Translation of "ölmeyecek" in English

Ölmeyecek.

She will not die.

Tom ölmeyecek.

- Tom isn't going to die.
- Tom won't die.

Kimse ölmeyecek.

Nobody's going to die.

Onlar ölmeyecek.

They won't die.

Tom ölmeyecek

Tom won't die.

Tom açlıktan ölmeyecek.

Tom will not starve.

Hiç kimse ölmeyecek.

- No one is going to die.
- Nobody's going to die.

O hiç ölmeyecek.

- He will never die.
- She will never die.

Dan asla ölmeyecek.

Dan will never die.

O açlıktan ölmeyecek.

He won't starve to death.

O asla ölmeyecek.

She will never die.

Tom çlıktan ölmeyecek.

Tom won't starve to death.

Ama Berberi asla ölmeyecek.

But Berber will never die.

Sen yaşarken baban ölmeyecek.

Your father will never be dead while ever you're alive.

İyi haber ölmeyecek olmandır.

The good news is that you're not going to die.

Tom muhtemelen yakın zamanda ölmeyecek.

Tom is unlikely to die anytime soon.

Tom muhtemelen bu gece ölmeyecek.

Tom probably won't die tonight.

O ölmeyecek. Bir at kadar güçlü.

He won't die. He is as strong as a horse.

Ne kadar kötü olursa olsun, o bu hastalıktan ölmeyecek.

No matter how bad it gets, she won't die from that disease.

Ne kadar kötü olursa olsun, o, o tür hastalıktan ölmeyecek.

No matter how bad it gets, she won't die of that kind of sickness.