Examples of using "Obvio" in a sentence and their turkish translations:
Tabii ki.
bariz
Kesinlikle.
O çok belliydi.
Açık değil.
Bu çok açık.
Yalan söylediğin belli.
Onun beni öpmek istediği belliydi.
Onun beni öpmek istediği açıktı.
Açık olduğunu sanıyordum.
Onun hasta olduğu bellidir.
Onun yalan söylediği açık.
Hatalı olduğun ortada.
Doğal olarak sinirlendi.
Bu kolay, ancak aşikar değil.
Bunun bir yalan olduğu çok açık!
Onun hasta olduğu açıkça görünüyor.
Onların yalan söylediği belliydi.
Bu belli ki bir yalan.
Onun onu öpmek istediği belliydi.
Onun onu öpmek istediği açıktı.
Bunu Tom'un yaptığı açık değil mi?
O aşikar.
- Bu apaçık.
- O belirgin.
Onun onu sevdiği çok açık.
Onun onu sevdiği çok açık.
O apaçık, açıklamana gerek yok.
Açıkça belirttiğin için teşekkürler.
Acı verici şekilde apaçık ortada ki
Onun aşık olduğu herkese aşikar.
Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlandığı ortada.
Onun yüzemeyeceği açıkça görülüyor.
Onun bizi umursamadığı belli.
"Apaçık" matematikteki en tehlikeli sözcüktür.
Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.
Fakat bu kişinin bir akıl hastalığından acı çektiği çok açıktı.
Kendimiz için icat ettiğimiz
Sürücünün yeterince dikkatli olmadığı belliydi.
Amacın zaten çok belirli olduğu düşünülüp doğrudan formata geçiliyor.
Ancak ülke şekillerinin artık bozulmuş olduğunu görebilirsiniz.
Bilimsel buluşların çoğu bilinenin keşfinden başka bir şey değildir.
Tom'la birkaç dakika konuştuktan sonra onun Fransızcasının çok iyi olmadığı belli oldu, bu yüzden Mary İngilizceye geçti.