Examples of using "Platos" in a sentence and their turkish translations:
Kaç tane tabağımız var?
On tabak istiyorum.
Bulaşıkları yıka.
Bulaşıkları yıka.
Hiç temiz tabak yok.
Bulaşıkları yıkıyorum.
Sen de vegan yemekleri yapar mısın?
Tabaklar nerede?
Ben bulaşıkları yıkayacağım.
Tabaklar kirli.
Tom bulaşıkları kuruladı.
Tom üç tane tabak kırdı.
Genellikle bulaşıkları yıkarım.
Tom bulaşıkları duruladı.
Tom bulaşıkları yıkamadı.
Genellikle bulaşıkları yıkarım.
Bardaklar ve tabaklar kırıldı.
- O, bulaşıkları yıkıyordu.
- Bulaşıkları yıkıyordu.
Bulaşıkları yıkayacağım.
Lütfen bulaşıkları yıka.
Bu tabaklar temiz değil.
Babam sık sık bulaşıkları yıkar.
hani az önce de bahsetmiştik levhalar vardı ya hani kıtaların içerisinde ayrılan kısımlar
Bulaşıkları yıkamayı henüz bitirdi.
10 kâğıt tabak kaç para?
O benim en sevdiğim yemeklerden biri.
Bulaşıkları yıkamaktan hoşlanmıyorum.
Bulaşıkları yıkadı ve onları kuruladı.
Kız bulaşıkları yıkıyor.
Tom, Mary için bulaşıkları yıkadı.
Bulaşıkları yıkamama yardım eder misin?
- Benim işim bulaşık yıkamaktır.
- Benim işim bulaşıkları yıkamaktır.
Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
Bulaşıkları yıkadıktan sonra televizyon izledim.
- Masanın üzerinde iki tabak var.
- Masanın üstünde iki tabak var.
On kağıt tabağın maliyeti bir dolar eder.
Metal, kağıt ve tahta tabaklar satarız.
Bütün bu kirli tabakları yıkamalıyız.
Git ve bulaşıkları yıkamaya yardım et.
Annem bulaşıkları yıkıyor gibi görünüyor.
Bulaşıkları yıkamak için kimin sırası?
Bulaşıkları lavaboya koyar mısınız?
Tom bulaşık yıkamayı sevmez.
Kirli tabakları lavaboya koydu.
Az önce bütün bulaşıkları yıkadım.
Bulaşıkları durulayamıyorum. Su yok.
Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.
Annemin bulaşıkları yıkamasına yardım ettim.
Bulaşıkları yıkamada sana yardım etmemi ister misin?
Tom bulaşıkları yıkamayı henüz bitirdi.
Tom Mary'nin bulaşıkları yıkamasına yardım etti.
Kız bulaşıkları yıkamayı sevmiyordu.
Fırında kızartılmış tavuk, benim en sevdiğim yemeklerden biridir.
- Menüde çok çeşitli yemekler vardı.
- Menüde büyük bir çeşitlilikte yemekler vardı.
En son ne zaman bulaşık yıkadın?
Bulaşıkları yıkarken bir bardak kırdım.
Bulaşıklarda annene yardım etmeye git.
Biz metal, kağıt ve tahtadan tabaklar satarız.
Tom Mary'ye bulaşıkları yıkamasını söyledi.
Tom yemek yemeği bitirir bitirmez bulaşıkları yıkar.
Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
Yemeği sen pişirdiğin için, bulaşıkları ben yıkayacağım.
Yapman gereken bütün şey bulaşıkları yıkamak.
Sen bulaşıkları yıkarken ben yeri süpüreceğim.
Tom bulaşıkları duruladı ve onları bulaşık makinesine koydu.
Kral ailesine sadece en kusursuz yemekler sunulur.
Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
Tom'un bulaşıkları yıkarken kendi kendine şarkı mırıldandığını duydum.
Bulaşıkları yıkadın mı?
O göz açıp kapayıncaya kadar mükemmel yemekler yapar.
Yiyemeyeceğim yiyeceklerin bir listesini yaptım.
Ben sadece bulaşıkları yıkadım ve şimdi çöpü dışarı almak zorundayım.
Mary bulaşıkları yıkarken, Tom mutfak zeminini süpürdü.
- Senin aşçılığını özleyeceğim.
- Senin yemeklerini özleyeceğim.
Bana tabak lazım çünkü ailem öğle yemeğini parkta yiyecek.
O, ya bulaşıkları yıkamayı bilmiyor ya da sadece tembel .
Onun işi bulaşıkları yıkamaktır.
Lavabo kirli tabaklarla dolu.
- Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
- Bu bulaşıkları yıkamama yardım edebilir misin?
O misafirlere hazırladığı şeyi nasıl yiyeceklerini gösterdi.
Bulaşıklar lavaboda yığılıyorlar.
Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.
Suşi iyidir ama Tayland yemekleri daha iyidir.