Examples of using "Trece" in a sentence and their turkish translations:
On üç yıl.
- 13 kedim var.
- On üç kedim var.
13 kulübümüz var.
On üç Amerikalı öldürüldü.
Ben on üç yaşındayım.
Mikey on üç yaşında.
- On üç kişi hayatını kaybetti.
- On üç kişi öldü.
Ben on üç kedi besliyorum.
Tom on üç yaşındadır.
Magdalena ve Lech on üç yaşındadır.
Tom on üç yaşında bir çocuk.
Tom 2013'te doğdu.
On üç yaşımdan beri futbol oynuyorum.
13 yaşında bir kızım var.
Üç senedir gözlük takıyorum.
Magdalena ve Lech on üç yaşındadır.
On üç yaşından beri terapideyim.
Kız kardeşim gelecek yaz 13 yaşında olacak.
2013'te Avustralya'ya gittim.
Ben on üç yaşındayken Fransızca öğrenmeye başladım.
On üç yaşımdan beri Avustralya'da yaşıyorum.
On üç yaşımdan beri çikolata yemedim.
13.000 ebabil bir bacadan aşağıya kayboluyor.
Ben on üç yaşındayken babam öldü.
Kız kardeşim gelecek yaz 13 yaşında olacak.
On üç yaşımdayken evden kaçtım.
On üç yaşındayken Fransızca öğrenmeye başladım.
On üç yaşından beri gitar çalıyorum.
On üç yaşındayken Fransızca çalışmaya başladım.
On üç yaşındayken, evden kaçtı.
On üç yaşından beri Tom'u görmedim.
Bazı insanlar on üç sayısının kötü şans getirdiğine inanırlar.
Tom on üç dolara kanından yarım litre sattı.
Tom o zaman sadece on üç yaşındaydı.
Tom 2013'ten beri Mary'yi görmedi.
On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
Tom, on üç yaşından beri ehliyetsiz araba kullanmakta.
Ben hala bana on üç yaşındayken verdiğin kazağa sahibim.
2013'te inşa edilmiş bir evde yaşıyorum.
Bazı insanlar on üçün uğursuz bir sayı olduğunu söylerler.
Havaalanında saatli bir bomba patladı, on üç kişi öldü.
Tom 2013 Noelinden üç gün önce doğdu.
On üç yaşın altındaki çocuklar bu yüzme havuzuna kabul edilmemektedir.
On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.