Translation of "Violencia" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Violencia" in a sentence and their turkish translations:

La violencia engendra más violencia.

Şiddet daha fazla şiddeti doğurur.

Odiamos la violencia.

Biz şiddetten nefret ederiz.

Aborrecemos la violencia.

Biz şiddetten iğreniriz.

Aborrecen la violencia.

Onlar şiddetten nefret ediyor.

No hubo violencia.

Hiç şiddet yoktu.

Aborrezco la violencia.

Şiddetten nefret ediyorum.

Una crisis de violencia,

şiddet krizi

Nos disgusta la violencia.

Biz şiddet sevmeyiz.

Él aborrece la violencia.

O, şiddetten nefret ediyor.

Tom aborrece la violencia.

Tom şiddetten nefret ediyor.

Ella aborrece la violencia.

O, şiddetten iğrenir.

Mary aborrece la violencia.

Mary şiddetten nefret ediyor.

Ella aborrecía la violencia.

O şiddetten nefret eder.

Los intolerables actos de violencia,

Bu dayanılmaz şiddet gösterileri...

No hace falta la violencia.

Şiddete gerek yok.

No nos gusta la violencia.

Şiddetten hoşlanmayız.

No recurras a la violencia.

Şiddete başvurmayın.

Debemos acabar con la violencia.

Biz şiddeti ortadan kaldırmalıyız.

La violencia debe ser eliminada.

Şiddetin kökü kurutulmalı.

Aprendimos la violencia de ustedes.

Biz şiddeti sizden öğrendik.

Tasas de violencia doméstica casi iguales;

aile içi şiddete uğramada yakın oranlar,

Debemos desmantelar esos sistemas de violencia

Amerika'da meydana gelen bu şiddetin sistemlerini

Recuerden, las conversaciones detienen la violencia,

Konuşmak şiddeti durdurur, unutmayalım

No debemos recurrir a la violencia.

Şiddete başvurmamalıyız.

A veces la violencia es útil.

Zorbalık bazen yararlıdır.

¿Puedes justificar el uso de violencia?

Şiddeti mazur gösterebilir misin?

Nunca debes recurrir a la violencia.

Asla şiddete başvurmamalısınız.

E, incluso, a veces a violencia.

hatta bazen şiddete sebep oluyor.

La violencia perduró por dos semanas.

Şiddet iki hafta sürdü.

- Dile no al odio y a la violencia.
- Decile no al odio y a la violencia.

Nefret ve şiddete hayır de.

Que ha sido destrozada por esta violencia...

bu şiddet tarafından sarılmış ...

¿Quién tiene la culpa por esta violencia?

Şiddet için kim suçlanacak?

Ahora vemos protestas con violencia y muerte.

Şimdi şiddet ve ölüme dayalı protestolar görüyoruz.

¿Tú aborreces la violencia, no es así?

Sen şiddetten nefret ediyorsun, değil mi?

Acaben con la violencia; persigan la paz.

Şiddete son ver; barışın peşinden koş.

Estoy contra la violencia hacia las mujeres.

Kadınlara yönelik şiddete karşıyım.

La violencia intraescolar es un gran problema.

Okul şiddeti büyük bir sorundur.

- La educación es el mejor antídoto contra la violencia.
- La educación es el mejor remedio para la violencia.

Eğitim şiddete karşı en iyi panzehirdir.

De ser una nación construida sobre la violencia.

geriye tek bir yol kalıyor.

La violencia es el cáncer de nuestra sociedad.

Şiddet, toplumumuzun kanseridir.

A veces es aceptable recurrir a la violencia.

Şiddete başvurmak bazen kabul edilebilir.

O huían de la violencia y de la guerra.

ya da savaşın şiddetinden ve soygunundan kaçıyordu.

A ellos les fascina la sangre y la violencia.

Kan ve şiddet onları büyülüyor.

La violencia es el único idioma que ellos entienden.

Şiddet onların anladıkları tek dildir.

La llegada de las tropas condujo a más violencia.

Askerlerin gelişi daha fazla şiddete yol açtı.

La mentalidad que hace posible semejante violencia es la misma.

ve bu ideolojiler çok benzerdir.

Entonces, ¿qué nos dice todo esto sobre la violencia política?

Peki tüm bunlar bize politik şiddet hakkında ne söylüyor?

La historia de esta nación tiene por base la violencia.

Bu milletin tarihi şiddet üzerine yazıldı.

Y resulta que esa base es amor y no violencia.

Bu temel sevgi ve şiddetsizlik üzerine olmalı.

Los jóvenes también me cuentan que les preocupa la violencia.

Gençler ayrıca bana şiddetle ilgili kaygılarından bahsediyorlar.

Hay mucho sexo y violencia en las películas de hoy.

Bugünün filmlerinde çok fazla seks ve şiddet vardır.

Los árboles fueron arrancados por la violencia de la tempestad.

Ağaçlar fırtına nedeniyle kökünden söküldü.

Muchos padres opinan que hay demasiada violencia en la televisión.

Birçok anne-baba televizyonda çok fazla şiddet olduğuna inanıyor.

Sin importar cuan enfadado estuviera, él nunca recurría a la violencia.

Onun nasıl kızdığı önemli değil, o asla şiddete başvurmaz.

Ella no vivió un solo día de su vida sin violencia.

O, hayatının bir gününde bile şiddetsiz yaşamadı.

O individuos que intentan escapar de la violencia infligida por los humanos.

veya insanların korkunç zorbalığından kaçmak istemeleri olarak yorumluyor.

Es asesinado en un acto de violencia en alguna parte del mundo.

genç bir erkek ya da kız şiddete kurban gidiyor.

Si una mujer es golpeada en la calle, es sometida a violencia.

Sokakta bir kadın dövülmekteyse şiddet görmekteyse

Las televisión muestra violencia que influencia a los jóvenes más que nada.

Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.

Espero que ellos no recurran a la violencia para conseguir sus objetivos.

Hedeflerine ulaşmak için şiddete başvurmayacaklarını umuyorum.

Deberíamos apelar al sentido común en vez de recurrir a la violencia.

Şiddete başvurma yerine aklımızı kullanmalıyız.

Toda la habilidad de los marineros sucumbió ante la violencia de la tormenta.

Denizcilerin tüm yetenekleri fırtınanın şiddetine boyun eğdi.

La paz no es la ausencia de violencia sino la presencia de justicia.

Barış şiddetin yokluğu değildir ancak adaletin varlığıdır.

La Marcha Beurs surgió a raíz de varios episodios de racismo y violencia.

Beurs March birkaç bölüm ırkçılık ve şiddetten sonra patlak verdi.

Él creyó que los negros podían ganar su lucha por derechos iguales sin violencia.

O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.

La violencia estalló por toda la ciudad a causa de la escasez de comida.

Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.

La violencia no es necesariamente la mejor, pero sin embargo a veces es una solución.

Şiddet mutlaka en iyi şey değildir ama bazen bir çözümdür.

Detroit posee uno de los niveles de violencia con armas de fuego más altos del mundo.

Detroit dünyada silah şiddetinin en yüksek seviyelerinden birine sahiptir.

Tom está dispuesto a recurrir a la violencia con el fin de conseguir lo que quiere.

Tom istediğini almak için şiddete başvurmaya hazır.

Se le dijo a las personas que permanecieran en las casas a causa de la violencia en las calles.

İnsanlara sokaklardaki şiddet nedeniyle evde kalmaları söylendi.

César Chávez pidió a los manifestantes que se mantuvieran pacíficos aunque los dueños de las granjas y sus seguidores a veces usaran la violencia.

Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi.

Hay cuatro causas principales de muertes relacionadas con el alcohol. Lesión por un accidente automovilístico o violencia es una. Enfermedades como cirrosis del hígado, cáncer, enfermedades del corazón y del sistema circulatorio son las otras.

Alkolle ilgili ölümün dört ana nedeni vardır. Araba kazalarından ya da şiddetten yaralanma biri, karaciğer sirozu, kanser, kalp ve kan sistemi gibi hastalıklar diğerleri.