Translation of "çatlak" in English

0.003 sec.

Examples of using "çatlak" in a sentence and their english translations:

Bir çatlak beliriyor,

one crack appears,

Tasta çatlak var.

The cup has a crack.

Bardakta bir çatlak var.

The cup has a crack.

Aynada bir çatlak var.

There was a crack in the mirror.

Tom'un omuzunda bir çatlak var.

Tom has a chip on his shoulder.

Tom duvarda bir çatlak gördü.

Tom saw a crack in the wall.

Duvarda büyük bir çatlak var.

There's a big crack in the wall.

Ön camımda bir çatlak var.

There's a crack in my windshield.

Bu bardakta bir çatlak var.

There's a crack in this cup.

Bu duvarda bir çatlak var.

There's a crack in this wall.

Başlamak için tek gereken bir çatlak.

All it takes is a crack to get started.

Korkarım sağ kolumda bir çatlak var.

I'm afraid I have a crack in my right arm.

Buz yarığı veya buzda bir çatlak olabilir.

is a crevasse, or a crack in the ice.

Tırmanıcılar çatlak içine düştükten sonra yok oldu.

The climbers perished after falling into a crevasse.

Kupada bir çatlak var bu yüzden içindekiler sızıyor.

There's a crack in the cup so the contents are leaking.

Benim tenis raketimde bir çatlak vardı, bu yüzden onu tamir edilmesi için dışarıya gönderdim.

There was a crack in my tennis racket, so I sent it out to be repaired.

- Tom kafama dizüstü bilgisayarımla vurdu. O da çatladı!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!

Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked!