Translation of "öğretmeni" in English

Öğretmeni seviyorum.

I like the teacher.

Öğretmeni olacağım.

I will be his teacher.

- Tom Fransızca öğretmeni.
- Tom bir Fransızca öğretmeni.

Tom is a French teacher.

O, öğretmeni seviyor.

She likes the teacher.

Çocuklar öğretmeni dinliyorlardı.

The children were listening to the teacher.

O, öğretmeni dinlemez.

She doesn't listen to her teacher.

Babam İngilizce öğretmeni.

My father is an English language teacher.

Öğretmeni ile yattı.

He slept with his teacher.

Mr Yamada Fizik öğretmeni mi yoksa kimya öğretmeni mi?

Is Mr Yamada a physics or a chemistry teacher?

Bir ortaokul öğretmeni ile.

a secondary school teacher.

İngilizce öğretmeni olmak istiyorum.

I would like to be an English teacher.

Betty bir dans öğretmeni.

Betty is a dancing teacher.

Her çocuk öğretmeni selamladı.

Every child bowed to the teacher.

O, öğretmeni ziyaret etti.

She visited the teacher.

Başarısızlığı için öğretmeni suçladı.

He blamed the teacher for his failure.

Onu öğretmeni bile anlamadı.

Even his teacher didn't understand him.

Onun öğretmeni onu övdü.

Her teacher praised her.

Onların sınıf öğretmeni kimdir?

Who is their homeroom teacher?

Annem bir psikoloji öğretmeni.

My mother is a psychology teacher.

Tom öğretmeni taklit ediyor.

- Tom is imitating the teacher.
- Tom's imitating the teacher.

Mary bir anaokulu öğretmeni.

Mary is a kindergarten teacher.

O bir İtalyanca öğretmeni.

He's an Italian teacher.

O bir yoga öğretmeni.

She's a yoga teacher.

Öğrencilerden hiçbiri öğretmeni dinlemiyordu.

None of the students were listening to the teacher.

Tom bir keman öğretmeni.

Tom is a violin teacher.

İngilizce öğretmeni olmak isterdim.

I would like to be an English teacher.

O, o öğretmeni seviyor.

He likes that teacher.

Fransızca öğretmeni olmak istiyorum.

I want to become a French teacher.

O, öğretmeni hiç dinlemez.

She never listens to the teacher.

O, öğretmeni ikna etti.

She convinced the teacher.

Japonca öğretmeni olmak istiyorum.

I want to become a teacher of Japanese.

Fen bilgisi öğretmeni misiniz?

Are you the science teacher?

Tom bir anaokulu öğretmeni.

Tom is a kindergarten teacher.

Tom bir müzik öğretmeni.

Tom is a music teacher.

Tom bir ortaokul öğretmeni.

Tom is a middle school teacher.

Mary bir lise öğretmeni.

Mary is a high school teacher.

Ben vekil öğretmeni sevmiyorum.

I don't like the substitute teacher.

O bir İngilizce öğretmeni.

- He is a teacher of English.
- He is an English teacher.

Tom öğretmeni tarafından azarlandı.

Tom got scolded by the teacher.

Tom Mary'nin Fransızca öğretmeni.

Tom is Mary's French teacher.

Tom bir yoga öğretmeni.

Tom is a yoga teacher.

Tom bir dans öğretmeni.

- Tom is a dance teacher.
- Tom is a dancing teacher.

Tom bir tarih öğretmeni.

Tom is a history teacher.

Ben Fransızca öğretmeni değilim.

I'm not a French teacher.

Tom bir şan öğretmeni.

Tom is a singing teacher.

Tom'un Fransızca öğretmeni kimdir?

Who's Tom's French teacher?

Ben onun öğretmeni olacağım.

I will be her teacher.

Ben onların öğretmeni olacağım.

I will be their teacher.

Tom bir ilkokul öğretmeni.

Tom is an elementary school teacher.

Fransızca öğretmeni olduğunu düşündüm.

- I thought you were a French teacher.
- I thought that you were a French teacher.

Tom bir piyano öğretmeni.

Tom is a piano teacher.

Tom, Mary'nin özel öğretmeni.

Tom is Mary's private tutor.

Tom beden eğitimi öğretmeni.

- Tom is a PE teacher.
- Tom is a physical education teacher.
- Tom is a phys ed teacher.

O, öğretmeni dikkatlice dinliyor.

- She carefully listens the teacher.
- He carefully listens the teacher.

- Lise öğretmeni olduğunuz doğru mu?
- Lise öğretmeni olduğun doğru mu?

- Is it true you're a high school teacher?
- Is it true that you're a high school teacher?

İşte size bir ortaokul öğretmeni,

And there is the secondary school teacher,

İngilizce dersi sırasında öğretmeni dinledik.

We listened to the teacher during the English lesson.

Bir lise öğretmeni ile evlidir.

He is married to a high school teacher.

Bir İngilizce öğretmeni olarak kalifiyedir.

He is qualified as an English teacher.

Bay Smith İngilizce öğretmeni midir?

Is Mr. Smith an English teacher?

O bir spor salonu öğretmeni.

She's a gym teacher.

Öğrenciler öğretmeni duyamamış gibi davrandı.

The students pretended that they couldn't hear the teacher.

Lise öğretmeni olduğun doğru mu?

Is it true you're a high school teacher?

Tom bir beden eğitimi öğretmeni.

Tom is a gym teacher.

Bayan Smith İngilizce öğretmeni mi?

Is Mrs. Smith an English teacher?

Cevabım öğretmeni hayal kırıklığına uğrattı.

The teacher was disappointed at my answer.

Tom başarısızlığı için öğretmeni suçladı.

Tom blamed the teacher for his failure.

İspanyolca öğretmeni olmayı çok istiyordu.

He wanted very much to become a teacher of Spanish.

Bir piyano öğretmeni olmak istedim.

I wanted to be a piano teacher.

Bir Fransızca öğretmeni olmak isterim.

I'd like to become a French teacher.

Kimin öğretmeni Birleşik Krallık'tan geliyor?

Whose teacher is coming from the United Kingdom?

Tom'un iyi bir öğretmeni vardı.

Tom had a good teacher.

Tom bir fen bilgisi öğretmeni.

Tom is a science teacher.

Bütün sınıf yeni öğretmeni bekledi.

All the class waited for the new teacher.

Sınıf, yeni öğretmeni kabul etti.

The class accepted the new teacher.

Sanat öğretmeni gece resim yapar.

The art teacher paints at night.

Tom bir Fransızca öğretmeni mi?

Is Tom a French teacher?

Tom hala Fransızca öğretmeni mi?

Is Tom still a French teacher?

Fransızca öğretmeni, öğrencisinin sorusuyla afalladı.

The French teacher was stumped by her student's question.

Hâlâ bir keman öğretmeni misin?

Are you still a violin teacher?

Tom iyi bir müzik öğretmeni.

Tom is a good music teacher.

Tom bir Fransızca öğretmeni değil.

Tom isn't a French teacher.

Bir Fransızca öğretmeni olduğunu düşündüm.

- I thought you used to be a French teacher.
- I thought that you used to be a French teacher.

Tom'a bir Fransızca öğretmeni buldum.

I've found Tom a French teacher.

Tom bir Fransızca öğretmeni değildi.

Tom wasn't a French teacher.

Tom bir Fransızca öğretmeni oldu.

Tom became a French teacher.

Tom, Mary'nin eski Fransızca öğretmeni.

Tom is Mary's former French teacher.

Tom, Mary'nin Fransızca öğretmeni değil.

Tom isn't Mary's French teacher.

Tom, Fransızca öğretmeni olmak istemiyor.

Tom doesn't want to be a French teacher.

Tom, Fransızca öğretmeni olmak istemedi.

Tom didn't want to be a French teacher.

Tom, Fransızca öğretmeni olmak istedi.

Tom wanted to be a French teacher.

Tom'un babası bir yüzme öğretmeni.

Tom's father is a swimming teacher.

Tom keman öğretmeni, değil mi?

Tom is a violin teacher, isn't he?

Tom tarih öğretmeni, değil mi?

Tom is a history teacher, isn't he?