Translation of "Çikolatayı" in English

Çikolatayı sevmiyorum.

I don't like chocolate.

Ann çikolatayı sever.

Ann loves chocolate.

Çikolatayı sevdiğini biliyorum.

- I know you like chocolate.
- I know that you like chocolate.

Millie çikolatayı sever.

Millie loves chocolate.

Küçükken çikolatayı severdim.

I used to like chocolate when I was small.

Sen çikolatayı beğendin.

You liked chocolate.

Mary çikolatayı sever.

Mary loves chocolate.

Tom çikolatayı açtı.

Tom unwrapped the chocolate.

Çocuklar çikolatayı sever.

Children like chocolate.

Çikolatayı çok seviyor.

She likes chocolate very much.

Tom bütün çikolatayı yedi.

Tom ate all of the chocolate.

Tom naneruhu çikolatayı sever.

Tom likes peppermint chocolate.

Ann çikolatayı çok sever.

Ann likes chocolate very much.

Çikolatayı küçük parçalara ayırın.

Break the chocolate into smaller pieces.

Ben siyah çikolatayı seviyorum.

I like dark chocolate.

Tom çikolatayı çok sever.

Tom likes chocolate very much.

Herkes sütlü çikolatayı sever.

Everyone likes milk chocolate.

Çikolatayı köpekten uzak tut.

Keep chocolate away from the dog.

Tom parmaklarındaki çikolatayı yaladı.

Tom licked the chocolate from his fingers.

Mary parmaklarındaki çikolatayı yaladı.

Mary licked the chocolate from her fingers.

- Çikolatayı sevmiyorum.
- Çikolata sevmem.

I don't like chocolate.

O, çikolatayı çok sever.

She likes chocolate very much.

Tom çikolatayı çok fazla sever.

Tom really likes chocolate a whole lot.

Çikolatayı sevmediğini neden bana söylemedin?

- Why didn't you tell me you didn't like chocolate?
- Why didn't you tell me that you didn't like chocolate?

Çikolatayı sevmiyorum ama Tom seviyor.

I don't like chocolate, but Tom does.

Çikolatayı en küçük parçalarına kadar ayırın.

Break the chocolate into small pieces.

Tom bana çikolatayı sevip sevmediğimi sordu.

Tom asked me if I liked chocolate.

Ben kahveden çok, sıcak çikolatayı severim.

I like hot chocolate more than coffee.

Aldığım tüm çikolatayı yemedin, değil mi?

You didn't eat all that chocolate I bought, did you?

Tom çikolatayı sever ama ben sevmiyorum.

Tom likes chocolate, but I don't.

Çikolatayı çift kazanda eritmeniz gerekir, böylece yanmaz.

You have to melt chocolate in a double-boiler so it doesn't burn.

Ann çikolatayı her şeyden daha çok seviyor.

Ann loves chocolate more than anything.

Çikolatayı yedikten sonra tükürüğümün tadından nefret ederim.

I hate the taste of my saliva after eating chocolate.

Çikolatayı eritin tereyağı ekleyin ve iyice karıştırın.

Melt the chocolate, add butter and mix well.

Ben de , beyaz çikolatayı , normal çikolataya tercih ederim.

I also prefer white chocolate to regular chocolate.

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex.

Tom çikolatayı onun istediğinden çok daha fazla istediği için, Mary ona onu yemesine izin verdi.

Since Tom wanted the chocolate much more than she did, Mary let him have it.