Translation of "ölüme" in English

0.008 sec.

Examples of using "ölüme" in a sentence and their english translations:

O ölüme mahkûm.

She is on death row.

Hepiniz ölüme mahkumsunuz.

You're all doomed.

Köpek ölüme yakındır.

The dog is close to death.

Tom ölüme yakın.

Tom is near death.

Mary ölüme yakın.

Mary is near death.

Ölüme çok yaklaştım.

I came pretty close to dying.

Eziyet ve ölüme gönderiyor.

to their persecution and death.

Tom ölüme terk edildi.

Tom was left for dead.

Sen bizi ölüme gönderiyorsun.

You send us to death.

Tom ölüme mahkûm edildi.

Tom was condemned to death.

Onu ölüme terk ettik.

We gave him up for dead.

Onu ölüme terk edemezdim.

I couldn't leave her to die.

Yaşlı adam ölüme yakın.

The old man is near death.

Onu ölüme terk ettiler.

They left him for dead.

O, ölüme terk edildi.

He was given up for dead.

Fadıl ölüme mahkum edilecek.

Fadil will be sentenced to death.

Sami ölüme mahkûm edildi.

Sami was sentenced to death.

Ben ölüme mahkum edildim.

I was sentenced to death.

Tom çölde ölüme terk edildi.

Tom was left for dead in the desert.

Yargıç onu ölüme mahkûm etti.

The judge condemned him to death.

Beni burada ölüme terk edemezsin.

You can't just leave me here to die.

Mahkeme onu ölüme mahkum etti.

The court sentenced him to death.

Bu adam ölüme mahkûm edilmelidir.

That man should be sentenced to death.

Ben onları ölüme terk edemem.

I couldn't leave them to die.

Ben onu ölüme terk edemedim.

I couldn't leave him to die.

Tom muhtemelen ölüme mahkûm edilecek.

Tom is likely to be sentenced to death.

Sami, Leyla'yı ölüme terk etti.

Sami kicked Layla to death.

- Tom'un ölüme yakın bir deneyimi oldu.
- Tom ölüme yakın bir deneyim yaşadı.

Tom had a near-death experience.

Dikkatsiz araba kullanması onu ölüme götürdü.

His reckless driving brought about his death.

Kurban dövülmüş ve ölüme terk edilmiş.

The victim had been beaten up and left for dead.

- Ölüme çare yok.
- Ölümün ilacı yok.

There's no cure for death.

Test pilotları sürekli ölüme meydan okuyor.

Test pilots are constantly tempting fate.

Her ikisi de ölüme mahkûm edildi.

They were both sentenced to death.

Sami daha sonra ölüme mahkum edildi.

Sami was later sentenced to death.

Sami zehirli iğneyle ölüme mahkum edildi.

Sami was sentenced to die by lethal injection.

Devamında ölüme kadar giden bir yolu vardır

there is a way to death

Şimdi şiddet ve ölüme dayalı protestolar görüyoruz.

Now we see protests based on violence and death.

Tom dün gece iki kez ölüme yaklaştı.

Tom came close dying twice last night.

O vuruldu ve sokakta ölüme terk edildi.

He was shot and left to die in the street.

Mahkeme adamı öldürücü iğneyle ölüme mahkûm etti.

The court condemned the man to death by lethal injection.

Fadıl, Dania cinayeti nedeniyle ölüme mahkûm edildi.

Fadil was sentenced to death for the murder of Dania.

Leyla ölüme mahkum edilen ilk göçmen kadındı.

Layla was the first immigrant woman sentenced to death.

Sapıklık bazen insanların ölüme mahkum edildiği bir suçtu.

Heresy was a crime for which people were sometimes sentenced to death.

Ya hayata tutun ya da ölüme teslim ol.

Get busy living or get busy dying.

Sigara içmek yavaş ve ağrılı bir ölüme neden olabilir.

Smoking can cause a slow and painful death.

Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.

By midwinter, it can survive for weeks in this deathlike state.

- O gıyaben ölüme mahkum edildi.
- O gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı

She was sentenced to death in absentia.

Tom Jackson'ın suçu kanıtlandı, ölüme mahkum edildi ve idam edildi.

Tom Jackson was convicted, sentenced to death, and executed.

Yaklaşık üç yüzyıldır Avrupa, ölüme karşı tavırları onlara tehlikeli bir üstünlük

For nearly three centuries, Europe had been terrorised by Scandinavian warriors, whose

Doktorların yapması gereken şey hayatları kurtarmak ve ölüme karşı mücadele etmek.

What doctors should do is to save lives and fight against death.

ABD'de, morfin türevi ilaçlar trafik kazalarından daha fazla ölüme neden olmaktadır.

In the USA, opioids claim more victims than traffic accidents.

- Kaza birçok ölüme neden oldu.
- Kaza çok sayıda ölümlere neden oldu.

The accident has caused many deaths.

Küçücük birşey olabilir uygun şartlar ve tedavi sağlanmaz ise ölüme kadar gidebilir

It may be a small thing, if the appropriate conditions and treatment are not provided, it can go until death.

- Hiç yakın bir ölüm deneyimi yaşadın mı?
- Hiç ölüme yakın bir deneyim yaşadınız mı?

Have you ever had a near death experience?

- Belki kendini tehlikeye atmamalısın.
- Belki risk almamalısın.
- Belki riske girmemelisin.
- Belki ölüme meydan okumamalısın.

Maybe you shouldn't tempt fate.

Ölüme yakın deneyiminden sonra Tom daha sevgi dolu ve daha ön yargısız bir insan olmuştu.

After his near-death experience, Tom was a much more loving and less judgemental person.

Şistozomiazis milyonlarca insanı etkileyen ve ağır sakatlıklara ve hatta ölüme yol açabilen tropikal bir hastalıktır.

Schistosomiasis is a tropical disease that affects millions of people and may lead to severe disabilities or even death.

Dr. Sadık o ölüme neyin neden olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını daha sonra itiraf etti.

Dr. Sadiq admitted later he had no idea what caused that death.

- Tom geçen yaz yakın bir ölüm deneyimi yaşadı.
- Tom geçen yaz ölüme yakın bir deneyim yaşadı.

Tom had a near death experience last summer.

- O elden ayaktan düştü.
- Onun bir ayağı çukurda.
- Onun bir gözü toprağa bakıyor.
- Onun bir ayağı mezarda.
- O, ölüme yaklaştı.

He's got one foot in the grave.