Translation of "çorbayı" in English

Çorbayı dökme.

Don't spill the soup.

Çorbayı karıştır.

Stir the soup.

Çorbayı karıştırdım.

I stirred the soup.

Tom çorbayı karıştırdı.

Tom stirred the soup.

O çorbayı kokluyor.

He is smelling the soup.

Ben çorbayı severim.

I love soup.

Kimse çorbayı sevmedi.

Nobody liked the soup.

O, çorbayı kokluyor.

He smells the soup.

Tom çorbayı bitirdi.

Tom finished off the soup.

Bu çorbayı sevmiyorum.

I don't like this soup.

Çorbayı gerçekten sevdim.

I really liked the soup.

Çorbayı ısıtır mısın?

Will you warm up the soup?

Soğumadan iç çorbayı.

Eat the soup before it gets cold.

Bu çorbayı nasıl yaptın?

How did you make this soup?

Çorbayı yemedim ve yemeyeceğim.

I haven't eaten the soup and I won't.

Kaynayıncaya kadar çorbayı karıştırın.

Stir the soup until it boils.

Bu çorbayı nasıl yapıyorsun?

How do you make this soup?

- Çorban soğumasın.
- Çorbayı soğutma.

Don't let the soup get cold.

Çorbayı soğuk içmek istemezsin.

You wouldn't want to drink the soup cold.

Tom çorbayı bir kaşıkla karıştırdı.

Tom stirred the soup with a spoon.

Bu çorbayı yapmak çok basit.

This soup is very simple to make.

Ben çorbayı büyük tencerede pişiririm.

I cook soup in a big pot.

Akşam yemeği için soğuk çorbayı ısıttı.

She heated up the cold soup for supper.

Bay Jones eşinin yaptığı çorbayı tadıyor.

- Mr Jones is tasting the soup his wife made.
- Mr. Jones is tasting the soup his wife made.

İyi bir aşçı dünkü çorbayı atmaz.

A good cook doesn't throw out yesterday's soup.

- Çorba içerken gürültü yapmamalısın.
- Çorbayı höpürdeterek içmemelisin.

You shouldn't make any noise when you eat soup.

Tom çorbayı büyük bir teneke kaseye döktü.

Tom poured the soup into a large tin cup.

Çorbayı deneyin ve tadına göre tuz ekleyin.

Try the soup and add salt according to taste.

- Çorba yoğunlaşana kadar kaynatın.
- Yoğunlaşana kadar çorbayı kaynat.

Boil the soup down until it becomes thick.

- O çorbayı nasıl hazırlıyorsun?
- O çorba nasıl hazırlanıyor?

How do you prepare that soup?

- Tom çorbayı koyulaştırmak için buğday ekledi.
- Tom çorbanın kıvamını arttırmak için bulgur kattı.

Tom added wheat to thicken the soup.