says Mary has been a bad influence on me.

Tom senin benim üzerimde kötü bir etki olduğunu söylüyor.

Tom says you're a bad influence on me.

Şu anda sana borcumu ödemek için üzerimde yeterli param yok.

I don't have enough money on me right now to pay you what I owe you.

- Sizin sesiniz beni sakinleştiriyor.
- Sesinizin üzerimde yatıştırıcı bir etkisi var.

Your voice soothes me.

- O renk bana güzel görünmüyor.
- O renk benim üzerimde iyi görünmüyor.

- That color doesn't look good on me.
- That colour doesn't look good on me.

- Şu anda üzerimde sadece üç dolarım var.
- Şu anda yanımda sadece üç dolarım var.

I only have three dollars on me now.