Translation of "üne" in English

0.008 sec.

Examples of using "üne" in a sentence and their english translations:

İyi bir üne sahip.

He has a good reputation.

O iyi bir üne sahiptir.

He has a good reputation.

Tom kötü bir üne sahip.

Tom has a dubious reputation.

Profesörümüz iyi bir üne sahiptir.

Our professor has a good reputation.

Tom dindar bir üne sahipti.

Tom had a pious reputation.

Tom kötü bir üne sahiptir.

Tom has a bad reputation.

O dürüstlük biçiminde bir üne sahiptir.

He has a reputation for integrity.

Ben korumak için bir üne sahibim.

I have a reputation to protect.

O, çalışması sayesinde sonsuz üne ulaştı

She attained everlasting fame through her work.

Şu çocuk epeyce bir üne sahip.

That boy has quite a reputation.

O, düzenbazlığıyla kötü bir üne sahiptir.

He has bad reputation of being dishonest.

Tom şiddet konusunda bir üne sahiptir.

Tom has a reputation for violence.

O dikkatsizlik için bir üne sahipti.

He had a reputation for carelessness.

Sıkıntıya rağmen, mimar dünya çapında üne ulaştı.

Despite adversity, the architect achieved worldwide fame.

Hitler en kötü üne sahip diktatörlerden biridir.

Hitler is one of the most notorious dictators.

O iyi bir üne sahip bir adam.

He is a man of good reputation.

Nereye giderse gitsin iyi bir üne sahiptir.

He has a good reputation no matter where he goes.

Sahtekâr olma konusunda kötü bir üne sahiptir.

He has a bad reputation of being dishonest.

O bir ressam olarak uluslararası üne sahiptir.

She has international renown as a painter.

Tom bazı bölgelerde çok kötü bir üne sahip.

Tom has a very bad reputation in certain quarters.

Köpekbalıkları kana susamış olmalarıyla kötü bir üne sahiptirler.

- Sharks are infamous for their bloodthirsty natures.
- Sharks are notorious for having a thirst for blood.

Kullanılmış araba satıcıları kötü üne sahip bir güruhtur.

Used car salesmen are a disreputable bunch.

Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.

Tom has a very bad reputation around town.

Tom kimsenin tavsiyesi asla dinlemeyen bir üne sahiptir.

Tom has a reputation of never listening to anybody's advice.

Asya orman kırkayağı, korkutucu bir üne ve yüzyıllar boyu

The Asian forest centipede is a creature of nightmare

Tom her zaman geç kaldığı için bir üne sahiptir.

Tom has a reputation for always being late.

O karar vermek için uzun bir zaman ayırdığından dolayı bir üne sahiptir.

He has a reputation for taking a long time to make up his mind.

- O firma iyi bir üne sahiptir.
- O firmanın iyi bir ünü var.

That firm has a good reputation.

- O adam kötü bir üne sahiptir.
- O adamın kötü bir şöhreti var.

That man has a bad reputation.

- Tom ilerleyen yaşlarında üne kavuştu.
- Tom hayatının son dönemlerine kadar ünlü değildi.

Tom didn't become famous until late in his life.

- O, o insanlar tarafından iyi konuşulur.
- O, o insanlar arasında iyi bir üne sahiptir.

He is well spoken of by those people.

- Tom işleri asla zamanında yaptırmayan bir üne sahip.
- Tom işleri asla zamanında yaptırmamakla ünlüdür.

Tom has a reputation of never getting things done on time.

- Tom çok çabuk ünlendi.
- Tom çok hızlı üne kavuştu.
- Tom çok hızlı ünlü oldu.

Tom got famous very quickly.

CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.

Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths.