Translation of "Respondió" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Respondió" in a sentence and their turkish translations:

- Ella no respondió.
- No respondió.

O cevap vermedi.

Tom respondió.

Tom cevap verdi.

Alguien respondió.

Birisi cevap verdi.

Nadie respondió.

- Kimse yanıtlamadı.
- Hiç kimse cevap vermedi.

¿Quién respondió?

Kim cevap verdi?

No respondió.

O cevap vermedi.

Ven, respondió Jesús.

Gel, İsa yanıtladı.

Él respondió incorrectamente.

O yanlış cevap verdi.

Jesus les respondió.

İsa onlara cevap verdi.

Ella no respondió.

O, cevap vermedi.

Tomás respondió inmediatamente.

Tom anında yanıtladı.

Él respondió brevemente.

Kısaca yanıtladı.

Tom no respondió.

Tom cevap vermedi.

Tom respondió diplomáticamente.

Tom diplomatik bir şekilde cevap verdi.

Tom respondió inmediatamente.

Tom hemen cevap verdi.

Finalmente, Edipo respondió.

Sonunda Oedipus cevapladı.

¿Saben lo que respondió?

Ne cevap verdi biliyor musunuz?

¿Y qué respondió ella?

Ve onun yanıtı neydi?

Tom no respondió enseguida.

Tom hemen cevap vermedi.

Ella respondió con lágrimas.

O gözyaşları ile cevap verdi.

"Soy japonés" respondió el niño.

- Çocuk "Ben Japonum" diye cevapladı.
- Çocuk "Ben Japonum" diye yanıtladı.

No respondió a mi pregunta.

Soruma cevap vermedi.

Amablemente respondió a la pregunta.

O nazikçe soruyu cevapladı.

Ella respondió inclinando la cabeza.

O başını öne eğerek cevap verdi.

"Se me olvidó", respondió ella.

"Unuttum." diye yanıtladı.

Nadie respondió a la pregunta.

Hiç kimse soruyu yanıtlamadı.

Emily respondió correctamente la pregunta.

Emily soruyu doğru yanıtladı.

Nadie respondió a mi pregunta.

- Hiç kimse soruma cevap vermedi.
- Hiç kimse sorumu cevaplamadı.

Ella no respondió mi pregunta.

O benim soruya yanıt vermedi.

Tom sonrió pero no respondió.

Tom gülümsedi ama cevap vermedi.

Tom respondió a mi pregunta.

Tom soruma cevap verdi.

Nadie le respondió a Tomás.

Hiç kimse Tom'a cevap vermedi.

El hombre respondió a la descripción.

- Adam tanımlanmış özelliklere sahipti.
- Adam tanımlamaya uyuyordu.

Ella no respondió a mi carta.

O, mektubuma cevap vermedi.

Él no respondió a mi carta.

O, mektubuma cevap vermedi.

Ella respondió rápidamente a mi carta.

O, mektubuma hemen cevap verdi.

Él respondió que podía nadar bien.

İyi yüzebileceğini cevapladı.

Siguió leyendo y no me respondió.

Okumaya devam etti ve bana cevap vermedi.

Él respondió que no sabía francés.

Fransızca bilmediğini yanıtladı.

Él respondió que no lo sabía.

O bilmediğini cevapladı.

Tom respondió a todas nuestras preguntas.

Tom bütün sorularımızı cevapladı.

Tom no respondió a mis llamadas.

Tom çağrılarıma cevap vermedi.

Golpeé la puerta, pero nadie respondió.

Ben kapıyı çaldım ama kimse yanıt vermedi.

Jim respondió mi pregunta sin dificultad.

Jim zorlanmadan sorumu yanıtladı.

Tom no respondió todas las preguntas.

Tom bütün sorulara cevap vermedi.

Ella arrogantemente respondió en mi lugar.

O benim mekanımda küstahça cevap verdi.

Respondió a las preguntas con amabilidad.

O soruları nazikçe cevapladı.

Sonó el teléfono pero nadie respondió.

Telefon çaldı ama kimse cevap vermedi.

Llamé a la puerta, pero nadie respondió.

Kapıyı çaldım fakat kimse cevap vermedi.

Él respondió muy rápido a mi carta.

Mektubumu çok hızlı yanıtladı.

Ella no respondió a todas las preguntas.

O her soruya yanıt vermedi.

Me respondió mi pregunta con un "no".

Soruma bir "hayır" ile yanıt verdi.

- Tom no dio respuesta.
- Tom no respondió.

Tom cevap vermedi.

Tom no respondió a mi última carta.

Tom benim en son mektubuma yanıt vermedi.

Tom respondió todas las preguntas de Mary.

Tom Mary'nin tüm sorularını yanıtladı.

Tom respondió a las preguntas del policía.

Tom polisin sorularını yanıtladı.

"¿Eres un ángel?" "Sí", respondió el ángel.

"Sen bir melek misin?" "Evet," diye cevap verdi melek.

Él respondió todas las preguntas en diez minutos.

O, bütün soruları on dakika içinde cevapladı.

Respondió a su propuesta con una sugerencia sorprendente.

O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.

Le pregunté varias veces, pero simplemente no respondió.

Ona birkaç kez sordum fakat o kolay kolay cevap vermedi.

Él respondió a la proposición de ella riéndose.

O bir kahkaha ile onu teklife cevap verdi.

Tom no respondió a la pregunta de Mary.

Tom Mary'nin sorusuna cevap vermedi.

Respondió al teléfono una voz que no reconocí.

Telefonu tanımadığı bir ses açmıştı.

Él respondió, "¿Y cómo me voy a comunicar contigo?"

Ve "Seninle nasıl iletişime geçeceğim?" diye yanıt verdi.

El teléfono móvil de Tom sonó y él respondió.

Tom'un cep telefonu çaldı ve o, onu yanıtladı.

"Qué barato. Me llevo diez llardas," respondió la muchacha.

"Bu ucuz. Ben on yarda alacağım," diye kız cevap verdi.

"Eso es muy amable de tu parte", respondió Willie.

"Çok kibarsın" diye Willie yanıtladı.

"Esto es más barato que un sombrero nuevo", respondió Susan.

"Şu yeni bir şapkadan daha ucuz."diye cevaplar Susan.

Ella le preguntó por qué lloraba, pero él no respondió.

O, ona niçin ağladığını sordu fakat o cevap vermedi.

Tom no respondió al mensaje de correo electrónico de Mary.

- Tom, Mary'nin e-posta mesajına cevap vermedi.
- Tom, Mary'nin e-mailine yanıt vermedi.

No respondió al teléfono, así que le mandé un correo.

O telefona cevap vermedi, bu yüzden ona bir e-posta gönderdim.

Tom respondió a todas las preguntas que le hizo Mary.

Tom Mary'nin ona sorduğu tüm soruları yanıtladı.

- Sonó el teléfono pero nadie lo cogió.
- Sonó el teléfono pero nadie respondió.

Telefon çaldı ama kimse cevap vermedi.

«Parece que usted se conoce muy bien el campo.» «Eso creo» respondió Tom, sonriendo.

"Görünüşe bakılırsa kırsal kesimi iyi biliyorsun." Tom gülümseyerek "sanırım öyle" diye cevap verdi.

Realicé varias llamadas telefónicas a la residencia del señor Yamada, pero nadie respondió las llamadas.

Birkaç defa Bay Yamada'nın evini aradım fakat hiç kimse telefona cevap vermedi.

Incluso Napoleón se preguntó si estaba siendo demasiado severo, a lo que Soult respondió: “Aquellos que

Napolyon bile onun çok şiddetli olup olmadığını merak etti, Soult cevap verdi, “

-No -respondió la dependienta-. Estoy hablando en serio. Ya ha visto el precio en la etiqueta.

”Hayır.” dedi dükkân sahibi. ”Oldukça ciddiyim. Fiyat etiketini gördün.”

La llamé para decirle que se había olvidado su teléfono en mi casa, pero no respondió.

Telefonunu evimde unuttuğunu söylemek için onu aradım ama o cevap vermedi.

Pero cuando se le pidió a Napoleón, exiliado en Santa Helena, que nombrara a su mejor general, respondió:

Ama Saint-Helena'da sürgünde olan Napolyon'dan en iyi generalini seçmesi istendiğinde,

Eso es lo que dices de una mujer. Cuando se le preguntó por qué habló así, él respondió:

bir kadın hakkında söylemleriniz bu. Neden böyle konuştunuz dendiğinde şu cevabı verdi:

Extremadamente exigente y de mal genio , Berthier respondió: "Recuerde que algún día será bueno ser el segundo después de Bonaparte".

patron olan Napolyon'a olan bağlılığını sorguladığında , Berthier, "Unutma ki bir gün Bonaparte'a ikinci olmanın iyi bir şey olacağını unutma."

- Les pregunté cómo estuvo la cena, pero nadie me contestó.
- Les pregunté qué tal estaba la cena, pero no me respondió nadie.

Onlara akşam yemeğinin nasıl olduğunu sordum ama hiç kimse bana cevap vermedi.

"Quédense con toda la tierra que quieran", dijo el cacique aborigen. "Oh no", dijo el general inglés, "solo nos quedaremos con una isla". "¿Y qué isla?" preguntó el cacique aborigen. "Solamente la isla de Australia", respondió el general inglés.

"İstediğiniz tüm toprakları alın " dedi Aborjin şefi. "Oh hayır," dedi İngiliz general, "Biz sadece bir ada alacağız" "Ve hangi adayı ?" diye sordu Aborjin şefi. "Sadece Avustralya" diye yanıtladı İngiliz general.