Examples of using "Hombro" in a sentence and their turkish translations:
Onlar omuz omuza güreş tutuyorlar.
Faşizme karşı omuz omuza!
Omuzuma dokundu.
O benim omzuma dokundu.
Omuzum ağrıyor.
Omuzun nasıl?
Omuzunuz nasıl?
Kutuyu omzumda taşıdım.
Omzumu çıkardım.
Sağ omzum acıyor.
O, benim omzumda uyuyakaldı.
Omzunun üzerinden arkasına baktı.
O, onun omzuna dokundu.
Bir kardeş omuz gibidir.
Tom'un omuzunda bir ağrısı var.
O, onun omzuna yaslandı.
Kedim başını omzuma doğru ovdu.
Babam elini omzuma koydu.
Omzumdan ameliyat olmam gerekiyordu
Sol dirseğimdeki eklem acıyor.
Elini omzuma koydu.
O, elini benim omzuma koydu.
Kolunu omuzunda hissetti.
Mary başını onun omzuna dayadı.
Omuzunda bir tüfek taşıyordu.
Tom, Mary'nin omzuna dokundu.
Sol omzumda bir dövmem var.
Ben, birinin omzuma hafifçe vurduğunu hissettim.
Bill omuzumu yavaşça vurdu.
O omzuma yavaş yavaş vurdu.
- O, omuzumu tıpışladı.
- O hafifçe omzuma vurdu.
O, elini hafifçe onun omzuna koydu.
Mary uzun at kuyruğunu omzunun üzerinden attı.
Onun senin dayanman için güçlü bir omuzu var.
Omzumun üzerinde baskı hissettim ve geri döndüm.
Liisa elini Markku'nun omuzuna koydu.
Tom Mary'nin omuzuna hafifçe vurdu.
O, bir gülümseme ile omuzumu okşadı.
Oğlunun omzunu okşadı.
Omuza kadar boyları iki metre olduğundan... ...pek engel tanımazlar.
Bir insana fakir olduğu için tepeden bakmamalısın.
Görevini yapmazsan, insanlar seni küçük görecekler.
Tom öne doğru eğildi ve taksi şoförünün omzuna vurdu.
etti ve son gün Fransa'ya dönmek zorunda kalana kadar çizgiyi tuttu.